YURTTA Millet Hükümet buhranı Su satırların yazıldığı ait, Mende- si açıklanmamıştı. Şu satırların okunduğu sırada açık- lanmış olacağı muhakkak değildir. D. Genel Başkanı ile eclis Grubu arasında tamamile lüzumsuz bir kuvvet denemesi devam etmek- tedir ve İktidar Partisinin, Genel Baş- kanın mı, yoksa Grubun mu istediği ıstıkamette seyredeceği henüz bi- linmemektedir. Bilinen, başlarında bir çok kuvvetli şahsıyetın bulunduğu bir Demokrat zümrenin, miletçe 'be- nimsenmiş sloganların Muhalefet e- linde bırakılmaması, D. P. nin tek- rar hurrıyetlerın gerçek müdafii bir siyasi teşekkül haline getirilmesi i- çin açıkça mücadele etmekte olduğu- dur. Böyle bir mücadele 1957 seçim- leri kadar vukuatlı geçmiş bulunan 1946 seçimlerini takiben C.H.P. için- de cereyan etmişti. Park, o zaman- lar ileri duşuncelıler zümresinin, meş- hur tâbirle "35'ler"in Cumhurbaşkanı İsmet İnönünün müzaheretine sahip olmasıdır. Kabinenin açıklanması, mücade- lenin sonu demek olmayacaktır. Her şey göstermektedir ki yalnız millet değil, bizzat D. P. içinde geniş bir kitle rejimin alması gereken istika- meti kat'i olarak tâyin — etmiştir.. Mücadele demokratik rejimlere has, onun kendine mahsus silâhlarıyla ya- pılan bir mücadeledir ve bunun mem- nunluk vermemesine imkân yoktur. Savaş 1kı zıhnıyet arasında cereyan etmekte Tarıhe şoyle bir bakmak, bu gi- bi mücadelelerde hangi tarafın daha şanslı olduğunu görmeye yettiği için, bugünlerde biten hafta içinde millet- -e nikbin, ümidli ve neşeli olmamız için bütün sebepler mevcuttu İktidar Kaos Bu hafta Salı akşamı, saatin seki- ze yaklaşmakta olduğu bir sıra- da, İsmet İnönünün Ankaradaki pem- be evinin önünden iki kişi geçti. Bi- ri uzun boylu ve orta yaşlı, öteki or- ta yaşlı ve orta boyluydu. Orta boy- lu olanın başı açıktı uzerınde dar bir pardesü vardı. Adnan Men- deresti, öteki Fatin Ruştu Zorlu. İki yolcu tam evin önünde bir an durala- dılar. Ama bu, içeriye gırmek niye- tiyle olmadı.. Bahçeden mavi renkte bir otomobil çıkıyordu. Onu bekle- diler. Sonra, Kavaklıdereye — doğru yollarına devam ettiler. Yoksa, bu hafta Ankaranın siyasi havası iki Büyük Lider arasında bir temasın vukuu için kâfi derecede ne yumuşa- mıştı, ne de olgunlaşmıştı Zaten böy- le bir temasta el Başkanına refakat edecek en m nasıp siyasi şahsiyet de, seçim sırasında Basın is- OLUP BİTENLER lerini tedvir etmekte olan, yani rad- yodan mesul bulunan Devlet Bakanı Fatin Ruştu Zorlu değildi. D afta boyunca karı- şık halini muhafaza etti. — Haberler haberleri takip ediyor, fakat bir in- sicam katiyyen temin edılemıyordu En eğlenceli hadıse aynı Salı günü cereyan etti., O gün öğle vakti, bir eski Demokrat elınde Zafer gazete- siyle Ankara — Palasın büyük salo- nuna girdi ve geniş koltukların bi- rinde oturmakta olan bir tanınmış gazeteciye giderek D. P. organını gösterdi. “— Bak, dedi, hepinizi atlatmış Gazeteci Zafere bir göz D.P. Meclis Grubuna seçimler hakkında Meclis tahkikatı açılması için — bir takrir verileceği, bu takriri — şimdi- den yüz milletvekilinin — imzaladığı O zaman, bir kahkaha at- yazılıydı. sinin akibetine maruz kalması hiç de gayrır mümkün değildi. Zira D.P. Meclis Grubunun bir çok azası "Se- çimlerde Muhalefet baskı yaptı" te- malı bir şarkıdan hiç de hoşlanacak ruh haleti içinde bulunmuyordu. Bu nun ciddiyetle kabili telif bir tarafını bulmak son derece zordu. Gerçi Ge- nel Başkanın arzusuna uyarak böy- le bir takriri imzalıyacak yüz değil, üçyüz Demokrat milletvekili, vardı. Nitekim gazetelerde havadisi, hattâ neticesi C.H.P. suçluydu- ilân olun- duktan sonra, Gruba böyle bir takrir verildi. Ama, doğrusu, güdülen ga- yeyi anlamak güçtü. Meclis tahkıka— tı açılırsa, Tahkikat — Komisyonuna Muhalefetten aza alınacak mıydı? Alınmıyacak mıydı ? Alınmıyacaksa Demokratların birtakım seçim suç- larını Halkçılara yüklemelerinin ne tesiri olacaktı? — Yok, — Komisyona E. Kalafat F. R. Zorlu N. Gedik Göze batanlar. tı. “— Ayol biz onunla başa çıkama- O sadece bizi değil, yuz Demok- rat mılletvekılını de atlat Muhatabının anlamadıgını görün- ce ılave etti: ani, takriri imzaladığı, bil- dırılen yüz milletvekili.. Böyle bir harekette bulunduklarını onlar bile, bu sabah Zaferi okuduklarında öğ- rendiler." Hakikaten takrir- hikâyesi D.P. Genel Başkanının "huzuru mutad ze- vat" ile birlikte bulunduğu İstan- bulda imal olunmuş, Zafere ve Ha- vadise bunu büyük şekilde yazmala— rı oradan emredilmişti. Tıpkı, — bir müddet evvel, D. P. Grubunun C. H. P. Grubuna cevap vereceği yolunda- ki haber gibi.. Bu yenisinin de eski- Halkçılar da girerse başka mesuli- yetlerin ortaya çıkması ihtimali yok muydu? Kaldı ki; bir seçim suçlusu aranıyorsa; evvelâ ortada bulunan ve ilâmla suçlu görülmüş Radyonun mesullerini cezalandırmak gerekmez mıydı'? Belki de niyet bir "Siyasi suç" ihdas etmek ve onun muhake- mesini bir nevi Nürenberg mahke- mesinde görmekti. Bu ise İstiklâl Mahkemesi değil de neydi? Anlaşı- lan hedefe çapraşık yoldan — gidil- mek isteniliyordu. Mamafih D. ; Meclis rubu içinde bazı — milletve- killerine Zaferın ve Havadisin saçma, larından gına gelmişti, Allah rızası için artık hal sureti bekleyen mese- lelere temas olunsaydı. D. P. millet- vekillerine hakim olmaya başlayan bu temayülü doğuran başlıca sebep, AKİS, 23 KASIM 1957