S Futbol Aldatan adam zun boylu, ince yapılı ve sempatik bir hakem, geçen hafta Mithatpa- şa stadını dolduran binlerce seyirci tarafından candan alkışlandı. Maçtan sonra "Böyle hakem görmedik. Doğ- rusu şimdiye kadar gördüklerimizin en iyisi.. Enerjik, hâdiseyi yerinde ta- kip ediyor. Hem de sert Nasıl Beykoz- lu Erdinçi dışarı atı verdi" deniliyordu. Bahis mevzuu hakem İtalyan Guar- maschelli idi. Genç hakemin kendi memleketinde de şöhreti büyüktü. Fa- kat Guarmaschelli bir gün sonra ken- disi hakkında söylenenleri ve verilen hükümleri adeta tekzip edercesine kötü bir idare gösterdi. Bir gün evvel sevgi tezahüratına hedef olan hakem bir gün sonra - tıpkı yerli hakemler gibi- sert protestolarla karşılaştı. A- ma protestoların hak edilmediği söy- lenebilirdi. Zira hakem sadece iki ha- tâ yapmıştı. Biri Fenerbahçeye İstan- bulsporun ofsayttan attığı birinci gol; diğeri ise Aydemirin attığı fakat ha- kemin acaip bir kararla muteber ad- detmediği ikinci goldü. Bunun hari- cinde buyuk hatâsı olmamıştı. Her- şeye rağmen yerli hakemle arasında gene de bir mesafenin mevcudiyeti gözlerden kaçmamıştı, Eğer aynı ha- tayı bir yerli hakem işlemiş olsaydı halkın protestosu karşısında büsbü- tün şaşırır ve idareyi elinden kaçırır- dı. Ama genç İtalyan hakemi bunu yapmadı. Daha doğrusu yaptırmadı. Bir iki oyuncunun halkın sesine kulak vererek aşırı hareketlerde bulunma- sını ihtarla karşıladı ve tekerrürün- de oyundan çıkartacağım bildirerek P O R bütün su yollarım kesiverdi. Eğer of saytı gol sayıp normal golü iptal et- meseydi gazeteler gene kendisi için methiyeler yazacaklardı. Guarmas- chelli bu hadiseyi şöyle izah ediyor- du: "İstanbulsporun attığı birinci golde iddia, edildiği gibi ofsayt yoktu. Ben herkesten daha yakın durumday- ım. Bu sebeble ofsayt iddialarını reddederım Saymadığım ikinci golde ise golü atan Aydemir bağırmıştı. Bu kaleciye vazifesini yaptırmıyabilecek bir hareketti. Bu sebeble beynelmilel kaideye dayanarak golü vermedim". Küçük klüp taraftarları ise İtalyan hakemin bu golü vermemekle kötü bir çığır açtığını, artık aynı kararla sık sık karşılaşacağımızı söylüyorlar- dı. Tabii büyüklerin lehine, küçükle- rin aleyhine Çelme üstüne çelme eçen hafta yapılan lig maçların- da şampiyonluk yolunda yürü- yen iki ezeli rakip, Beykoz ve İstan- bulspor tarafından gene çelmelendi- ler. Bu, Yediler blokuna dahil olan ta- kımların Uç Büyükler grubunda bu- lunanlara bu mevsim içerisinde yap- tıkları üçüncü azizlikti. Cumartesi günü lider Galatasarayın — Beykozla berabere kalması Fenerbahçe taraf- tarlarım çok memnun etmişti. Ama bu sevinçleri uzun sürmedi. Sarı-La- civertliler ezeli rekabetin verdiği hız la İstanbulspor karsısında bocaladı- lar ve adeta bir nazire yaparcasına bir puvanı Sarı-Siyahlı takıma teslim ederek sahadan ayrıldılar. Bu netice ile "Fenerbahçe Galatasarayın gittiği yoldan gider" sözü teyit edilmiş olu- yordu. Şimdi herşey Galatasaray-Fe- nerbahçe maçının neticesine kalmış Fenerbahçe -İstanbulspor karşı karşıya Ön tekerlek nereden giderse... 34 bulunuyor. AKİS, baskıya başladığı sırada, Galatasaray ye Beşiktaş ta- kımları karşı karşıya gelmiş olacak- lar. Bu maçın şampiyonluk üzerinde- ki tesiri büyüktür. Hele Beşiktaş ga- lip gelirse bu takdirde beraberlik da- hi Fenerbahçeye şampiyonluk yolunu açacaktır. Fakat bu ihtimalin hari- cinde bütün avantajların Galatasâ- rayda bulunduğunu kabul etmek i- cap eder. Fenerbahçe - Galatasaray maçı 23 Nisanda Mithatpaga Stadın- da oynanacaktır. İşte bir müddetten beri zihinlerde beliren, şampiyonun kim olacağı suali, ancak o gün orta- ya çıkacak. Futbolde peşin hüküm vermeye yarıyan ve kâğıt — üzerinde galibi ilân ettiren faktörlerin hiç bi- ri bu mühim karşılaşma için varid de- ğildir. Çünkü bu maç bir asap maçı- dır. Çünkü bu maçın kendisine mah- sus bir havası vardır. Bu havanın na- sıl olacağım meteorolo;ı âlimleri dahi önceden kestirem Türkiye birincılıkleri eçen haftanın sonunda Spor ve Sergi Sarayı gene hararetli kar- şılaşmalara sahne oldu. Muhtelif şe- hirlerden gelen güreşçiler 3 gün üst- üste minderde birbirleriyle amansız bir mücadeleye tutuştular. Bu karşı- laşmaların nihat neticesi Pazar ak- şamı yapılan final müsabakalarından sonra tesbit edilmişti. Federasyon er- kânının tam kadroyla hasar bulun- duğu Türkiye Serbest Güreş müsaba- kaları, baştan sona kadar ümit veri- ci bir şekilde cereyan etti. Nitekim Vehbi Emrenin istifasından sonra Fe- derasyon Başkanlığına getirilen Sey- fi Cenap Berksoy, birincilik müsaba- kalarından iyi intibalar edindiğim açık ladı. Başkan, şöhretleri ve kabiliyet- leri meçhul genç elemanları tanımak fırsatım bulduğunu söyledi ve ant- renör Celâl Atikle yapacağı konuş- malardan sonra önümüzdeki Haziran da yapılacak olan Dünya Güreş Ku- pası müsabakaları için bazı eleman- ları kampa davet edeceğini de ilâve etti. Gençler hakikaten kıymetliydi- ler ve gelecek için ümit vaad ediyor- lardı. Melbourne olimpiyatlarından sonra kırılan ümitler, takvıye oluyor- du ve gönüllerdeki güreş vadisinde evvelce sahıp olduğumuz mevkii tek- rar ele geçirme aslanı silkinerek uy- kudan uyanıyordu. Antrenör Celâl Atik de Federasyon Başkanıyla ay- nı kanaatteydi. O da genç güreşçiler içerisinde kıymetli elemanlar buldu- ğunu söylüyordu. Esasen bu vadide pek çok kıymetin mevcut olduğu da herkes tarafından biliniyordu. O halde bu bilinenleri tekrardan ziyade, yapılacak iş, genç güreşçileri yetiş- tirmek ve onlara Ay-Yıldızlı forma- yı giydirilebilecek kıvamı buldurmak- tır. Yeni Federasyonu Başkanının a- matör bir Zzihniyetle ve disiplinle çalı- şacağı ve bazı imtiyazlı güreşçilere hak tanımaksızın, tavizler vermeksi- zin dâvayı yürüteceği kanaati hakim- dir. Dünya Kupası Güreş Şampiyonası bu mevzuda alâkalıların attıkları adı- mın isabetim anlatmak ve icraatları hakkında fikir vermek bakımından büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. AKİS, 20 NİSAN 1957