YURTTA OLUP BİTENLER tu kesmemişti. Bütün gazeteleri dik- katle okumuş, anlatılanları dinlemiş- . İşte, şimdi ayağa kalkmıştı. Çalış- ma masasının başında, topladığı ma- lümatı kâğıda geçirmeğe çalışıyordu. Hükümet programını bizzat tenkit etmek niyetindeydi. Bunun için ha- zırlık yapıyordu. Gerçi herşey kabi- nenin teşkiline ve programın — ha- vasına bağlıydı ama, gene de şimdi- den tesbit edilecek bazı şeyler vardı. İnönü bunları hayli işlek olan el ya- zısıyla tabii lâtin — harfleriyle- teker teker kâğıt üzerine geçiriyordu. C. H. P. bu devre Mecliste, bahar havası üslübu içinde, ama son de- rece kati bir lisanla konuşacaktı. Bir defa tenkitlerin son derece sert ola- cağında hiç kimse şüphe etmemeliy- di. Ancak bu sertlik yıkıcı degıl ya- pıcı bir sertlik olacaktı. C. P. a- çık konuşacaktı. Bir takım taleplerı vardı. Seçim neticelerinin üzerinde ciddi şekilde durulmasını istiyordu. Seçim suçluları muhakkak ve muhak- kak cezalandırılmalıydı ki gelecek seçimlerde aynı yollara tevessül edil- mesin İsmet İnönü gözlüklerinin üstün- bir an Traflardaki kitaplarına baktı, sonra notlarına devam etti. İk- tidar, rejimi normalleştirecek miydi, hormalleştirmiyecek Yani, Mendere kabinesinin Vaadlerı tatbik sahası bulacak mıydı, — bul- mayacak mıydı? D. P. nin buna ka- rar vermesi lâzımdı. Eğer D. P. müs- pet istikamette gitmek kararındaysa, seçim meselelerim C. H. P. dört sene bir Bizans kavgasının temelı yapma- maya hazırdı. "Olan oldu, tâ ki is- tikbale ait yollar temizlensin" dene- bilecekti. Adalet emniyeti, Basın hür- riyeti, partizan idareye paydos!. Ba- tılı manasıyla demokratik bir rejim!. İnönü, Meclisin kürsüsüne çıktığında D. P. yi bir tercih yapmak durumun- da bırakacaktı. Eğer hataların sürat- le düzeltilmesi yoluna gidilirse, mem- lekete zabıta tedbirleriyle değil, hu- kuk devleti kurarak huzur getirilirse,. D.P. İsmet İnönüyü pek alâ kendi ya- nında, yani insaflı bir Muhalefet lideri olarak bulabilirdi. Aksi halde, hâdi- selerin mesuliyetini bu topraklar ü- zerinde mürakabesiz, hürriyetsiz bir totaliter idare kurmaya çalışacaklar sırtlamalıydılar Yani İsmet İnönü- nün hükümet programı tenkidi, Türk Demokrasisinin tarihi noktalarından biri olacak, C. H. P. Genel Başkanı- nın da en mühim konuşmalarından birini teşkil edecekti. İnönü, tarihi hüviyetinin gerektirdiği — lisanla, fa- kat aynı hüviyetin kendisine verdıgı -172 milletvekiline ilâveten, kuvvet- le konuşacaktı. Mesele çıkarmak iste- miyordu. Ama meselelerin örtbas e- dılmesıne de katiyyen müsaade et- miyecekti. C. H. P. nin kuru gürültülere ku- lak asmağa niyeti yoktu. Muhalefet olarak daima vazifesini yapacaktı,, icâp ettiğinde tenkitleri sert olacak- tı. Her an hükümetten hesap sora- caktı. Zafer ve Havadis Biraderler 10 Kollektif şırketının arkasında yer a- la şiddet raftarları -anlamalıydı- ar kıC P. imseye kaptırıla cak pabucu yoktu C. H. P. madem- ki muhalefetteydı, o halde muhalefe- tin icap ettirdiği bütün vazifeleri ye- rine getirecekti. Buna kimse mani olamazdı. C. H. P. içinden tek bir fert bile. D. P. nin arzuladığı şekilde mu- Ne Zihniyet! satırları lütfen dikkatle, S dıkkatten de çok ibretle o- Zafer gazete- sının başm kale sütununda çıkmıştır: ' "Kısaca bilsinler ki, kendi- leri bu çirkin nadanlıklarında inad ettikleri müddeti biz: den nezaket, yakınlık ve dıger her türlü muaşeret tezahürleri beklemeye zerre kadar hakları yoktu B p arlak fikir, ItayaCum- hurbaşkanının zıyaretı münase- kette uyandırdığı tepkiye kar- şı mudafaaname diye ne şredıl— "Çirkin nadanlık" Cum hurbaşkanmı bu seçımlerden sonra tebrik etmemek, Cumhur- başkanı seçimine katılmamak, Parti Meclisine 'sahip ol- maktır Nezaket, yakınlık ve diğer her türlü muaşeret tezahürleri! gibi.. Bir devlet ğgü, bay- ramda, kendisinden daha yaşlı olan bir muhalif politikacıyı tebrik eder. Buna nezaket de- nir. Bir devlet buyugu, bir mu- halif politikacıyı evinde yemeğe davet eder. Buna yakınlık de- Bir devlet büyüğü bir mu- halıf polıtıkacıyı oğlunun dü- ğünün mayacağını Buna, mua- şeret tezahurlen 'den Ama esmi Zziyaret ve- silesiyle devlet kasasından ter- tiplenen kabul resimlerine Mu- halefeti davet etmeye; ne neza- ket, ne yakınlık, ne muaşeret tez ahuru denir. Bunun adı, sa- dece ve sadece vazıfedır Anlatabildik mi ? halefet yapmağa, direktif alarak mu. halefet yapmağa razı değildi. Grup çalışmaları enel Başkanın Çankayadaki embe evde kâğıt üzerine geçir- meğe çalıştığı ve pek yakında Meclis Kürsüsünde ifade edeceği bu fikir- ler daha önce Meclis Grubunda gö- rüşülmüş ve tam bir ittifakla ka- rara bağlanmıştı. Belki yıllardan be- ri ilk defa C. F. — içinde bır fikrin — etrafında boylesıne bir hale — meydâna gelmişti. Ar— kalarında bütün bir milletin reyini hisseden — muhalefet milletvekilleri, Mecliste büyük meydan muharebele- ri vermeğe hazırlanıyorlardı. Gün- lerden beri kurulamayan kabine kar- şısında Faik Ahmet Barutçu ilk çıkı- şı yapmış ve "C.H.P. hâlâ niye hareke- te geçmıyor" diyenleri fiilen tatmin etmişti. P. Gru Mecliste kendisine tahsis edilen salonda mun- tazaman toplanıyor ve ilerdeki gün- lerde güdeceği siyaseti en ince nok- talarına kadar tesbit ediyordu. Her milletvekili ihtisasına göre muayyen komisyonlarda vazife — almıştı. Mec- liste yapılacak tenkitler bu komis- yonlar tarafından hazırlanacaktı. Me- selâ bütçe müzakerelerinde C. H. Grubu adına bütçeyi tenkit edecek o lan bir İsmail Rüştü Aksal, elbette Maliye Bakanını epey terletecektı. Grup sözcülüğünü yapmakta olan Faik Ahmet Barutçunun ise parlâ- mento polemiklerinde bilenmiş Zekâ- sı, iktidar hatiplerini gayet tedbirli konuşmaya mecbur bırakacaktı. C. H. P. Genel Sekreteri Gülekin ise Meclıste bılhassa seçim sonuçları u— zerinde ısrarla duracağında hiç k senin şüphesi yoktu. Geçen haftanın son günü Genel Merkezde yaptığı bir basın toplantısında ilk defa 1957 se- çimlerinin kati neticelerini açıklayan enel Sekreterin dikkati çekeceği noktaların başında muhakkak ki, se- çimlerde muhalefetin iktidardan da- ha fazla rey aldığı gelecekti. 1954 seçimlerinde milletvekillerinin yüzde 93'ünü çıkaran bu sefer ancak yüzde 69,5 nısbetınde milletvekili çı- karmıştı. 954 de millet- vekillerinin ancak yuzde 5.7 sini çı- karabilmişken bu sefer yüzde 29.18'e yükselmişti. Alınan rey bakımından bu yüzde nisbetleri tamamen C.H nin lehine gelişmişti. Hükümet elıyle bır türlü açıklanmayan neticeler, C. enel Sekreteri tarafından a- çıklanınca İktidar organlarının na- sıl bir telâş ve endişeye — düştükleri de kimsenin gözünden kaçmamıştı. Mitingden Meclise Muhalefet çevrelerinde olup biten- leri yakından takip edenler, H. P. içinde bundan üç hafta evvel kendisini kuvvetle hissettiren "Mi- ting havası'nın yerini yavaş yavaş "Parlâmento havası" na terketmekte olduğunu memnuniyetle görüyorlar- dı. Bunda D.P. Grubunun da mesuliyet lerini bilir şekılde davranmaya niyetli görünmesinin büyük payı vardı. Ma- dem ki D. P. Grubu rejimi dejenere ettirmek temayülünde değildi, böyle teşebbüslere karşı koyacaktı, o hal- rubu da muhalefetini başka şekılde yapmak mevkiindeydi. Hakikaten unutulmamalıydı ki, İkti- darı Muhalefet mürakabe edecektı a- ma, bizzat Muhalefet de umumi efkâ- rın mürakabesi altındaydı ve ayağını denk atmalıydı. İnönüdahi bu umumi kaidenin istisnasını teşkil etmiyordu. AKİS, 23 KASIM 1957