Hollandada ve Fransada enflâsyonun kötü sonuçları karşısında tedbirler ve çareler arayan hükümetler, ilk iş olarak yatırımları kısmak veya dur- durmak, tem istihdam politikasından vazgeçmek gibi yollara — başvurmuş- lardır. Bu tedbirler ise, bilhassa İn- giltere gibi tam istihdam politikası den, yani işsizliğin hiç olmazsa % 4-5 gibi düşük bir nisbette kalma- sını isteyen bir memlekette, işsizliği arttıracaktır. Esasen, başta Amerika Bırleşık Devletleri olmak üzere Ka- ve diğer bazı memleketlerde işsizlık gittikçe artmaktadır. Deniz ticareti, son derece kritik bir safha- dadır. Birçok gemi limanlarda demir- li durmaktadır. Bizde işsizlik hiç bir zaman tamamen giderilmemiş ve hat- ta azaltılmamışken, şimdi hüküme- tin yeni politikasının bu işsizliği ar- tırıp arttırmıyacağı merak edilmek- tedir. Bununla beraber, memleketin dış ticaretinin durgun bir safhada ol- ması, istihsal alanında da fazla ha- reket görülmemesi yanında yatırım- ların kısılması, işsizliği had bir safha. ya sokacağa benzemektedir. Ham madde yokluğu, endüstrinin tam ran- dımanla çalışmasına, esasen birkaç MESKENLERİ nomik ve sosyal olayların baskısıy- ladır ki, mesken meselesi ile ilgi- lenmek zorunda kalmışlardır. Me- selâ, İngilterede 19 uncu yüzyılın ortasına doğru en yüksek seviyeyi bulan endüstrileşme yüzünden şe- hirlerdeki işçi nüfusunun — artması sonunda, malsahipleri evlerin ya- nındaki bahçelere ve avlulara bile barakalar yaparak ve evlerin oda- larını daha da bölerek mesken azlı- ğından faydalanmanın yolunu bul- muşlardı. Fakat bir tek odada bir ailenin yaşaması gibi sağlığa aykırı şartlar yanında bu — meskenlerin havasızlığı ve güneşsizliği, su, ha- vagazı gibi medeni — vasıtalardan mahrum olması, buraları birer has- talık yuvası haline sokmuştu. Ve- rem, Kolera gibi hastalıklar fakir işçi mahallelerinde halkı kırıyor ve aynı zamanda şehrin hali vakti ye- rinde olan ailelerine yayılıyordu. Fransada mesken dâvası onse- kizinci — yüzyılın özelliği olan "sa- nayi ihtilâli'nden çok evvel başla- mıştı. Çünkü bir yandan nüfus faz- lası, diğer yandan da spekülâsyon yüz uııde arsa fîatlarının yüksel- mesi fakir halkın kötü mıştı. Böylece fakır işçi aileleri pis- lik, hastalık v tsizlik içinde yaşıyorlardı Bu duruma bir çare ulmak isteyenler daima olduğu gi- bi, hastalığı Portadan kaldıracak yerde onun belirtilerini ve tesirle- rin| azaltmağa veya bunları halk- tan gizlemeğe çalıştılar. Bu suretle meselâ Berlinde ondokuzuncu yüz- yılın ortasında "kışla" tipi evler mesken derdine çare olmak üzere inşa edilmiştir. Halbuki yapılacak iş hastalığın sebeplerini ortaya ko- yup bunlara çare bulmaktır. Maale- sef, bugün dahi dün nyanın birçok yerinde mesken proble mi ilmi bir şekilde ele alınmamış ve olayların a- kıntısı ile idare edilegelmiştir İşçi meskenleri davasının Batı- AKİS, 14 ARALIK 1957 da bile mesken polıtıkası içinde in- celenmemiş olm bir takını karışıklıklar doğmuştur. Bir müddet için şehirlerin dışında fa- kir halk ve işçiler için ayrı mes- kenler inşa edilmiş, sonradan da blok apartmanlar inşaatına hız ve- rilmiştir. Aynı karışıklığa bizde de rastlamak mümkündür. Birçok şe- hirlerde ve bu arada İstanbulda ev- velâ işçi mahalleleri kurulmasına doğru gidilmiş, sonra da blok apart- manlar inşası fikri ortaya atılmış- tır. Şehirler dışında kurulan işçi meskenlerinin hava, güneş ve bah- çe gibi tabit şartlar bakımından el- verişli olmalarına karşılık, birta- kım mahzurları olduğu da meydan- dadır. Bilhassa bizde ulaştırma im- kânlarının azlığı, şehir dışına su, havagazı gibi belediye hizmetlerinin götürülememesi, işçileri âdeta me- deniyetten uzak bir hayat sürmeğe zorlamıştır. İstanbul gibi büyük bir şehrin tam göbeğinde yaşıyanların bile yazın su azlığından, kışın da su çokluğundan doğan aksaklıklar yüzünden susuz kaldıkları gözönün- de tutulacak olursa, şehir dışındaki işçi evlerindeki hayatın ne kadar çekilmez bir halde olduğa kendi- liğinden anlaşılır. Şehir dışındakı evlerın bu belediye hizmetlerinden m bulunmala- rı yanında bir de ulaştırma zorluk- larını hesaba kattığımız zaman işçilerin sosyal hayatın nimetlerin- den de tamamen uzak kaldıklarını, sinema, tiyatro gibi kültür kay- naklarından -eğer paraları varsa- faydalanamadıklarını görürüz. Bu- na karşılık, şehirlerde yapılacak iş- çi meskenleri de işçiler için hastaha- ne, teşkilâtlanma, eğlenme gibi ko- laylıklar sağlamalarına rağmen ar- sa fiatlarının yüksekliği dolayısıyle elverişli bulunmamaktadı beple şehirlerde yapılan i ışçı mesken— leri yüksek gelirlilerin oturduğu ma- hallelerin yanlarında, kenar mahal- yıldır engel olmaktadır. Ham madde- si yurtta bulunan birçok endüstri de makine ve vasıta yokluğu yüzünden işlememektedir. Bu suretle Türkiye yeniden fasit bir dai- renin içine düşmüştür. Halen dışarda 30 kuruşa geçen Türk lirasının değe- rindeki bu düşmeyi belki durdurmak mümkün olacaktır. Fakat bir paranın bu şekilde değerini kurtarmak bütün meseleyi çözemiyecektir. İşçiler için herhalde durum bu yeni ekonomi po- litikası devresinde de Adil AŞÇIOĞLU leler olarak ortaya çıkmaktadır. Biz- de bilhassa gecekondular onsekizin- ci yüzyılda Batıda gelişen endüstri şehirlerinin dolaylarında doğan işçi mahallelerinin yeni bir modelinden başka birşey değildir. Sadece son yedi yılı ele alırsak, memleketimiz- de bu süre içinde 7.000 işçi meskeni yapıldığını ve bunların da şehirler- den ve her türlü medenıyet vasıta- larından uzak olduğunu görürüz. Bu tempo ile de işçi meskenleri dâ- vasının yüzyıllar boyunca sürünce- mede kalacağı meydanda Günümüzde işçi meskenleri ve ucuz meskenler politikasını memle- ketin genel mesken politikasından ve şehircilikten ayrı olarak ele al- mağa imkân yoktur. Bu sebeple İ- mar Bakanlığının İlk ele alması ge- reken nokta, bütün memleket için bir mesken politikası çizmek olma- lıdır. Böyle bir politikanın gerçek- leştirilebilmesi de herşeyden önce arsa meselesinin halli, mesken inşa- sı - yatırımlarının planlaştırılması inşaat malzemesi istihsalinin arttı- rılması gibi birtakım — faktörlere bağlı tadır. Memleketi- mizde arsa fîatlarının alabildiğine yükselmesi, nüfusun — gittikçe art- ması, köylerden şehirlere doğru bir nüfus Aakınının başlaması, evsiz barksız insanların kendi başlarına bir mesken yaptırabilecek gelire sa- hip olamamaları, ekonomimizin mesken inşaatını karşılamaktan u- zak bulunması gibi sebeplerle işçi meskenleri dâvasının halledileceğine inanmak çok zordur. Çünkü biz, hü- kümetin arsa fiatlarında bir indir- me yapacağına, spekülasyona engel olacağına, hazineye ait — arsaların büyük bir kısmını mesken ihtiyacı- na ayıracağına,, mesken inşaasını ve yatırımlarını arttıracağına veya teşvik edeceğine ve ekonomimizin inşaat ihtiyaçlarını karşılıyacağına bugünkü ekonomik şartlar altında, ıl'ıtımal veremiyoruz. değişmeyecek- 21