HAREKETE GEÇMELİDİR &ı İle en yakından ilgilenmeleri ge- reken vatandaşlar işçilerdir. Cünkü bu politikanın tesirleri herkesten evvel işçiler üzerinde kend ını KOR- itibariyle işçilerin ekonomik ve so8- yal durumlarına derhal tesir etmek- tedirler. Meselâ bir Amerikan İsçi Federasyonu enflâsyon kıırııııında hareketsiz kalamaz. Bu ne kilde durdurulması zerı*ktlği hak- kında tedbirler dahi teklif eder. İş- çi teşekklilleri bir memleketin eko- nomisinin en küvvetli atsurudurlar ve bu sıfatla o ekonominin alacağı istikametin tayfninde söz sahibi- dirter. Dünyanın heryerinde hük'i- metler de ekonomik ve sosyal poli- tikalarının tesbitinde ve yürütiülme- sinde işçilerin sözünil ve görüşitmü gözönünde tutmağa mecbur kalmak tadırlar. Ama bu bir taraftan hlikil- metlerin anlayışından ileri gelmek- te ise diğer taraftan o memleket- Terdeki işçi teşekküllerinin bir “oto- rita” olmasına dayanmaktadır. Tahlatiyle bugün için Türk-İş'in höyle bir vazifeyi yerine getirebile- cek imkfân ve evsaftan uzak olduğu meydandadır. Ancak 'l'urk İş diğer memleketlerdeki benz. ekekklil- ler gibi hiç olmazsa üç tamel vazi- fo—lnl yerine getirmeğe çalışmalı- dır. Bunlar birlik, teşkilâtlanma ve ıönlılüktür k İşçi hareketinin muvaf- fak olabilmesi için birlik lüzumu Üzerinde ne kadar durulsa yeridir. Türk-İş hiç olmazsa umumt İşçi meselelerinde himin sendikaların birliğini — sağlamay çalışmalıdır. Grev gihi. Türk lsçı—.l için en hayat! bir mev ıııd'ı hAlA sağda kolda men- fi görüşe sahip olanların bulundu- ğunu görmek üzlintü verici bir key- diğine bir delil olarak gösteritebile- cek bir telgraf karşısında Türk-İş hareketsiz. kalmıştır. M.M.V. işyer- leri İşçi Sendikaları Federasyonu tarafından Cumhuriyet Gazetesine gönderilen böyle bir telgrafın Türk işçisinin istek ve — görüşlerini ak- settirmediğini derhal halk efkârı- na duyurmak Türk-İş'in vazifesi ol- malıydı. Teşkilâtlanma — meselelerine ge- lince birçok is kollarında sendika- lar mevcut olduğu halde bunlara katılan işçi sayısı son derece az ve bazı iş kollarında da hiç sendika yoktur. Türk-İş'in — vazifesi bunun sebepleri üzerinde durmak ve H tedbirleri alarak — işçileri mevcut sendikalara katılmağa ve yeni sen- dikalar kurmağa çağırmaktır. Bu- gün büylük bir emek güclü teşkil e- den tarım işçilerinin tamamı İle in- AKİS, 31 AĞUSTOS 1957 Âdi! AŞÇIOĞLU şaat işçilerinin büyük bir kısmı teş- kilâttan mahrum bulundukları gibi sendikanın mahiyeti ve faydaları hakkında da bilgi sahibi değillerdir Türk-İş bu yüzbinlerce işçiyi teski- lâtlandırmak bakımından en elve- rişli ve yetkilı bir teşekküldür. İn- şaat işçilerinin. çoğu — memleketin dört bir yanında ve biülylik şehirler- de her Nlrlll teşkilAâttan. kanuni hak ve himayeden mahrum olarak sefil çalışma ve yasama şartları içinde bulunmaktadırlar. Bugün sendikalara karşı cephe alanlar yarın şartlar değiştiği za- man sendikaların faydasını anlıya- rak onların tabit müttefiki olacak- lar ve sendikasız işçilere karşı cep- he alağaklardır. Sendikasız işçileri kendi başlarına bırakmak hem Türk işçisinin büylük çoğunluğunun dert- leri jile Hgilenmemek ve hem de sen- dikaların gelişmesini - engellemek demek oluür. Sendikalar için en bil- yük tehlike sendikasız — Işcilerdir. Fakat bnşgli memleketimizdek! sendikasız işçiler sendikalara dits- man olduklarından değil. Aaydınla- tılmadıklarından ve sendikanın fay- dalarını — bilmediklerinden — ondan uzakta kalmaktadırlar. Yarın bu sendikasızları sendikalara sokma- mak için neler yapılacağını bugiün- kül sendikacılara reva görülen baz- tedir. Kabahat sendikasız işçilerde değil, onların teskilâtlanmasına ö- nayak olmayanlardadır. Bircok işyerlerinde “muvakkat” adı altında yüzbinlerce işçi çalıstı- rılmaktadır. Bunlar her türlü ka- nun himavesinden mahrum kalmak- ta ve hakları bu suretle kaybolmak - tadır. Bu muvakkat isçilerin duru- mu ile Türk-İs'in — ilgilenmesi — du- rumlarının düzeltilmesini ve binne- tice onhinlerce İşcinin teşkilâtlana- rak Türk işci hareketine katılması ve onu küvvetlendirmesi sağlanahi- lir. Nihayet Türk-İş memleketteki işçilerin umumt dâva ve dertler; ile istekleri konusunda bir “sözcü” va- zifesini başarmak zorundadır. Türk iscisinin İstekleri. hakları ve uğra- dığı baskı ve haksızlıklar ancak Türk-İş gihi memleket çapında bhir teskilât tarafından duyurulabilir. Halk, Türk işçisinin meseleleri hak- kında Tiürk-İş tarafından devamlı olarak aydınlatılmalı ve dâvaya her sınıftan halkın yardım etmesi sağ- lanmalıdır. Bugünkü kanunt imkânsızlıkla- rağmen malt durumunu dürelt- ve iç anlaşmarlıklarını gider- miş olan Türk-İş9n derhal harekete geçmek suretiyle hu vazifelerini ba- şarabileceğine inanmış bulunuyo- vue, İNEMA Â. B. D. Kirli çamaşırlar âkim: “Peki, dedi, koltukta ne vaziyette oturduklarını daha et- raflıca anlatamaz mısınız?” Şahit b.r. kaç cümle geveledi. Hakim: “Dah iyisi bunu bır krokiyle göster!n" de- e O za- man hakim bir tatbikat yapılnıa sına karar verdi. Sanık avukatlarından biri erkeği, salondakı gazeteci Kka- rek bir koltuğa oturdular. Hahkim bilhassa kadının nasıl oturduğunu merak ediyordu. Şahit terler döke- rek bunu anlatmaya çalışırken, ga- zeteci kadın insiyaki bir hareketle bunu yerine getirdi. Şahit, rahat bır nefes aldı: “Evet, evet işte böy turuyorlardı”. Mecmuanın sahibi Kâr hanesinden zarar hanesine... Yukardaki sahne geçen haftalar iİ- çinde Los Angeles'teki bir mahkeme- de cereyan ediyordu. Gazeteci kadı- nın tc—msn ettiği, tanınmış yıldız Mau Hara _amk avukatının temail ettığı erkok ©' Hara'nın Aşıkı olduğu ileri sürülen adamdı. Şahit de, onları bu vaziyette sinema- sının arka koltuklarında yakaladığı- nı iddia eden, Hollywood'un meşhur Grauman sinemasının mildüri) James Craig idi. Craig'in anlattığına göre 1953 Kasımında Maureen O' Hara, yanında “LâAtin tipli” bir adam oldu- u halde sinemaya gelmiş, arka kol- tuklardan birinde kucak kucağa se- vişirken kendisi tarafından yakalan- mıştı. Daha sonra Craig bu haberi “Confidential” mecmuasına 200 do- L 2