Ürgüplü optimizminin sebeblerini a- açıklamamıştı. Fakat gayrı resmi mü- şavir, Büyük Elçi Ürgüplüden çok daha cesaretliydi: Kıbrıs meselesi a- leyhimize halledilemezdi; zira Kıbrıs meselesinin "Yunanistan tarafından ihdas olunmuş bir arazi ilhakı dâva- sından başka bir şey olmadığım ar- tık Herkes anlamış" bulunuyordu. An- laşılan Cumhuriyet Hükümetinin Kıb- rıs müşavirlerinin gayretleri semere- sini vermişti! Dünya — Yunanistanın ilhak niyetlerini anlamış, ona karşı vaziyet almıştı. Doğrusu bu büyük bir muvaffakiyetti! Fakat, bırakın dünya basınını takip edenleri sadece Zafer'i okuyanlar bile. sayın — gayrı resmi müşavir kadar ıyımser olamı- yorlardı. Zira Zafer birkaç gün önce Lordlar Kamarasında geçen bir ko- nuşmadan söz açmıştı. Muhterem Lordlar, sanki Türkiye — mevcut de- ğilmiş, dünyada bir Makârios varmış gibi konuşuyorlardı. Lord Fisher Taksimi reddettikten sonra, Başpis- kopos Makarios'un da Taksim fikri- ne kendisi kadar aleyhtar olduğunu söylüyordu. İşin garibi Kıbrıs mese- lesinde Cumhuriyet Hükümetinin res- mi müşaviri üstad profesörün üzerin- de derin araştırmalar yaptığı Radelif- fe Anayasasının müellifi de Lord Fisher'den pek farklı düşünmüyordu. Lord Radcliffe'in ne gibi gizli düşün- celerle kaleme aldığı artık aşikar o- lan Anayasa üzerinde, Cumhuriyet Hükümeti muzakerelerde bulunmayı bile kabul etmişti.. Doğrusu müşavir- ler, mutad üzere, gayet iyi çalışıyor- lardı.. Bu arada İngiliz basını da Lordla- rıinkinden farklı fikirleri sütunlarına geçiriyor değildi. Lord Beaverbrook'- un Daily Express'i hariç bütün gaze- teler Kıbrıs meselesinin aldığı yeni veçheden pek memnun görünüyorlar- dı. Muhafazakâr hükümetle daima iyi münasebetlerini idame ettiren Times, Müstemlekeler bakanı Lonnox- Boyd— un Avam Kamarasındaki beyanatım beğenmişti. Adanın muhtariye- tı Kıbrıslılarla görüşülmeli, NATO, HALE GELİNCE tice vermesine imkân yoktu. Geçen yaz, Büyük Meclisin çalışmalarını ta- kip etmiş olanlar İktidar liderlerine hâkim olan bu zihniyeti gayet açık şekilde müşahede etmışlerdır meden Nihayet Adnan Menderes bir Meclis zakeresi sırasında "Milli Korunma Kanununu, Bası ve Toplantılar Kanunu çıkmadan yururluge koysaydık hiç bir mü- Kanununu tadil et- netice elde edemezdik" mânasına gelen son derece Sarih bir açıklamada bulunmuştur. Basın kanununa drakonyen müeyyideler ilâve edilerek gazeteler ta- mamiyle susturulmuş, Muhalefet partilerinin toplantılar tertipleyip halka memleket meselelerini izah etme imkânı kaldırılmış, fakat gene de Milli Korunma Kanunundan bir netice almak mümkün olmamıştır. e Ananeleri güden yerleşmiş Demokrasilerde böyle hatalı bir görüşle siyaset ükümetler yerlerini derha aşka hükümetlere bırakırlar. Ta- bit olan odur. Fakat bizde bunu beklemek, siyasi konjonktürden hiç ha berdar olm amak demektir. Nedense D.P. Meclis Grubu bazan rey verdiği yanlış politikalardan dönülmesini hükümet etme fazileti addetmiş, bu dönüşe de aynı hararetle rey vermiş, hatalarını kabul edenleri alkışlamış- tır. Şahıslara bağlılık bu Grubun tabiatı olmuştur. Millet böyle Ur tu- tma karşısındaki görüşünü önümüzdeki ilk seçimlerde reyile belli ede- cektir. Milli Korunma Kanununun netice vermediği, na Ekonom i ve Ticaret Bakanlığım deruhte eden zevatın sözleri, geçen yazdan bu ya- müte- madiyen değişen kararnameler ve nihayet piyasanın vaziyetiyle sabittir. Fiatlar şimdiye kadar yükselmedikleri bir seviyeye çıkmış, ortadan, kalkmış, altın nisbetsiz şekilde kıymetlenmiştir. Bunlar, trılopsınm artık eşyanın tabiatına uymadığının elle tutulur, lür delilleridir. Gazete mıştır. adamlarını, küna bahg olmuştur. Sadece son iki ay içinde evlerinden alınıp hapishane atılan gazeteciler D.P. Grubu içindeki değerli hukukçuları, nihayet nükümeti derili derin düşündürmesi gereken bir ye- Bu huzursuzluğu, bu ıstırapları hem de artık se- bebi hikmetleri kalmadığı halde devam hizmet olmaktan çok uzaktır. Mili Korunma birçok mal kanun gozle görü- eler yazmamış, vatandaşlar meydanlarda toplanıp muhalif politikacıları dinlememişlerdir, miştir ve ne de o "kopasıca kuyruklar" jinin ilk iki parçası yurtta inanılmaz huzursuzluğa, ama ne ucuzluk, ne bolluk gel- kopmuştur. Buna mukabil trilo- ıstıraplara yol aç- koşelerıne samimi ilim ettirmek yapılacak en büyük kanununun, yapılan de- ğişiklikler bir yatta, daha da değiştirileceği söylenilirken onun subapları olanak tedvir edilen öteki iki değil, kanunu muhafa mürakâbesizlik temini olduğu şüphesini haklı çıkaracaktır. za etmek niyetin ucuzluk Geçen yaz hükümet ve D.P. Grubu kendilerine bir mazeret bulabilir- ler, "yüksek menfaatler"den bahsedebilirlerdi. Artık, ellerinde böyle bir imkân mevcut değildir. O halde, ne bekleniliyor? AKİS, 20 NİSAN 1957 AKİS YURTTA OLUP BİTENLER Suat Hayri Ürgüplü İyimser Büyük — Elçi Kibrisin milletlerarası — statüsünü tâyin etmeliydi. Economist, Türk- lere makul olmalarını, yâni yeni tavizlerde bulunmalarını mutad taraf- sız edasıyla tavsiye ediyordu. Muha- fazakâr Daily Telegraph, bu yeni şansın heba edilmemesi, sonuna kadar gidilmesi temennisinde bulunuyordu. Liberal News Chronicle "Kıbrıslı Yu- nanlıların hakiki lideri" meşhur pa- pazı selâmladıktan sonra, Türk ekal- liyetine haklar tanımak âlicenaplığını gösteriyordu. İşçi Partisinin — organı Daily Herald, senelerden beri savun- dugu tezlerin " 'tory"ler tarafından da benimsenmesinden çok memnundu.. Bu arada Ankarada ler servisi tarafından tenlerde ise, Kıbrıs hakkındaki ha- berler son derece azaltılmış, buna mukabil Bağdat Paktının öğülmesi- ne geniş yer ayrılmaya başlanmıştı. Amerikan gazetelerinin Kıbrısa ait yazıları da Londradakilerden pek farklı değildi. Ciddi New York Times, İngilterenin Kıbrıs işini nihayet ele almasından memnundu. Bu ciddi ga- zete, Türklerin pek gurultu etmiye- ceklerini tahmin etmek cür'etinde bi- le bulunuyordu. Hakikaten Cumhuri- yet Hükümetinin Kıbrıs müşavirleri sayesinde, dunya efkârı Kıbrıs mese- lesini çok iyi anlamıştı!. İngiliz haber çıkarılan bül- Hareket ihtiyacı umhuriyet Hükümetinin dâvasında büründüğü sessizlik perdesini yırtarak, — sesimizi bütün dünyaya duyurmasının zamanı gel- mişti. Başbakan Adnan Menderesin Bu hafta Salı günü D.P. Meclisi gru- bunda Kıbrıslâ ilgili bir konuşma ya- 5 Kıbrıs