CEMİYET ustafa Kemal Derneği Başkanı Muhtar Kumral bir konuşmasın- da şu görüşü ileri sürdü: Cumhuriyet Halk Partisinin muarızlarının bu par- tinin icraatını tenkid ederken "yirmi yedi senelik iktidar devri" — tabirini kullanarak Atatürk'ün — sağlığına rastlayan yuları da gunumuzün poli— tika çekişmelerinin i doğru değildir. Aslında 1919 1le 1938 yılları arasında kalan devre "geri ve mazlum milletlere örnek" bir inkılâp zamanıdır. Bu e "Altın Devir" denmeli ve günümüzün siyasi müna- kaşalarında mevzu harici bırakılma- lıdır. eski NATO Başkumandanı ve ha- len Amerikan Kızılhaç — Başkanı General A. M. Gruenther, Yeni Delhi- deki Kızılhaç kongresinde bulunduk- tan sonra uçakla İstanbula — geldi. Gazetecilerle görüşen General, kong— redeki müzakereler sonunda şu ha- kikatin meydana çıktığını açıkladı: Atom silâhlarının tahrip sahası o ka- dar geniştir ki, harpte hastahanele- rin bombalanmaması hususunda eski- denberi riayet edilen kaidelerin tat- biki artık imkânsızdır. Bütün insan- lık için tüyler ürpertici bir mana ta- şıyan bu haberi verdikten sonra Ge- neral, sputnıklere dâir bir suali şoy— le cevaplandırdı Kopek Damka nın ölümüne müteessir oldum uudi Arabistan Kralının kardeşi Prens Abdullah Faysal İstanbul - da geçirdiği birkaç gün zarfında ga- zetecilerden büyük bir dikkatle giz- General Gruenther Üzülecek şey bulamamış AKİS, 23 KASIM 1957 lendi. Prensin siyasi bir sebeple gel- diği rivayeti çıktıysa da teyid olun- ı. Kendisiyle beraber seyahat e- den genç katıbesının söylediğine gö- re prens hazretleri "tamamen husu- si maksatlarla" gelmiştir. lmanyadan bildirildigine göre B n Basın Ataşemiz Fuat Emir- can'ın teşebbusuyle katıldıgımız "Mıl letlerin Sofraları" isimli bir sergide Türk yemekleri büyük rağbet görmüş ve gazetelerin "Patlıcanı Keşfettik" kabilinden Türk taraftarı başlıklar koymasına sebeb olmuştur. Bay Fu- at Emircanın yemeklerle bızzat meş- gul olduğu ve hepsim kendi aşçısına pışırttıgı bilhassa tasrih edilmektedir. ropagandamızı sanat ve kültür eser- leriyle yapamadığımıza, milli dâva- larımızı tesirli yayınlarla savunama- dığımıza göre bu fuzuli gayretlerden artık vazgeçerek Bonn basın ataşe- mizin dinamik buluşuyla bize açtığı yeni ıstıkamette korkusuzca yürüme- miz ço oğru olur. Bundan sonra hariçteki temsılcılerımızı mümtaz lokantacılarımız arasından seçer ve kitapların, broşürlerin, — bültenlerin karşısına patlıcan dolmaları, kadın göbekleri, vezir parmakları gibi si- lahlarla çıkarsak, Kibrisin butununu bile alabileceğimiz muhakka İ stanbul Üniversitesi Edebiyat Fa- kültesi mensuplarından Prof. Ali Nihat Tarlan son mısraı "Kahve lüt- fet varsa imkânın eğer" olan man- zum bir istidayla Vali Prof. Gökaya müracaat etti. Vali de "Aldanma ki şair sözü elbette yalandır, Feri bit- mez Nihad'ın kudreti bir misli tuvali- dir" diye başlayan manzum bir cevap- la birlikte profesöre bir miktar kah- ve gönderdi. Manzum müracaatların müsait karşılandığı haberini — alan birçok profesyonel istidacılar halen aruz tekniği üstünde etüdler yapmak- tadırlar. Buyuk iş adamlarımızdan, — "Tü- tüncü" lâkabiyle maruf — İhsan Doruk, eski karısı ve iş kadını Ca- nide Sonku aleyhinde açtığı dolan- dırıcılık dâvasının ilk celsesinde na- sıl dolandırıldıgını anlattı İddiasına göre bir gayri satışı — için kendısınden 350 000 lıra aldığı halde sabık zevcesi takrire gitmemiş ve nişanlısıyla bir adamına kendini borç- lu gibi göstererek mallarına muva- zaalı haciz koydurmuştur. — Canide Sonku ise borcunun o kadar olmadı- liralık tazminat dâva- sı açacağını ve bu - parayı hayır ce- miyetlerine vereceğini — gazetecilere açıkladı. Vatandaşlarımız — arasında bu derece cömert kimseler varken Cahide Sonku "İş — kadını" hayır cemiyetlerimizin yakın gelecek- te ihya olacaklarına şüphe yoktur. Geçen hafta ortasında gazeteleri- miz büyük bir müjde — verdiler: Amerikan süper milyarderi Rockefel- ler'in torunu ve dünyaca meşhur bir inşaat şirketinin idarecisi Mr. Wint- hrop Roekefeller, gayet müsait şart- larla seri halınde evler yapmayı tek- lif etmek üzere memleketimize gel- mişti! Mr. Roekefeller de ticari ol- dugu kadar diplomatik lâflar ederek ağza çalınan balı büsbütün tatlılan- dırdı: İstanbulu çok ferahlamış gö- rüyordu, yollar Amerikan şehirlerini bile gölgede bırakacak kadar geniş- lemişti, ete. Lâkin Ankaraya gitme- den evvel Mr. R. nin bir muhabire verdiği beyanat işin manzarasını bir hayli değiştirdi. Evlerin maliyeti' ne- kadar olacaktı? "5-10 bin dolar kar- şılığı." Kredi imkânı "Biz kredi mü- essesesi değiliz, inşaat şirketiyiz." Şu halde bu teklifi yapmanın sırası ol- duğuna Mr. R. ne suretle kanaat ge- tirmiştir ? "Yapılan istimlâkler sıra- sında binlerce evin yıkıldığım gör- düm. Herhalde İstanbulda şimdi yeni evlere ihtiyaç pek büyüktür." Millet- çe kendi kendimize şu suali sormamı- za da pek büyük ihtiyaç vardır: Kramplardan, Rockefellerlerden iyilik ummayı bırakıp kendi ekonomik gü- cümüzden azami randımanı almak i- çin çalışmaya ne vakit başlıyacağız ? r. Zekâi Muammer Tunçman Mılletlerarası Mıkrobıyolo_ıı Cemi- Avrupa Kısmı Başkan oldu. Kendısını tebrik eder, memleketımız— eki mıkroplar sayesınde edındıgıne şüphe bulunmayan mü a bilgisi- nin 1nsanlıga faydalı olmasım dileriz. 27