ATÇILIK Yarışlar Dipsiz kile, boş ambar Oıumu zdeki pazar günü İstanbul yarışları sona erecek, Ankara Sonbahar At yarışları başlıyacaktı Bu yüzden Hipodromda "boya - ba- dana" faaliyetine hız verilmişti. Sa- bahları piste çıkan atların sayısı da çoğalmıştı. İstanbul yarışlarının so- nunu beklemiyen bir çok at sahibi, atlarını Ankaraya — göndermişlerdi. Ankaralı meraklılar, yarışların bir an evvel başlamasını istiyor ve sa- bırsızlanıyorlardı. Fakat Ankara ya- rışlarının, meraklıları sukutu hayale uğratacağı şimdiden — söylenebilirdi. Zira sayıları haftada üç defa yarış yapmaya esasen kafi ulunmayan yarış atları evvelâ — İzmirde, nkara ve İstanbulda koşa koşa turşuya dönmüş ve içlerinden bir çogu arızalanarak pistten ayrılmış- seb yarışla- rında seyredecegımız atlar ne kemi- yet ne de keyfiyet bakımından tat- min edici bır vaziyette bulunmuyor- lardı. Halbuki, senenin en alâkaya değer klâsikleri Sonbahar progra- mında yer alıyordu. Cumhurbaşkanı Kupası, Ziraat Bankası Koşusu, Jo- key Klüp Mükâfatı, Tarım Bakanlı- ğı Kupası, Çaldıran Koşusu bunların en mühimleriydi. Bu —koşularda az sayıda atın yer alması ve mücadele- nin mevzuu bahis bulunmaması me- raklılar kadar yarış idarecilerini de üzüyor olmalıydı. Meraklıları ve i- darecileri üzen nokta sadece bundan ibaret te değildi: İstanbuldaki müsa- mahasız muayeneler, dopingin en büyük ahırlara kadar girdiğini gös- termişti. Yarışlarda bir takım kirli işlerin döndüğü muhakkaktı ve işin fenası bu mevzularda birinci derece mesuliyet taşıyan — komiserler, hâdi- selere nüfuzda ve gereken tedbirleri almakta kifayetsiz kalıyorlardı. Bu işlerin şimdiye kadar bir düzene so- mamış olması, ister istemez bun- dan sonra da bir şeyler beklemenin yersiz olacağı kanaatını uyandırıyor- du. Doping Yarış sahalarımızın bitmek tüken- mek bilmeyen derdi dopirigti ve halen meriyette lunan nizamlar cesaretle değiştirilmedikçe bu mese- AT ve SPOR En doğru tahmin En iyi haber Çarşamba günü çıktı. Bütün bayilerde bulunur. AKİS, 22 EYLÜL 1956 lehin halline imkân yoktu. Doping cihanının başını, mesuliyetlerin sa- rahatla tayin edilmemiş olması teş- kil ediyordu. Bir hâdiseden hem ant- renör, hem jokey, hem de at sahibi mesul addediliyor ve işlenen bir suç- ta bunların hepsinin iştiraki var far- zediliyordu. Bu pratikte bir çok mah- zurlar doğuruyordu. Yarış nizamla- rının ruhuna ve tatbikatın ortaya koyduğu hakikatlara — göre, doping hadiselerinin mesulü — antrenörden başkası olmamalıydı ve olamazdı. İz- mirde oturan ve atlarını ehliyetli bir antrenöre tevdi eden bir W. Giraud'- nun, Tarsusta oturan bir Şadi Eliye- silin İstanbulda yarışan — atlarında "hasbelkader" — doping çıkıverince, hâdiseyle zerre kadar alâkaları bu- suretle atın diskalifye edilmesi hem bir masumiyetin cezalandırılmasına, hem de çok kıymetli safkanların -yetiştirilmesi için bunca emek har- canan safkanların- pistten ayrılması- na yol açıyordu. Çıkar yol Yarışçılıkla alâkalı bütün mesele- lerde olduğu gibi, doping meselesi de eder ve bu sayede değil, ancak iyi serler Heyetinin kapısına götürüyor- du. Bu heyetin muhtelif mülâhaza- larla dopıngın serbest bırakılmasına yanaşmıyacâğı biliniyordu. Halbuki dopingin serbest bırakılması hem bir- çok dedikoduyu, hem de bazı atçıla- rın haksız yere töhmet ve ceza teh- didi altında kalmalarını önliyebilir- di. Bundan başka birçok yarışçılar dopingin zararlarını bizzat muşah de öder ve bu sayede değil, ancak iyi bakım ve iyi idmanla muvaffakiyete Dopingin erişilebileceğini anlarlardı. Ankara Hipodromunda meraklılar Gözler lunmadığı halde — cezalandırılmaları revayı hak mıydı? Tek atla "yarış- çılık" denen bu zahmetli işe atılan diğer at sahipleri için de vaziyet bun- dan farklı değildi. Fakat nizamların sakatlığını anlamak için, doping felâ- ketinin büyük ahır sahiplerinin başı- na gelmesi icap etti. Doping hâdise- lerinde giderilmesi gereken bir hak- sızlık ta fiile mevzu teşkil eden atla- rın diskalifye edilmeleriydi. Bir ya- rışı kazanmasını kolaylaştırmak için kendisine doping verilen bir atın, bunda, ne günahı olabileceğini anla- mak cidden çok, ama pek çok güçtü. Bu suretle at sahibine ek bir ceza ve- rilmek istenmiş olabilirdi. Fakat bir çok zaman mümkün olmuyordu. Bu hiplerinin çoğunun bu gibi hadiseler- e alâkası bulunmuyordu . Alâkası bulunanların da suçluluğunu ispat çok zaman mümkün olmuyordu. Bu Yüksek Komiserlere çevrildi serbest bırakılması halinde bu muzır faaliyetin şimdiki kadar revaç bula- mıyacağı da ortadaydı. Hangi mülâ- hazayla olursa olsun bu serbesti; za- rarlı görülüyorsa, o takdirde yapıla- cak tek iş kalıyordu. Mesulleri ve me- suliyetlerinin hudutlarım açıkça çiz- mek. Doping hâdisesinden ancak ve an- cak antrenörler meül olmalıydı. Jo- keylerin ve at sahiplerinin mesuliyeti sadece sarih ve maddi delillerin mev- cudiyeti halinde mevzuubahis edil- meliydi. Hele atın diskalifye edilme- si gibi sakım bir usüle asla iltifat e- dilmemeliydi. nkara — yarışlarının — başlıyacağı şu günlerde Yüksek Komiserleri bek- liyen en mühim vazife nizamnamenin bu aksaklığını gidermek olmalıydı. Esasen bütün gözler ve ümitler de onlara çevrilmiş bulunuyordu. 33