a aN HĞA ” OLUP BİTENLER, YURTTA mevzu ile alâkalıydı. Ilav.ta bir adım mı$ ve Zafer daha ıtıl eçimlerin öne ahnmas ırarınm venldıg'ım ilân bi- le etmişt. D. P. organı resmen d.yor- du ki: İktidar secimlen öne alm kı.rır vermışıır Ama İşbirliği nnl“- sonra D. P. ufuklarına ye- nı tereddütlenn hâkim olduğu anla- şılıyori D, P. de işin başından beri seçim- lerin öne alınmasına karşı vaziyeı almış bir zümre mevcuttu. —Bunla tarih desışıklıgımn bir fayda sağlay a- Buna Demokrasiye muvak- katen paydos bile denebileceğini be- Jirtiyor ve “rahat çalışma” nın şam- piyonluğunu yapıyorlardı. Üstelik bunlara göre Genel Başkan mükem- mel| bir manevrayla muhalefetin işbir- hgını de önlemişti. Muhalefet Parti- r kara kedi gir- N3 aylarca uğrassalar kovamazlardı. Bundan başka mahsul fena olmamı:s ve fiyatlar arttırılmıştı. İşler öyle bir kac ay içinde düzelme istidadı gös- termediğine göre secimlere bir an evvel girmek kazanma ihtimalini kuv- vetlendırecekn bir tezin sampiyonluğunu yapmaya başlamıştı. Hedef: İşbirliği | ktidar seçimlerde Muhalefetin İş- birliği yapmasını kanun koyarak önlemeliydi. Gerçi böyle söyleyenle- rın dahi, ellerini vicdanlarına koyduk- larında bu tedbirin serbest seçimi or- tadan kaldıracağını görmemeleri im- kânsızdı. Öyle ya, seçmenin aklı mı yoktu? Kimi isterse seçerdi.. İşbirli- ğini memleket için tehlikeli görürse reyini o bloka vermezdi Eğer İşbir- liği hakıkaten tehlikeli olsaydı, D.P. için daha iyi değil miydi? Ama Çço- cuklar bile görüyorlardı ki feryat e- denler memleket tehlikeye girdiğin- den veya gireceğinden değil, D.P. İk- tidardan mutlaka yuvarlanacağından feryad ediyorlar ve onu önlemeye çalı- şıyorlardı. Hakikaten, İşbirliği alev- hindeki sözlerin bir tekının dahi ipe sâpa gelmediği ortadaydı. Bunların hıç biri birbirini tutmuyordu ve hep- si de saçmaydı. Seçmenin hareket kabiliyetini kıs- tıktan sonra bir de partilerin hareket kabiliyetini kısmak suretile seçimle- Te gitmenin tehlikesi Muhalefetin böyle seçimi boykot etmesiydi. Ama şımpıyonlnr bunun için de çarenin bulunacağı kanaatindeydiler. İşte bu sıralardadır ki Köylü Partisi mi ne, bır teşekkül kendinden bahsettirm ladı ve böyle bir isim İktıdar orgınlannın başmakale sütununa sü- raâtle yükseldi. Seçimse seçim, rakıp p'irtıyne parti! Böylece her ı'ey ha- /— zırlanıyordu. L_ -Buna rağmen bu haftanın ortasın- da Ankarada D.P. yüksek çevreleri İşbirliğine karşı kanuni tedbir alıp secimlere hemen gitmeyi göze alama- mışlardı. Zira orııds bir de “Köprü- Hü meselesi” vardı Son mücadele T P. Meclis grubu görünüşte Genel L/Bn—kanm elindeydi. Ama bu gru- bun her an elden kaçması mümkün- dü ve grup ıçinde tesirli bır zümreniti seçim kanununda yeni — değişikliğe müsaade etmek istemeyeceği biliniyor- u zZümrenin kuvvetinin meçhul olmasıdır ki Genel Başkanı ve çev- resini şaşırtıyordu. Şaşkınlık manza- rasının en büyük sebebi buydu. Ev- velâ Meclisin açılması bekleniliyor- du. Genel Başkanın ada man nabız geçmeyeceğini tartacaklardı. Yeni Siyaset ve Spor Bııkınıı 9ıı ıuul sözlere: ç bir zaman za- limlerin oldutu yerde yokuumn. Kuruluş gayelerinden — ayrılın- madıkça Haysiyet Divanı ih- man Kavrakoğlu. Hani D.P. Haysiyet Divanı başkanı Os- man Kavrakoğlu.. Hatırlıya- cak canın, — Üstündağları, Karaosmanoğulları, Çelikbaş ları, öteki İspatçıları ve ha bir alay milletvekilini ihraç e- dh'en—n Haynlyet Divanının başkan Fee Şev Knvrakoilıınun bu be- yanatı Fenerbahçe klübil — ile Fenerhahçeliler Cemiyeti aru- sındaki ihtilâf dolayısıyla gaze- telerin spor muhabirlerine yap- tığımnı söylemeyi unuttuk galiba. bir 1955 fiyaskosunun tekerrürü ih- timalı az da olsa mevcuttu. Üstelik o fiyasko kahramanlarından, daha doğ- rusu kurbanlarından bazısı Grup ta- rafından devrildikleri mevkilerine Ge- nel Başkan eliyle tekrar getirilmiş- lerdi. Seçimlerin arifesinde Prof. Kop- rülünün arkasında bir milletvekili ka- labalığıyla birlikte D.P. yi gürültüyle terketmeni çok kimsenin rjiyasına giri yordu. İşbirliği bu imkânı hazırlamış. tı. İşbirliği tahakkuk etmeseydi, mil- kinebilirlerdi, zıra Hür. P. olmaksızın İihtimâl ki hiç vekili çıkartamayacaktı. Ama şimdi vaziyet böyle değildi ve pek çok kimae icin yer açılmıştı.D.P. de Genel Baş- kana muhalefet ettiklerinden dolayı tekrar aday olma ihtimeli zayıflayan- lar muhılefetlerıne daha fazla şiddet vererek Hür.P. ye, yani Orhan Köp- rülüye sorı “Hıkıkı D.P.” ye geçebi- lirlerdi. Hele böyle bir işte Prof. Fuad Köprülünün önderlik yapması hiç de gıyrımümkan değildi. Üstelik hare- eçim ka- nuncular da herkesin sempatisini top- layacaklardı. Buna mukabil D, P. içinde rejimi normalleştirme işinin İktidar tara- fından yapılması isteğini ileri süren- ler de eksik değildi. Bu, partiye pek çok sevgi kazandırahilirdi. Muhalefe- tin talepleri mi vardı? D. P. hepsini hallederdi. Mesele muhalefetin elin- deki sllâhı almak değil miydi? Bunu Zzor kullanarak yapmaktansa silahı tesirsiz bırakmak elbette ki daha iyi olacaktı İşte bu haftanın sonlarında, Bil- Yyük Meclisin açılmasından bir kaç BüÜün evvel Ankarada D, P. kulisle- husus Zafer marife- tiyle ilan dahi edilmişti. Ama şimdi yeni tereddiltler zihinlere hâkim ol- muştu, Yapmak bir türlü, yapmamak bir türlüydü. Yüzüp yüzüp te kuy- ruğa gelince cayma için ye- ni bir preatij darbesi olacaktı. Ancak seçimlere gitmek de ayrı tehlikeler taşıyordu. En iyisi Meclisin açılmazı- nı mutenkıp nabız yoklamasına giriş- mekti. D. üksek çevrelerinin son kararı bundan ibaretti. GNEFEP. Yağ tüccarının kaderi rpaçay şosesinden gelmekte olan kamyonun önilne çıkan Belediye Zahıta Memurlarını gören arta yaşlı, şişmanca, parmaklarında şövalye yü- zZülkler, göbeğinin Üstlünde de kalın bir altın köstek sallanan adam kanmı- yonun fren yapması ile birlikte şofo- rün yanından yere atladı ve Beledi- ye Zabıta Memurlarına doğru yürü- dü. Halinden, tavrından, bu civarda pek sık görlüllen yağ tüleccarlarından biri olduğu anlaşılan adam böyle şeh- rin bir hayli dışında Belediye Zabıta Memurlarını görünc şaşırmıştı. O şaşkınlıkla ceketinin ıç ceplerinde bir şeyler araştırıyor ve araştırdığı Şe- yi hulamadıkça da âdeta Aağlar gibi bir sesle: “—— Allah seni iİnandırsın karde- şim, Arpaçaydan aldım bunları. İş- te faturaları da cebimde, İstanbula sevkedeceğim” diyordu Hem konuşan, hem de üÜstünü ba- şım paralar gibi arayan adamın telâ- şı karşısında Belediye Zabıta Memur- ları gayri ihtiyari giüllümsediler. Zıra onlar bu kamyonu Millt Korunma Kanunu tatbikatı gereğince aramak, yağların faturalarını sormak içın durdurmamışlardı. Şişman yağ tüc- carına bunu ınlatıncaya kadar da akla karayı seçtiler giln Belediye Reisi onlırı. faturaları kontrola de- ğil, bam r işle vaziıfelendir- mişti. Onlı.r, o zün. şehrin emniyet AKLS, OS 1957