YURTTA OLUP BİTENLER kredi yollarına gitmek zamanı gel- miş de, geçm i bile Nitekim 1956 yılında hükümet de bu zaruretin farkına varmış gibi gö- rünüyordu. Banka Kredilerim Tan- zim Komitesinin teşkiliyle — isabetli bir adim atılmıştı. Ne çare ki kredi hacmi için bir plâfon tespit eden komite bankaların tazyiki — altında çabucak fikir — değiştirmiş, — böylece Tanzim Komitesinin kuruluş sebebi ortadan kalkmıştı. Kredi meselesi şimdi ister istemez tekrar sahneye geliyordu. Başb akan gibi Maliye Bakam da müsmir ve spekülatif kredilerden bahsediyordu. Spekülatif krediler önlenecekti. Mali- ye Bakanı, banka müdürleriyle birlik- te müsmir kredilere dokunmadan, spe- külatif kredilere son verme çarele- rini tesbite çalışıyordu. Müsmir -sü- pekülâtif tefriki, kâğıt üzerinde doğ- rusu son derece cazip görünüyordu. Gelgelelim tatbikatta müsmir kredi- yi müsmir olmayandan ayırmak he- men hemen imkânsız bir işti. Müs- mir sanılan bir iş için alınan kredi- nin, stokları şışırmek için — kullanıl- ---ın nasıl mâni olunabilirdi ki? Boyle bir ise bankalar ne istekli, ne hazırlıklıydılar. Ğ ile, kredi alanlar, na yollarını her zaman — bulabilirlerdi. öylece bütün —kredilerin müsmir kisvesine bürünmesi imkânsız değil- di. İsmail Rüştü Aksal görüşünü yazıyor Hükümetin Yeni İktisadi Politikası Menderes V. Hükümetinin programı re- jimle ilgili hususlardaki reaksiyoner yetle tatbik edildiği hayatımızda salâha doğru bir istidat be- takdirde, iktisadi ve toptancı hüviyetine mukabil iktisadi ve mali sahada nihayet bir takım haki- katlerin anlaşılmış olduğu intibaını bı rakıyor. Yıllardan beri pılag lmekte olan haklı tenkit ve ikazla ra Tağmı kibinde ısrar ettikleri hatalı ve 1dd1alı iktisadi ve malt politika ile memleketi adım adım tam bir iktisadi buhrana sü- rukleyenler şımdı tutulan yolun bir çık- olduğ kavramışta — benziyorlar. Bu zarar lı gıdışın ustu kapalı da olsa itiraf edilmesi m bir hercümerç i- çinde bulunan 1ktısad1 hayatımıza bır çeki düzen verme ıhtıyacının duy sı, eğer bu yeni tutum samimi bir ka— naatin mahsulü ise, memleket hesabı- na bir kazanç sayılmak lâzımdır. Programda "iktisadi düzene zararlı tesirler icra eden amilleri ortadan kal- dırmak ve hususiyle fiat mürakabesini tam manasıyla temin edebilmek — için Millii Korunma Kanunu üzerinde ehem- miyetle durulacağı" belirtildikten sonra rıca alına- cak, türlü veçheli iktisadi tedbirlerle de tabıı fiat nizamını devam ettirmek ve Türk parasının kıymetini korumak ve hattâ artırmak gayesi ile hareket edile- ceği" açıklanmaktadır. Bu maksadı temin için, bu güne kadar takibinde hiç bir mahzur görülmeyen, aksine, bü- yük bir muvaffakiyetmiş gibi propogandası yapılan aşı- rı masraf politikasına son verilerek "bütçemizin iktisadi bünyemize uygun, tasarrufa riayetkar ve muvazeneli olarak tanzim ve tatbiki; İktisadi Devlet Teşekkullerı ne müesseselerinin programlarının sıkıca ve — yeniden gözden geçirilerek kendi kendilerini idare edebilir hale getirilmeleri, devlet borçlarının ekonomik nizama men- li tesirler yapmıyacak şekilde tanzimi; banka kredile- rinin spekülatif maksatlara tahsisini önliyecek müra- kabenin takviyesi, dış tediye imkânlarımızın arttırıl- ması, yabancı kaynaklardan daha çok istifadeler sağ- lanması, madde bolluğunun temini-" gibi tedbirler vaat ve taahhüt edilmektedir. Bu arada şimdiye kadar Men- deres Hükümetleri nezdinde hiç bir itibara mazhar ol- mayan ve daima şiddetle red edilen "yatırımların bir plâna bağlanması" fikrinin, bu defa bir "prensip" me- selesi olarak kabul ve ilanını hayretle karşılamamak mümkün değildir. Milii Korunma Kanununa lüzumundan fazla ümit bağlamamak ve hele bu günkü tatbikatın, umulanın lam aksi neticeler verebileceğini gözönünde tutmak artıyla programda derpiş edilen ve derhal alınması Hükümetin elinde olan tedbirler, ciddiyet ve samimi- lireceğine şüphe yoktur. Alınması derpiş edilen tedbırlerın "ciddiyet ve samimiyetle tatbiki” hu- susunda şüphe ve tereddüt gostermemız sebepsiz değildir. İktisadi ve mali saha- da karşılaştığımız düzensizlikleri, sıkın- tı ve mahrumiyetleri demagojik ifadeler- le red ve inkar etmeyi itiyat haline ge- tirenlerin ve zamanında yapılan tenkit ve ikazları istihfafla karşılayanların, bu güne kadar takibinde ısrar ettikleri ha- talı yoldan dönmeleri, elbette güçtür. Hatalarım açıkça itiraf etmelerı ise da- ha güçtür. Bu sebepledir ki, programın iktisadi politikayla ilgili kısmında bir taraftan bugüne kadar tutulan yolun methiyesi yapılmak, hatta ayni yolda devam edileceği iddia edilmek, diğer ta- raftan iktisadi bünyemizdeki hastalığa are ve tedbirler düşünülmek gibi, biri diğerini nakzeden görüşlerin, bir takım yuvarlak ifadelerle telifi yolundaki ga- rabetlere şahit oluyoruz. Siyasi mesuliyetin sadece bir sözden ibaret olmadığı Batı demokrasilerinde — böyle çıkmazlardan kolaylıkla kurtulmanın yolu ve usulü malümdur. Fakat bizde "nev-i şahsına münhasır bir demokrasi" anlayışı ve "değişmez hükümet başkanı" geleneği hüküm sürdüğüne göre, şimdiye kadar olduğa gibi, daha bir müddet bu gibi garabetlere şahit ol- mamız mukadderdir Diğer taraftan alınması derpiş edilen tedbirleri şüp- he ve tereddutle karşılayışımızın bir başka sebebı da- ha vardır: Mender metinin program ve Randall heyetının gelışı sırasında bu günkü Hukumet Reisi tarafından yapılan beyanat hatırlardadır. Men- deres V. -Hükümetinin programında alınacağından bah- sedilen tedbirler, bundan iki yıl önce Menderes IV. Hü- kümetinin programında ve ayni Hükümet Reisinin be- yanatında bahsedilen tedbirlerin bazı ifade farkları ile hemen hemen aynıdır. Aradan geçen zaman, siyasi sa- hada olduğu gibi iktisadi sahada da gırışılen taahhüt- lerin hiç bir değeri olmadığını göstermiştir. Bu bakım- dan icraat ve tatbikatı beklemek ihtiyatlı bir hareket olur. Nihayet alınacak tedbirlerin muvaffakıyetle tatbı- ki ve iktisadi hayatta emniyet ve istikrarın temin herşeyden evvel vatandaşların mesul hukumete tam bir itimad beslemesine bağlıdır. Kendisine karşı baş- langıçta beslenen engin itimadı bu güne kadar takip ettiği politika ile kökünden sarsan bir İktidarın, bu tedbirleri başarı ile tatbik etmesi, düne nazaran bu gün daha güç olacaktır.