a p aramağa gider. Bütün gayesi de iki çocuğu ile karısını yanına getirtmek ve nisbeten rahat ola, Ame rikada yaşamaktır. Ama tam çocuklarını yanına getirteceği sırada Bırınci Dün- ya Harbi patlar. Jossel bir deli gihi Amerikadaki gücünü bırakır, Amerikadan böyle birden bire gelen bu silik Yahudi önce casus sanı- hr, hnîıslere atılır sürgünlere gönderi- Jir v ayet askere alınır. Bu arada çoluı;u çocuğu ise Rus işgaline uğra- yan memleketlerinden kaçarlar. Mu- hacir arabalarında perişan bir hayat başlar. Jossel'in karısı beraber yola çıktıkları kayın babası ve kaynana- sını kaybeder, Bir müddet sonra da öldükleri haberini alır. Kocasının ne- rede olduğunu ise bilmemektedir. Se- fil ve perişan, yavrularını yaşatmak için çabalar. Hemen bütün Orta Av- a Nihayet Almanyada bir yere sığınır. Bu arada asker o- lup cepheye gönderilmiş olan Jossel de bütün mülteci bürolarına mektup- lar yazarak kayıp ana ve babası ile karısını ve çocuklarını aramaktadır. Derken günün bırinde karısının ve çocuklarının izlerini bulur. Cephe- den izin alıp çocuklarının yanına ko- şar. Bu arada da Jossel'in karısı kaç- maktan, çırpınıp çabalamaktan bit- miştir. Ölmek Üzeredir. Jossel geldi- nde karısını hasta bulur. 8ü lük izni içinde karısını toprağa verıir ve yeniden cepheye döner. Büyük bir untalıkla ynzılmıs olan bu roman mu k ki son yılların Alman edebiyatı icinde en başarılı eserdir. Nazi baskısı altında yabancı memleketlere kaçmış olan — Alman yazarları tarafından Pariste kurul- Alman Yazarları Koruma ve * ann'lar” romanı - yayınlan- dığı zaman dünyada geniş akisler u- . Önce Pariste ta İngilizce olarak da yayınlandı. H. W. Katz'ın “Saray çıkmazı No. 21” Adını taşıyan ikinci romanı da hu ro- Alman romanından dilimize bir eser kazandıran Varlık Yayınevi bu kitabı da yayınları arasına alır, okuyucuları da dört başı mamur bir romanı daha okumuş olurlar. FAKİR İŞİ (Tahir Kutsi Makal'ın şlirlerji Pe- tek Dergisi Yayınları; 1 Hüsnütahiut ı, İmtanbul . 1957. 66 sayfa 100 kuruş) akir İşi” genç bir heveslinin şiir- lerini ınplayan bir kitapçık. Kita- n arka kapağına konan nottan da ınlaşılıbıleceğl gıbl şiirlerin yazarı rmi yaşında bir genç. Ekserı- ıglırın verdiği bir heves içinde irler karalamış, tutup mas- , raf etmiş pek çokları gibi, karaladığı şiirleri bir kitap halinde toplu görmek istemiş ve bastırmış. İşte “Fakir İşi” adlı kitap böylesine bir emek ve he- vesin meyvası. Şiire özenen yüzlerce, binlerce gençten biri olan Tahir Kutsi Ma- kal da şunu kabul etmelidir ki şiir yazmak öyle yalnızca hevesle, yalnız- ca merakla mümkün olan bir şey de- ğildir. Eğer şiir Tahir Kutsi Makal ve benzeri heveslilerin sandığı kadar ko- lay bir şey olsaydı bugün yalnız dün- yada değil, Türkiyede bile şairden geçilmezdi. Ama edebiyat tarihleri- nın üzonne eğilip de bakıldığı zaman koruyabilenlerin sayısı sanıldığı ka- dar çok değildir. Bırakın mücerret mi- salleri de kendi edebiyatımıza şöyle bir göz gezdirin. Altı yüzyıllık divan edebiyatından geride kalanların sa- yısının altıyı bile bulmadığını görür- sünüz. Daha yakına gelin, Edebiyat-ı cedide devrine bakın, Servet-i fünün- culara, Fecr-i aticilere, hececilere ba- kın, bütün bu edebiyat devirlerinden yaşamasını bilen kaç şair, kaç şiir kalmıştır? Saymağa kalkışsanız, bı- Yakın iki elinizi, bir elinizin parmak- ları bile cok gelecektir. Hattâ, eğer ölçünüzü biraz daha titiz tutarsanız adlarını sıraladığımız şu edebi devir- ler içinde büyük şair diyebileceğiniz bir tek isim hbüyük şiir dıyebılecegı- niz bir tek şiir bile göstermek zor lacaktır. Bu devirler 1çmde şiir ml yazılmamıştır" Kıtaplar mı yayınlan. KİTAPLAR mamıştır? Elbetteki şiir yazılmış, el- betteki ciltlerle kitap yayınlanmıştır. Ama aradan yıllar geçtikten sonra bu &gün o kitaplardan, ©o şiirlerden eli- mizde ne kalmıştır? Hiç dersek, fazla mı insafsızlık etmiş oluruz? San- mıyoruz. O günlerin mecmualarını açın, sürüyle şiire, sürüyle şaır adı- na rastlarsmız Kitaplıkları karıştı- rın, heme emen bir kütüphane dolduracak kadar şiir kitabı bulursu- nuz. Ama bunların yalnızca adı şiüir kitabıdır. İçindekileri bu gün okudu- ğunuz zaman, olsa olsa gülersiniz. Hem hu yalnız bizim edehiyatımız i- çin değil, dünya edebiyatı için de öyle- dir. Ama dünün, bugün gülünen şiir- lerinin yazarlarını bulup da sormak mümkün olsa idi muhakkak ki şiirle- rinin birer harıka olduğunu söyler- lerdi. Kuzguna yavrusunun güzel gö- yazık ki bu ikinci şıkkın gerçekleş- mesi pek nâdirattandır. Hele eser diye ortaya konan şey şiir olmak iddia- sında ise, bunu beğendirmek büsbü- tün glüçtür. Tahir Kutsi Makal'ın kitabını da okurken yukarıdaki ölçüler göz ö- nünde bulundurulursa, bu kitaptaki şiirler için erilecek hüküm maale- sef müsbet olmuyor. Tahir Kutsi Ma- iyı şilir yazmak için yeter olmuyor. Ağzınızın 5e Hahoş kokulan :n yakııılarınızh' il “ Tarımı izale .—