Tİ YAT R O Amerika Amerika ve tiyatro son mevsimdir. Theâtre de Paris'yi da doldurmuş olan halk, iki mev: sonra kaybetmemiş ve ilgisinden hiç- birşey kaybetmemiş olarak, bir son- bahar akşamında yine aynı tiyatroda İngrid Bergman'ı alkışlamağa koşu— yordu. İşin garibi seyircilerin çoğu- ydu; o yaz Parisi ziyarete gelmiş o- lan Amerikalı zenginler teşkil et- mekteydi. Amerikalı turistler yüzün- -en nasıl New York-Paris arasında- ki uçaklarda yer bulmak güçleşmiş- se, o günler zarfında Theatre de Pa- ris'ye koşan aynı Amerikalı turistler yüzünden burada yer bulmak da o- kadar güç bir mesele haline gelmişti. Amerikalıların Avrupa toprakların- -a tiyatroya karşı göstermiş olduk- ları bu geniş ilginin gerçekten ti- yatro sanatına karşı duydukları sev- giden mi, yoksa artık affettikleri ve geçen kış bir kere daha Oskara lâ- yık gördükleri İngrid — Bergman'ın şahsı üzerinde uzun zamandır belir- meğe başlıyan tecessüslerini yenmek istemelerinden mi ileri geldiğini anla- mak güçtü. İşin aslına bakılırsa A- merikalının tiyatro zevkini anlamak, içmek, birtakım hesaplara vurmak da güç bir mesele. Broad- way'i boyluboyunca dolduran tiyat- rolardan ekserisi hafif komediler, o- peretler ve müzikli showlar takdim ediyordu. Bir Miller'in, bir Williams' ın, bir Robert Anderson'un bu kadar çalgı çengi arasında nasıl kök salıp boy attıklarına şaşmamak imkânsız görünüyordu. Halbuki, bizzat Ame- rikalı tiyatro munekkıtlerının Ame- rika halkının İkinci Dünya Savaşın dan sonra ciddi eserlere tahammülle- ri olmadığım itiraf etmelerine rağ- men bu neviden eserler yine de önce Broadway'de ramp ışıklarına çıkmak- tan, sonra da muhtelif tiyatro trup- ları refakatinde eyalet eyalet dolaş- tırılmaktan geri kalmıyordu. Son za- manlarda dünya tiyatro âleminde de- rin akisler yapmış olan ve halen de Devlet Tıyatromuz sahnelerinde tem- sil edilen "Anne rank'ın Hatıra i" bunlardan biriydi. Bu eser son iki sene zarfında New Yorktaki "Aktörler Stüdyosu" müdürlerinden Strasberg'in Kızı Susan Strasberg'i büyük bir şöhrete ulaştırmakla kal- mamış, Hollywood'lu prodüktörlerin de paylaşamadıkları bir mühim da- va haline gelmişti. Eserin — değeri münâkaşa götürmez bir hakikatti. Fakat nerde kalmıştı Amerikalının ciddi oyunlardan hoşlanmadığı iddia- sı? Kanaatimizce durum şu idi: A- merikalı çocuk ruhluydu. Ya kasık- larını tuta tuta gülmekten, yahut da hıçkıra hıçkıra ağlamaktan zevk alı- yordu. Televizyonun ise Amerikalıyı tiyatroya gitmekten alakoyması asıl- sızdı. Televizyon bütün — inkişafına rağmen Amerikalıyı sinemaya git- 32 sim. mekten dahi alakoymuyordu. Nerde kaldı ki tiyatrodan — alakoyacaktı.. Bu yenilikler dünyasında halk en ye- ninin, en bilinmiyenin peşinde idi. Şimdiye kadar pek te ilgilerini çek- meyen yabancı tiyatrolar, — bilhassa Fransız tiyatrosu son — zamanlarda tiyatrosever Amerikalının baştacı et- tiği ve gidip görmekten zevk aldıgı bir yenilik haline gelmi: ştı Bu yüz ndir ki Anouilh'in Toreadorlar Valsi" Broadway'de olduğu gibi, bu- radan sonra temsil edildiği her eya- lette, her şehirde Amerikalının bü- yük ilgisine mazhar olmuştu. Tine bu yüzdendir ki daha geçenlerde A- merikalı bir tiyatro münekkidi "Baş- ka Fransız eserleri de isteriz" diye yazıyordu. Bunda geçen yıl Ameri- kayı zıyaret etmiş olan Comedie Françaıse in ve J. L. Barrault-Made- gidecek Amerikalı az bulunur, belki de hiç bulunmaz. Amerikalı tiyatro- yu ancak ayağına gelirse seyredecek kadar bağlıdır. Birer State, yâni devlet tiyatrosuna sahip olmak — i- çin de herhalde en ufak bir hareket göstermemektedirler. Bu yüzden me- selâ burası, yani Columbus gibi, di- ğer bütün eyalet merkezleri de de- vamlı temsiller verecek birer resmi tiyatrodan mahrumdur. Broadway, A- merikanın yegâne tiyatro — merkezi olmakta devam etmekte ve Hollywo- od'a böl bol san'atkâr ihraç etmekte- dir.. Takriben 450.000 nufuslu eyaletinin merkezi Columbu ne diğer eyalet merkezlerinden çoğu gibi sadece bir tek hususi tiyatrosu vardır. İsmi Hartmann Tiyatrosudur. Burada verilen temsiller de Broad- way'den turneye çıkan tiyatro trup- larının — Columbus'a ugramalarına. rastlayan üç beş gün içine sığmakta- dır. Ekim ayının sonlarında bu bılden olarak Polette ka- Goddard'la Ohio State! Üniversite Tiyatrosunun bir temsili Profesyonelleri leine Renaud trupunun da büyük ro- lü olsa gerekti. "Devlet"siz tiyatrolar D emek oluyor ki Amerikalı, tiyat- odan çıkar çıkmaz ne seyretmiş öldüğünü unutsa da tiyatroya gidiyor- du. Şüphesiz ki nüfus kesafeti her neviden tiyatro eserinin müşteri bul- masında büyük rol oynamakta idi. Sebep ne olursa olsun Amerikalı, her. yere gitmekten hoşlandığı gibi tiyat- roya gitmekten de hoşlanıyordu. Fa- kat tiyatroya karşı doyduğu bu ilgi esiz ki Amerikan futboluna, uğu ilgi ka- dar büyük değildi. Seyahati çok sev- diği halde sırf tiyatro seyretmek için meselâ Fhiladelphia, hattâ Trenton'- dan kalkıp New York'a, Broadway'e aratmıyorlar Mehwn Douglas'ın başrollerını oyna- dıkları "Toreadorlar Valsi" Hartma nın Tiyatrosunun afişlerinde bir haf- ta kadar yer almıştı ve artık hayli ihtiyarlamalarına rağmen beyaz, per- denin bu pek tanınmış iki san'atkârı nı görmek için pek çok Columbus'lu Hartmann Tiyatrosuna — koşmaktan geri kalmadı. Bizim burada en fazla hayretimize sebep olan şey, şehirlerinin her türlü işini kendi işi bilen, şehrin noksan- larını kendi nöksanlarıymış gibi elele tamamlamağa çalışan Ame- rıkalıların neden birer State Tiyat- rosuna sahip olmak için teşebbüse geçmedikleridir. Burada size kilisele- rindeh veya çocuk yurtlarından bah- seden pekçok kadın bulunabilir, fa- AKİS, 23 KASIM 1957