Fakat umumi hava, tam bir cid- dıyet havasıydı Schonbergm düşün- me sistemindeki ahlaki ve aydın a- ğırşaşlılık, Darmstadt çalışmalarına hakimdi. Herkes ortaya atılan her fikrin, her inanan münakaşa edile- ceği ni biliyordu. Çalışmalar, günde 11 saat sürü- yordu. Dersler iki kısma ayrılmıştı: Çalgıcılar ıçın ve bestekârlar için.. Ayrıca sınırlı bir mevzuu, opera sah- neye koyma mevzuunu, ele alan bir sınıf daha vardı. Çaalgı sınıflarında, modern musiki sahasında salahiyet sahibi dünyaca meşhur solistler derz vermekteydiler. Bu derslerde öğren- ciler, modern eserleri icra etmekte, sonra öğretmen, tahlil ve tefsire mü- teallik noktalarda, bu icra üstünde, aydınlatmalarda bulunuyorlardı. Bestekârlık sınıflarında, daha ö- nemli bir mesele ile karşılaşılıyordu: Onbeş gün zarfında, ilerlemiş bir öğ- renciye faydalı olabilmek için ne öğ- retmeliydi? Bazı öğretmenler, tek bir mevzu üstünde — durmuyorlardı. Meselâ meşhur Fransız bestekârı O- livier Messiaen, ritm bahsini ele alı- yordu. Ernst Krenek öğrencileri pi- yano etrafına toplamayı, genç beste- kârlara kendi eserlerini açıklatmayı tercih ediyordu. Seçilen yol ne olursa olsun. Öğretmen bestekârlar fırsat buldukça kendi —eserlerinden, kendi çalışma tarzlarından bahsedıyorlar- genç öğrenciler için son derece ıstıfadelı oluyordu. Konferans - konserler armstadt'taki çalışma porgramı- nın en çok dikkate değer taraf- larından birini de konferans - kon- serler teşkil ediyordu. Verilen birçok izahlı konser arasında bilhassa, pi- yanist Andor — Foldes'in, Bartok'un piyano musikisi hakkında verdiği se- ri halindeki resitaller, çağdaş Fran- sız kuartetlerinin icra edildiği birkaç yaylı saz kuarteti provası bilhassa kayda değerdi. Bu yaz, verett Helm in verdiği "Charles Ives ile E- rik Satie" mevzulu bir konferans ve Stefan Wolpenm verdiği "Amerika'- a Yeni Musiki" konulu konferans büyük alâka ile takip edilmişti. Darmstadt'taki faalıyetın uçuncu -ve çoğunluk için mühim- kısm da doğrudan dogrııya konserlerdi. Her akşam verilen oda musikisi ve orkestra konserlerinde ekserıya genç neslin -35 yaştan aşağı bestekârlar- eserleri çalınmaktaydı Diğer kon- serler, çağımızın büyük ustalarına tahsıs edilmişti. Bir konserin baştan aşağı tek bir bestekârın musikisine tahsıs edıldıgı de olağan şeylerdendi. Okulun teşkilâtı ve kısa bir za- mana bu kadar çok faaliyetin sığdı- rılması teşkilâtçılık virtüozitesine ih- tiyaç göstermekteydi. — Çalışmalara iştirak edenlerin bir şikâyeti, kursun fazla kısa olması, az zamanda çok iş görme mecburiyeti yüzünden bü- tün ogrencılerın fazla yorulmalarıydı. M aş musiki hakkında- ki peşin hukumlerınden ve hatalı gö- rülerinden kurtulmuş olarak mem- leketine dönen vasat bir musiki öğ- rencisi, sadece bu kurtuluşu bile bü- yük bir kazanç soymaktaydı. 30 ..- Z A B Kıbrıs Vesikalar sahte mi? OKA Lideri Albay Grivas'ın ele geçirilen hatıra ve mektuplarının Kıbrıs hâdiselerinin içyüzünü orta- ya koyup koyamıyacağı son gunlerın üzerinde ehemmiyetle d ese- lelerinden biriydi. Kıbrıs tethışçılerı şefinin günü gününe tuttuğu iddia e- dilen bu hatıra defterinin ve muhtelif mektuplarının İngilizceye tercümesi ve gereken açıklamaların yapılması tahmin edildiğinden çok zor olacak- tı. Grivas'ın hatıra ve mektuplarının Eylül sonlarına doğru neşredilmeğe hazır olacağı ileri suruluyordu Müs- temlekeler Bakanlığı bu işe büyük bir ehemmiyet veriyordu. Bu ehem- miyetin sebebi kısmen hatıralardaki ifşaat, kısmen de hatıratın sahte ol- duğu hususunda Kıbrısta, Atinada, Amerikada ortaya atılan iddialardı. Hindistanda çıkan bazı gazeteler, Grivas'a ait olduğu iddia edilen vesi- kaların sahteliğinden emin olduk- larını yazıyorlardı. —Ellerinde delil var mıydı? u mevzuda selâhiyetli şahit el- bette ki bizzat Grivas olacaktı. Çetecı Albay, vesikaların ele geçirildiği ha- berini gayet yumuşak karşıladı Fa- kat sonra düşüncesini değiştirmiş o0- i "Sahtekârlar" başlıklı bir beyanname neşretti. Grivas bu beya- natında para mukabilinde bu türlü sahte vesikalar tanzim edecek kim- seler bulmanın çok kolay olduğunu söylüyordu. Sonra "Lennox Boyd- Harding çifti kendi durumlarını kur- tarmak için istedikleri takdirde sah- te vesikalar hazırlatabilirler, yahut eğer bulunmuş bir hatıra defteri var- sa, bunu yeniden ıstedıklerı şekilde yazdırabılırler, içine — sahifeler ilâve edebilirler, yahut içinden sahifeler çıkartabilirler"di. Grivas hatıraların kendisine ait olduğunu teyid edebil- mesi için imzalarının olup olmadığını, bu hatıratın hangi devreye ait oldu- ğunu bilmesinin icap ettiğini ileri sü- rüyordu. Zira muntazaman hatırala- rını yazdığı doğruydu ve bunlardan bir kısmı kaybolmuş olabilirdi. I TA Bilinenler atıra defteri ve mektuplar hak- kında bilinen gerçekler nelerdi? Bunlar üç ayrı parça halinde bulun- muştu. Biri İLLyssi'de ele geçırılmış, ikincisi Trodos dağlarında bir mağa- rada bulunmuş, üçüncüsü de açıklan- mayan bir kaynak vasıtasıyla elde edilmişti. Trodos'ta bulunan hatıra defteriyle birlikte bir tabanca, bir Sam Browne marke bel kayışı, bir de Grivas'ın son fotoğraflarında gö- rülen yün yeleğin eşi de ele geçiril- mişti. Grivas'ın kayalıklarda saklan- dıgı yer tesbit edilmiş, çetecilerin re- isi tam yakalanacağı sırada kaçma- ğa muvaffak olmuştu. Müteaddit not defterlerine yazılan hatıralar aynı el yazısından çıkmıştır. Bar sayfada harfleri vardı. Bunların da Grıvas ım yaptığı rumuzlar olması lâ- zımdı. Hatıraların sahte olduğu id- diasının da biraz mantıksız tarafları vardı. Müstemlekeler Bakanlığı 250 bin kelime gibi haddinden fazla u- zun bir sahte vesika tanzim edecek yerde bir iki bin kelimeyle aynı mak- sada pekâlâ vasıl olabilirdi. Hatıra- dar uzun oluşu, onların hakıkılıgıne bir delil olarak gosterı- Elyazısı Elde Grivas'a ait olduğu inkâr edi- lemiyecek bir el yazısı olsaydı, bir grafolog bu hatıra defterlerini onun- la karşılaştırır ve Grivas'a ait olup olmadığını kesin olarak tespit eder, böylece de tartışmalar sona ermiş olurdu. Öğrenildiğine göre Müstem- lekeler Bakanlığı, Grivas'ın Atinada yaptırdığı bir vizeden el yazısının örneğini bulmuş, fakat henüz yazıla- rı grafologa tetkik ettirmemişti. Ve- sikalar İngiliz Parlamentosunda mü- zakere mevzuu olmadan bu hususun kati olarak tesbiti ıcab Hatıralarda EOKA'nın m yeleri, temasları hakkında verilen teferruatlı malümat, bunları yazanın teşkilâtın içinde olduğuna şüphe bı- rakmıyordu. Grivas'ın bu teşkilâtla başında olduğundan ise kimsenin şüphesi yoktu. Bu vesikaların hakiki olduğu bir defa kabul edilse, bundan- sonra hükümetin Kıbrıs politikasını tenkid edenler daha çok Müstemle- keler Bakanlığının ortaya attığı bu vesikalarla meşgul olacaklardı.. Ve- sikalar umumi efkâra nasıl takdim edilecekti? Sonra, hükümet hatırat- taki şifre isimleri ne şekilde tefsir edecekti?. "G", "Gen","Geno" diye bahsi geçenlerden hangini Makarios- tu ? Bir rahip âsâsı ve bir hafi işare- tiyle belirtilmek istenilen kimdi? Hükümet bu hususları parlâmento- nun tesbitine terketmeği doğru bulu- yordu. Ele geçirilen bütün vesikalar Avam (Kamarasının tetkikine arzo- lunacaktı. Bundan evvel yapılacak en mühim iş ise vesikaların sahte o- lup olmadığını tesbit etmekti. AKİS, 22 EYLÜL 1956