a on yıllık cemlyet ve — millet hayatımızın ilerde hir tarihçe- si yazıldığında torunlarımız mutla- ka bizlere şaşacaklardır. Şuursuzlu- ğumuz, gerçekleri görmemekteki inadımız, safdilliğimiz, manevi hoş- luğumuz ise elbet onlar İçin ifti- har vesilesi olmayacaktır. — Hâaâdi- selerin bir an dışına çıkıp salimen dılslınlırwk bugün biz bile görere- i iddialarımıza, müze varımış olmaktan dalıa havli uzağız, En basit dâvalarda dahi - arifi, Alimi - pusulayı şaşırır; en İptideai meselelerde dahi - erinişi, okumu- şu- her lâfa, savrulan her hikmete, dinlenilen her nağmeye İnanır — ol- duk. FEn önemli dâvaları öyle hafif- bir yorum- çözme tarıımıı var ki Descartes'tan Üüç asır sonra bü emeklemeye — şaşma- mak kabil değildir... Bu emekleme- yi bir de palavra edebiyat. nutuklar ve yazılarla gülünç bir kalfsata takip etmekte; yılların utüaletiy- gevşemiş — beyinlerimiz büsbütün dumura — uğramaktadır. Yirmi yıl kevvelki gazete kollekst- yonlarını açınız: Bü günkü derece- de küçük. seviyesiz. mesuliyetten, şuurdan uzak lâflar göremezsiniz.. Milit veya ıııllletlernraıı hiç bir dava_vı soğukkanlılıkla, milasbet e- lemanlara da_vumın bir tahlil tar- 1|vl. ele alamaz, tartışamaz olduk. Ne, komnşu — devletlerde, kendi memleketlmlıde dahi en basit, en aşikâr gerçekleri göremez. hale pel!- dik. Bilerek veya bilmiyerek katı!- dığımız bu demagoji tufanı ve bir kaldırım edehiyatı vayılıp gitmiş- tir. 1957 yılı Türkiyesinin bu yazıla- rını, nutuklarımn; toparlayıp sakla- atmtaosferin tesirin- a bir mu- hitte okusak, cemiyetimizin icinde bulunduğu acı şartları idrak deriz... yle hâdiseler vardır ki. hizler i- cin ikaz sesleri olmalıdır. Bun- lar artık hükitmet veya Trejim dâ- vası olmaktan çıkmıştır. Bu hadise- ler gosyal düzenimiz. toplum hayatı- mız, kısaca imilletce varlığımız i- cin tehlike çanlarıdır. Düne ka- dar efendiliğini vantığımız millet- ler bügün her sahada vükselirken bizde gerek fikir. gerek sunat a- lanında bir gerlleme vardır. Fakat en acı tarafı milletçe haskıya. hilr- riyetsizliğe, adaletsizliğe — güsterdi- ğimiz tenkiler gittikee zayıfla- maktadır. Ha!'buki bir milleti asiret- ten ayırt eden farklar — bunlardız. Bütün bu il—u svslerlne. tehlike çan- ÜRKİYE, YIL 1957.. ; mıza övünebileceğimiz bir “emanet” bırakacağımız çok şüphelidir. Çünkü en önenili hir dâvanın bizde alâka- sı, tepkisi iki gürnden fazla aürme- mektedir. Nultanahmette asılan a- danu seyretmek için hinlerce “me- raklı” toplayahbilen bu zavallı cermi- yetimiz meselâ kapatılan işçi sendi- kalarıyle, baskıya mâruz kalan yar- gıçlarla veya hapsedilen politikacı- larla gazetecilerle üç giünden faz- a kafa yoracak zahmeti bulmak- tan acizdir. Yüzümüzü kimlere dü- neceğiz ?.. Aydınlar mı, gençlik mi? . Onların ataleti, onların lâkay- disi iİse en endişe vereni değil mi- dir ? Atatürk'iin bhirinci eseri — olan Millet Meclisinde yine — Atatürkün birinct — diüşmanının, bir. yobazın savunmasy yapılabilmekte ve yine Atatürkün birinci güvendiği varlık olan Türk gewvçliği yerine — Atanın emanretini, Cumhuriyetin bekçiliği- ni, vetmislik bir genç. yıllarla son- ra yine İnöniü yapmak zorunda kal- makta ve hâdise gençliğimizde bir basketbol maçının dahi heyecanını uyandırmamaktadır... * u kollektif “âtAâlette elbet suçu olanlar çoktur. Vaktiyle gecele- yla temiel atma törenleri veya hazti- Nne odasını vatandaşlara teşhir gihi mizansenleri düşünenler bugün de yeni metodlar bulmaktadırlar. Fa- kat bu herşeyi izah eder mi? An- cak su Var ki artık her haklı çığ- hk kaolaylıkta bir demagoji tufaniy- le boğulmakta veya genel alâkasız- lık içinde denejere edilehilmektedir. Umumi efkâr atâletinden — bir an İçin sıyrılıp pahalılık veya anti- demokratik kanunlar hakkında su- al soracak mecali oldu mu, derhal yeni bir terane tutturulmaktadır. Yeni dış düşmanlar icad edilmekte, sırasına göre bududumuzdaki — mij- nüskiüil devletlere gösteriler yapıl- mükta sunl bir emniyetsizlik havası vır”ılılm.ıknıılır Bu da ; atan - miflet - hamiyet” b l —! tarafını da zaten glad- eğlencelerine — dönen futbol yarısmaları tamamlamakta, umu- mi efkar tekrar kahuğuna çekil- mektedir 1953 yılından heri enflâayon için- de olan Tiirkiyede bugün hâlA “Pa- halılık var mıdır. vyok müudür?” tar- işinası yapılmaktadır. Beş — vıldir *Planlama olmalı andır, — olmamalı nudiır ?..” şeklinde sren bu sağırlar diyalaranuın sonn gelmez rcekişmele- ri hakikatte dâavayı dejenere eden uyku haplarıdır. Evirea haftada iki defa et zor gkiren halk 1se tenis maçı seyreder cibi şaşkın ve herpin ar- tık tevekkülle kaderini temaşa et- - Aydemir BALKAN ca Meclise yürüdüğü. Atatürkü teş- lamanın hamiyet sayıldığı devirler- de, _vı—nı bir yılan hikâyesi uydurul- makta, “İrtioa var mıdır, yok mu- dur?” veya “Mürteci vardır. ama ir- tica yoktur!” haplarıyla umumi ef- kâr yeniden miskinleştirilmektedir Sehirlerde kay hedilen ovları kı- 1.anıımk için plânsız, ölçi 'uk Petrovari bir “Imar Ilıınılml" haşluıııakln. dün cakayla yapılanr bi- nalar bugün de haşka bir cakayla yıkılmaktadır. Daha dün “Vatanda- şın mukaddes mülküne tecavüzli Partimiz tasvip etmez” diye her İ- mar plânını baltalayan, uzmanları re sonrası Zzaten Allah Kerim” zihniye- tiyle bu enflâsyon vıllarında değil İstanbul bütçesinin. devlet bütçesi- nin bile altından kalkamıyacağı bir tahrip haşlamaktadır.. Aklı eren bunca kişi, bunca “ülemâa” halde “Ne oluyoruz *” diyen yoktur. Etrafa yine tevekkül sinmiştir.. üN kınma — efsanelerine rağmen bizde biiyük bir çoğunluk içinde wlıımeklodlr. Zengin zengin, fakir daha fakir olmakta, aradaki uçurum — genişlemektedir. Sendikaları kapamakla, haklı sesle- ri boğmakla kendi bindiğimiz dalı kesmekte, kitleyi çaresizliğe mnevk- etmekteyiz. Ama “Gazap üzümleri” ni yine biz topliıyacağız. Bütün bu Bu demagoji kurtarmış kaç kişi görmekteyiz”.. x l ertler bilinmekte, sezilmekte, fa- bir zaman şuurlu bir hal çekllne uınışıl mamaktadır. / arımız susmayı, “evladü dişelerine tervıh Mnıektodlr Marze- retleri çoktur: Baskı. eziyet. hapia, moak ve ıöylo)mk hürrlvı y leme vardır. Dünvanın hiç rinde bizdeki kadar ucura ve kola- yına insan satın alınamaz. Cemive- timiz son yvıllarda Abdulhamit Tür- kiyesinden daha az hayatiyet ve e- nerh göstermektedir, 1957 — vılında Türkive'de toplumun manevi değe- ri 1907 ve nazaran düşmüştür. Bil- tün kalkınma gürlültilesiime rağmen zavallı bir boşluk irindeviz. Acı da olıı itiraf edelim ki toplum r kıymetleri hakımından küçulmüs bir durumdayız. Bunda ise kah:ıhat nea bir klşlnln. ne bir larına rağm 1 kayıtsızlığımız ve — mektedir zümreni! atalettmiz dnnm ettikçe torunları- Carsafların, n.rıkların pervasır- RBu hnanet hepimirzin esorldîîj ğ —— YA A KİS 21 AFUÇTOG 1057