bir defa daha tam bir şuurla ve uya- nık bir zekâ ile okumalıdır Gelecekte ipnopedik henüz başlangıçtadır. Vaadettiği gelecek hakkında bi hüküm vermeğe imkân yoktur. Ama bu geceleğin parlak olduğunu şimdi- den kestirmek kabildir. Bu iş için kullanılacak âletler pek pahalı olmı- yacaktır. Bir yandan da Ööğrenciyi spora ve yirminci yüzyılın çalışmayı köstekliyen çeşitli eğlence vasıtaları- ayırmaktan alıkoymıya— caktır. Bu metod yaşlılar için de fay- dalıdır. Onlar da istirahat zamanları- nı iyi kullanacaklar, uykularında â- lim olacaklardır. Hafızalarını da za- man zaman yeni bilgilerle tazelemek fırsatını bulacaklardır. Hele zamanı- nın çoğunu kaldırımda geçiren, avare ve başı boş gençler için böyle bir me- tod bulunmaz bir fırsat olacaktır. Bu metod sayesinde ukalâlık da azala- caktır. Çünkü edava ve zor çek- meden yetişme ve öğrenme imkânı artacak, kendini hor gören birçok delıkanh birdenbire allâme kesile- cektir. Hele artistler, aktörler, bütün ömrünce aynı dersleri tekrarlamış, sarı yapraklı defterden — felsefe ya- ratmış bir çok profesör ve profesör taslağı için böyle bir — metod eşsiz bir nimet olacaktır. Geceleyin kulak- lığı baş ucuna koyacak ve sabahleyin. gürül gürül gıgılamadan dersini an- latacaktır. Dersini yapamıyan, bir sı- nıfi düşe kalka beş yılda bitiren, ho- cayı daima kabahatli bulan, 'cebir hocasının zulmünden, felsefe hocası- nın kininden dert yanan ama bütün kıymetli zamanlarını sokakta ciklet çiğnemekle geçirenlerin de bu metod yüzünü güldürecek, sinirlerini yatış- tıracaktır. Aileye de huzur ve saadet getirecektir. Bizce, bu metodun geliş- mesini beklemekten başka yapacak şey yoktur Dr. E. E. Suzan Pamir Türk - Amerikan Derneğinin üye ve misafirleriyle Başarının Sosyal Hayal Propaganda, uzan Pamir, Türk - Amerikan Derneğinin yeni binasındaki bit- mez merdivenleri bir solukta çıktı. Üst katta dört numaralı odanın kapı- sından içeriye girdi. “Türk Ameri- kan Kadınları Kültür Derneği Baş- Türk-Amerikan Derneği üyelerinden bir grup Her iş elbirliğiyle SIYYIZ İdare kanının telâşı büyüktü. Dernek her sene olduğu gibi bu senede Türkçe ve İngilizce dersler tertip * etmişti. Fakat talep o kadar fazla idi ki İngi- lizce öğrenmek isteyen Türk hanım- lar veya Türkçe öğrenmek 1steyen Amerikalı hanımlar sınıflara sıgmı- yorlardı. Allahtan yeni yeni go— nüllü hocalar bulmak daima mum— kün oluyordu. Suzan Pamir lece dört numaralı odayı defa tekrar iki gruba ayırmak lüzu- nu duymuştu. Bu sınıfın hocası Mrs Dorothy Wiegard dort çocuklu genç bir kadındı. Bahçelievlerde 0- turuyordu ve doğrusu çok meşgul bir ev hanımı idi. Fakat herşeye rağ- men Türkçe öğrenmeğe ve İngilizce Öğretmeye karar vermişti. İnsan ya- şadığı cemiyet içinde muhakkak bir- şeyler yapmalıydı ve insan bunu arzu ettikten sonra muhakkak birşeyler yapabilirdi. Mrs. Wiegard — gönüllü Öğretmenlerden ancak bir tanesi idi. Bu öğretmenler İngilizce dersler ve- riyor ve aynı zamanda Türkçe dere— lere devam ediyorlardı. Türkçe retmeni Suzan Pamir onlara —yalnız— ca lisan Ööğretmekle kalmıyor aynı zamanda Türk adetlerinden, Türk adabı muaşeretinden, Türk hususiyet- lerinden bahsediyordu. Bu bakım- dan Türkçe dersler gayet alâka çe- kici oluyordu. Çok az Türkçe bilen birçok Amerikalı hanımın en ağdalı cümlelerle misafir karşıladıklarını, bayram tebrikinde bulunduklarım ve birçok Türk adetlerini Türklerden daha iyi bildiklerini görecek — olursak şaşmamamız icap ediyordu. Zaten AKİS, 23 KASIM 1957