K A D Terbiye Bir toplantı Genç öğretmen -adı Zehra Lodos- tu- yavaşça yerinden kalktı ve mikrofona yaklaştı. Selanik cadde- sinde 1 inci Mimar Kemâl Okulunun büyük salonu o gün baştan başa dol- muştu, hattâ ayakta — duranlar bile vardı. İdare heyeti geçen sene yapı- lan işleri anlatmış, yeni kurulan kü- tüphaneden, muhtaç çocuklara yapı- lan yardımlardan bahsetmişti. Birçok anne ve babalar söz alarak dertleri- ni, dilediklerini bildirmişlerdi. Kimisi okul bahçesine kadar girerek çocuk- lara öteberi satan satıcılardan şikâ- yetçi idiler. Kimisi lisan derslerinin daha esaslı surette ele alınmasını ar- zu ediyorlardı. Ufak tefek fakat u- uma ait meseleler ele alınıyor ve ti- -inde — tartışmalar yapılıyordu. Fa- kat Zehra Lodos, sınıfta kalan bir çocuğun velisine cevap verirken, mu— hakkak ki, bütün aileleri ve cem timizi çok yakından ilgilendiren bır mevzua dokunmuştu. Bunun için de ana kadar gayet sakin oturan din- leyiciler birden coşmuş ve genç Öğ- retmeni uzun uzun, , alkışlamışlardı. ocuğumuzu tanıyalım ehra Lodos, evvelâ bir anne, sonra bir ogretmendı Bu bakımdan o- kuyamıyan veya güç okuyan çocuk problemini tek taraflı olarak değil bütün cephesiyle ele almak istiyor- du. Bir çocuk bu durumda- ise mu- hakkak buna bir sebep aramak ve derde deva bulmak şarttı. Ancak ai- leler umumiyetle bu vaziyette mesu- liyeti birisine yüklemeyi tercih edi- yorlardı. Kabahatli olan ya alâkasız bir öğretmendi, ya tedris sistemi bo- I N zuktu, ya da çocuk tembeldi. Hâlbu- ki daha birçok sebepler bulunabilirdi. Bu vaziyette aile ile ogretmen mu- hakkak el ele vermeli, çocuğun sıkın- tısını, derdini veya eksıgını beraber- ce bulmaya, çocuğu tanımaya çalış- malı idiler. Halbuki maalesef, okul - aile birliklerinin uzun senelerden be- ri faaliyet halinde olmasına rağmen, birçok ailelerle öğretmenler arasın- daki yegâne rabıta not karneleri idi. Bir çocuk oyuna fazla daldığı için o- kumayabilirdi, evinde veya okulda bir derdi olduğu için de okumayabilir ve sıkıntılarını bir alâkasızlık, tembel- lik duvarı altına gızlıyebılırdı Aile ile öğretmen sıkı temas halinde ol- mazsa doğrusu derde çare bulmak imkânsızdı. Ama bazan bu temas meseleyi halletmeye kâfi — gelmiyebi- Zekâ ve kabiliyet testleri cuk, hani şu yüksek mühendis eyahut doktor yapmayı tasav- vür ettiğiniz çocuk acaba okumaya muktedir miydi?. Ona bir zekâ ve kabiliyet testi — yaptırmış mıydık ? Entellektüel bir ailenin çoc mu- hakkak zeki ve kabiliyetli addedılı— yordu. Halbuki çok okumuş ailelerin çocukları da bazan kültür derslerine karşı kabılıyetsız oluyor, buna muka- bil natlara veyahut güzel sanatlara gayet müstait oluyorlardı. Çocuğumuza muhakkak surette yük- sek tahsil yaptırmak gayesi ile, onu kendi kafamızda tasarladıgımız bir kalıba göre yetiştiremezdik. Çocuğu iyice tanıyıp, istidatlarına kabiliyet- lerine gore bir yol tutmamız şarttı. Böylece o hem mesut olacak, hem cemıyete faydalı bir insan olarak ye- tişecekti.. İyi bir elektrikçi, muvaf- fak bir ressam; bir avukattan, bir mühendisten, bır doktordan daha mı az lüzumlu idi ? Hakiki bir hıkay ehra Lodos, bu münasebetle ba- şından geçen küçük bir hikâyeyi naklettı İlkokulu zorlukla bitiren bir öğrencinin ailesine çocuğun kül- tür derslerine müstait olmadığını, güçlükle — okuyabileceğini — söylemiş- lerdi. Aile entellektüel bir aile idi. Çok üzülmüşler, fakat hayallerinden vazgeçerek — çocuklarını — bir sanat mektebine vermişlerdi. Çocuk bırden bire değişmiş, mesut, çalışkan bir ta- lebe oluvermişti ve aile kendilerine hakikati söyliyen küre gelmişlerdi. Çünkü sanat mektebini birincilikle Avrupaya gitmek hakkını kazanmış- ti. Okul - Aile Birlikleri z ehra Lodos dinleyicilere baktı, bir an sustu, sonra ailelere hitabede- — Öğretmen ve ana-baba hep be- raber hareket edelim dedi, eğer gene de meseleleri, halledemezsek bir dok- tora, bir psikologa müracaat edelim. Her çocukta gizli bir cevher, gizli bir kabiliyet, muhakkak bir iyi taraf vardır. Bunları bulup bu yoldan yü- rüyelim. Aksi istikametlerde ısrar et- miyelim. Okul- Aıle Birlikleri bunun için kurulmuştu Cemiyet 1şlerıne ılk adım kul-Aile Birlikleri ve bunlardan doğan yardım dernekleri muhak- kak ki çok faydalı teşekküllerdi. Me- selâ 1 inci Mimar Kemal Okulunda, bu dernek tarafından acılan "oyala- ma kursları" .aileleri çalışan öğren- cilere okul saati dışında okulda oy- namak ve sıcak bir odada oyalanmak, çalışmak imkânlarını veriyordu. Üs- telik bu oyalama kursları, öğretmen- ler nezaretinde idi ve derslerim ha- zırlarken müşküllerle karşılaşan Öğ- renciler, öğretmenlerden yardım isti- Bir okul demecinde vakitlerini hoşça geçiren çocuklar