20 Nisan 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

20 Nisan 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER tanbul Toplu Basın Mahkemesi Ratip Tahirin 16 ay hapis yatmasına ve 3 bin lira ağır para cezası ödemesine ve gazetesinin 1 ay müddetle ka t?am_ masına hükmetmişti. Temyizin Üçün- cü Ceza Dairesi, Burak hakkındaki mahkümiyet kararım da tasdik etti- ğinden, cezanın infazı yolu açılmıştı. İşte geçen Perşembe sabahı Siyasi Halk'ın idarehanesine sivil polislerin gelmesinin sebebi buydu. Gazetesinin kapa ılması, yüksek para cezaları, hatta ve hatta 16 ay- hk hapıshane misafirliği Ratip Tahır Burak için, meşhur Basın Kanunu v son tadilleri ile bunların, yeni anlayış şekli karşısında beklenmedık şeyler değildi. Bütün bunları "şeriatın kes- tiği parmak" diye 'karşılayabilmek için kendini hazırlamıştı. Gözü pek karikatüristin önceden hesaplayama- dığı tek şey infazdaki süratti. Haki- katen herşey başdöndürücü bir sürat içinde cereyan ediyordu. Savcılar ne- dense, hapıshaneye gonderılecek hü- kümlü eğer bir gazeteciyse, infaza müteallik usul hükümlerini rafa kal- dırıveriyorlardı. Metin Tokerin tev- kifinde olduğu gibi, Ratip Tahire de kanuni tebligat yapılmak şöyle dur- evine ve avukatına telefon etme- sine bile izin verilmemişti. Siyasi Halk'ın ıdarehanesıne gelen iki sivil polis 10 dakika içinde hükümlü gaze- teciyi apar topar odasından çıkarmış ve süratle Paşakapısı Cezaevine gö- türmüşlerdi. Boylece Basın Kanunundaki son ta- dillerin yürürlü: konmasından sonra Cezaevlerini dold maya başlayan gazetecilere bir yenisi daha katılmış oluyord!ı Toplattırılan gazeteler Bu sırada C.H.P. Meclis Grubu baş- kanvekili Nüvit Yetkin, basınla il- gili iki meseleyi B.M.M. nin önüne ge- tiriyordu. Adalet Bakanının, Malat- ya milletvekilinin suallerine verece- ği cevaplar, Hükümetin Basın Kanu- nu ve tatbikatı hakkındaki görüşle- rinin gün ışığına çıkmasını temin e- debilirdi ve bu bakımdan hâdisenin dikkatle takip edileceği muhakkaktı. Nüvit Yetkin suallerinin birinde 1 Haziran 1956'dan bu yana savcıların toplattırılan — gazetelerin “zabt ve müsadere" talep ve kararlarının kanuni mesnetlerinin neler olduğunu ve vatandaşların top- lamadan dolayı uğradıkları zararla- rın nasıl telâfi edildiğini soruyordu. Diğer sual ise, 1 Hazirandan bu yana basın yoluyla işlenmiş suçların ve suçluların adedine, mahkümiyetle ne- ticelenen dâvalar hakkında malümat verilmesine ve kesinleşen kararların infazında hangi esaslara göre hare- ket edildiğine mütedairdi. Nüvit Yetkinin suallerine verilecek cevapların basın rejimi, hâkim huzu- runda veya hapishanede bulunan ga- zeteciler, gazetecilere tatbik edilen süratli infaz usulleri hakkında ÇOK kıymetli bir aydınlatma vasıtası ola- cağı muhakkaktır. 10 Hükümet Tek meçhullü muadele Geçen hafta Cumayı Cumartesiye bağlayan gece Ankaranın Bah- çelievler semtinin dar ve karanlık sokaklarında mütecessis gölgeler do- laşıyordu. Yeni Gün gazetesinin istih- barat ekibi bir adresin peşindeydi. Sokak numaraları degıştırıldıgınden araştırma bir hayli u dü. Ama, neticede aranan ev bulundu Gazete- ciler evin kapısına yaklaştılar ve he- yecanlı bir el kapının zilini çaldı.. oktu. Kapının ikinci çalmışında, evin iğinde ışık yandı ve kapıda sır- tında pijamalarıyla uzun boylu, yor- gun yüzlü biri belirdi. Aynı anda fo- to muhabirinin flâşı gözleri kamaş- tırdı. Pijamalı adam, o gün istifa eden Milk Eğitim Bakanı Ahmet Ahmet Özel Kırmızı plâkadan, yeşil pijamaya Özel idi. Sabık Eğitim Bakanı kendi- sini gece yataktan kaldıran gazeteci- lere istifası hakkında tek kelime olsun söylememekte azimli görünüyordu. Bu sebeble gazeteciler Bahçelievler- den bir şeyler "sızdıramadan" döndü- ler. Sadece eski bakanın pijamalı ha- yali, objektiften peliküle sızmış ve ebedi ömre ulaşmıştı. Hâdise eski Eğitim Bakanının 1s- rarlı sessizliğine rağmen, gazetecile- rin kendisini yataktan fırlatmalarına sebeb olacak kadar, hatta çok daha fazla, enemmiyetliydi. Her şeyden ön- ce istifanın sebebi merak ediliyordu. Ahmet Özel, hasta olmadığını -çok şükür - söylüyordu. D.P. iktidarının bakanları ihtimal, daima tebessümle karşılanan "sıhhi mazerete mebni" is- tifalara boykot etmişlerdi. Nitekim Zeyyad Mandalinci de istifa ederken sıhhatinin -hamdolsun- yerinde oldu- ğunu söylemeyi ihmal etmemiş, fakat istifasının zahiri veya deruni sebeple- rini atom sırrı gibi gizlemişti. Ahmet özelin hareket tarzı da eski Ticaret Bakanınkinden farklı değildi. De- mokrasilerde, umumi efkâra karşı mesuliyet yüklenenlerin, vazifelerin- den ayrıldıkları sırada niçin ayrıldık- larım söylemeleri, kendilerini bu ha- rekete surukleyen sebebleri sayıp dökmeleri taşıdıkları mesuliyetin bir icabıydı. Ahmet özel de, nedense bu “"icab"ı yerine getirmekten kaçınıyor- du. Bu suretle zihinlerde uyanan is- tıfham, büyüye büyüye sonunda bir fe ve mesuliyetinden durup dururken niye kaçıyordu? Diğer kabine arka- daşları ile arasında derin fikir uçu- rumları mı belirmişti? — Hükümeti zor duruma düşüren bir siyasi pot mu kırmıştı? Hükümet Başkanıyla mı ihtilâfa düşmüştü? Doğrusu bu muadeleyi çözmek her babayiğidin harcı değildi. Ahmet Özelin istifası kulaktan ku- lağa söylendiği bir sırada Ankara radyosunda okunan istifa mektubu ve Başbakanın eski bakana gönder- diği cevap bu muadeleye bir hal tar- zı getirmekten uzaktı. Her mek- tup ta üslüp, nezaket ve hıç bır şey söylememek bakımından birer mü- kemmel "Correspondence diplomati- gue" numunesiydiler. ğitim Bakanının istifa sebebini bu mek- tuplarda aramak beyhudeydi. Ahmet Özel, Milli Eğitim Bakanlığı maka- mım -ve otomobilini - bırakmış, pija- masını artına geçirip evinde istira- hata çekilmişti. Bilinen tek şey, Ah- met Özelin Milik Eğitim Bakanı ola- rak hiç bir gün aranmayacağı idi. "Gurbet'den "Sıla"ya .. O zelin istifasıyla boşalan Milli E- ğitim Bakanlığına yapılan yeni tâyin, eski bakanın istifasından çok daha fazla alâka -ve bazı çevrelerde de endişe- uyandırdı. Eğitim Bakanlı- ğına üçbuçuk sene önce aynı makam- dan istifa suretiyle ayrılan Tevfik İleri getırılıyordu Bu üçbuçuk uzun seneyi elinde tesbih, dilinde "dikensiz gül" teranesiyle geçiren eski bakan, çok hareketli bir politika hayatına uy- gun mizacının baskısıyla hiç de boş durmamış, D.P.nin yüksek sevk-ü i- daresinde mesuliyetler almış ve bilhas sa lidere karşı gösterdiği merbutiyet ile temayüz etmişti. Bakanlık mevki- inden üçbuçuk yıl ayrı kalmadan do- ğan potansiyelle işe sarılacak, ihtimal akla hayale gelmiyen icraat hamlele- rine girişecekti. İşte belki o zaman, Ahmet Özelin neden istifa ettiği ve yerini İlerinin aldığı anlaşılacaktı. Tevfik İlerinin omuzlarına yüklenen Ahmet Özelin bile başaramıyacağı bir işin mevcut olup olmadığı, varsa bu vazifenin neden ibaret bulunduğu da o zaman anlaşılacaktı. AKİS, 20 NİSAN 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: