YURTTA OLUP BİTENLER Millet Erişmeyen davet B u haftanın başında bir &ün gaze- tecilör İstanbulda İsmet İnönüyü yakaladılar ve ilk bakışta ehemmiyet- siZ görünen bir sual sordular: “— Afgan Kralının ziyareti mil- nasebetiyle tertiplenen Ziyafetlere davet edildiniz mi?” C. H. P. Genel Başkanı gülümse- di: — Böyle bir davetiye elime geç- medi" dedi. Hakikaten bir davetiyenin İsmet İnönünün eline geçmesi bu günlerde pek kolay değildi. C. H. P. Genel Baş- kanı İstanbuldaydı ve Heybeliadada oturuyordu. Fakat bır davetiyenin Ankarada C. nel Merkezine, İnönünün Çankayadııkı evine, hatta Meclise gönderilmiş olması imkânsız sayılamardı. Buna rağmen davetiye- nın gönderilmiş olmam veya olmamı- 81 o kadar mühim değildi; zira Bahar Havasının teessüstinden beri bilhassa Başbakan Adnan Menderesin davet- leri hususi1 bir alâkayla yapılıyor İnö- nüden vaâziyet evvelâ istimzaç edili- yordu. Eğer Adnan Menderes İsmet İnönüyü hakikaten davet etmek iste- seydi elbette ki Hususi Kalemi dave- tiyenin C. H. P. Gendi Başkanı elina gecmesini temin ederdi. Bu yapılma- dığına göre İktidarın Bahar Havası- nın devamına lüzum görmediği ahla- şılıyordu. Fakat bu hafta, işin daha eğlenceli bir tarafı oldu. Gazetecilerin İnönüyü sıkıştırmalarından bir gün sonra gaf Adnan Menderes Bahar bitti kış geldi de İnönü gitmiş, Taşlık batakhane- sinde bu kredinin altından girip Üs- tünden çıkmıştır.” Milletin bu satırlar karşısında “Vay, vay, vay!..” dememesi imkân- sızdı. Herkes zannetmişti ki Bahar Havası memleketin rejim meseleleri- nin karqıhmı iyi ve medeni münase- ve kendine çekilip oturacağı ihtiram mevkiini âdeta eliyle hazırladığı hal- bu, Menderes tarafından İnönüyü polıtı- kadan ve memleket hizmetinden u- zaklaştırmak icin hazırlanan bir ter- tipmis! İnönü bu tertibe gelmeyince de gözden düşmüş! Savcılık bakalım Mendörese böy- le bir niyet izafe eden Zafer'i “Baş- bakanı küçük düşürmek” ithamiyle mahkemeye verecek ml? B.M. M. Büyük muamma DD u haftanın sonlnrma doğru Anka- Li rada öyle bir hava esiyordu ki (- Şin içinden çıkmaya ımka.n yoktu. Se- çimler e ve gazinoda, troleybüste ve dilk- kAnlarda konuşulan bit m&vzu idi. Herkes bir emareden bir hüküm çı- karmağa celışıyordu. Karışıklığı şte radan anlayınız ki aynı emareden ta- mamile değişik iki netice çıkarılıyor- du. Nitekim haftantn başında Salı günü milletvekillerinin yeni yıl öde- neklerinin verilmesi emri haberi du- yuldu. Ertesi sabah Cumhuriyet gaze. tesi şöyle diyordu: “Umumi seçimle- rin mutad tarihinden öne alınarak 1957 sonbaharında yapılması ihtimali se- le hakıkaten bir arap saçı halindey- Hakikat şuydu ki D. P. nin yük- sek sevk ve idaresinden mesul çevre- ler, Muhalefetin İşbirliği kararından sonra şaşkınlığa uğramışlardı. —Se- cimlerin öne alınmasının düşünüldü- güne zerrece şüphe yoktu. Bunun ha- zırlıkları da başlamıştı. D. P. nin 1 numaralı seçim Mütehassısı — Basri Aktaş kollarını sıvamıştı. Yüksek çevrelerde, hususi sohbetler hep bu SEÇİMLER YAKLAŞIYOR (Gazetelerden) —- — — Si <a  a e eeei AA öi HUi