İKTİSADIİ VE MALİ SAHADA bırakabilirdi. İkinci sual ise Batı- lı devletlerle alâkalıydı. Süveyş Ka- nalının kapatılması, veya kanaldan geçişin Nâsır'ın keyfine bırakılması Batılı milletlere tuzluya patlayacak- tı. Pek yakın bir ihtimal olmamakla birlikte, sıcak harbin patlak vermesi de çok 'daha yıkıcı olacaktı. Görü- nüyordu ki, cevapları araştırılan su- aller Suveyş Kanalı meselesinin önü- müzdeki aylarda göstereceği geliş- menin hem Mısırın hem de Batılıla- rın iktisadi durumları üzerinde ne gi- bi tesirler yapacağı noktasında birle- Süveyş hâdiselerinden — önce Batı dünyasının iktisadi gidişi tam bir a- akılcılıkla tarifedilecek durumda değil- di. Yer yer kendini gösteren tehlike işaretleri karşısında bazı devlet a- amlarının, bazı iktisatçıların telâş- lanmalarına karşılık umumiyetle i- yimser bir hava hüküm sürmektey- di. Çoğunluk, iktisadi vaziyet üzerin- de titizlikle durmak lüzumunu his- setmiyordu. Çünkü 1ktısadı vazıyetın yakın bir gelecekte ani değişikliklere uğramıyacağınıtahmin etmek için se- bepler vardı. Ne zaman ki Mısır o- layları patlak verdi, Batılı devletlerin sohrurrılu gievlet adamları, iktisatçıla- rıhep TteGİ da ada Hür dünyanın belli başlı memle- ketlerinde yani Batı Avrupa ile Ku- zey Amerikada enflasyon tehlikesi geçen yıl kendini hissettirmeğe baş- lamıştı. Tehlikenin vahimleşeceğini tahmin etmek kolay değildi. Çunku bu memleketlerin çoğunda sınaf is- tihsal hızı azalmış da olsa, artmağa devam ediyordu. İstihsal hızını kesen sebebler kömür, çelik, bazı ham mad- deler, işgücü gibi istihsal faaliyetine etki eden unsurlarınkıtlığı idi. İstihsal- deki artış hızı yavaşladığı bir sırada talebin, yatırımlar, ücret artışları, devlet masrafları gibi — sebeblerle, şiddetlenmesi neticesinde fiatlar yük- selmeğe yüz tutumuştu. Fakat du- rumu gören hükümetler hastalığıte- davi edecek çarelere başvurmakta gecikmedikleri için enflasyon tehli- kesinin tehdidi hafiflemişti. Bu hükü- metlerin aklına gelen ilk tedbir fiat- ları dondurmak olmamıştı. Daha çok iktisadi mahiyette olan tedbirlerin yapılması tercih edilmişti. Bu tedbir- lerbir depresyon hali yaratmaktan yakınarak talebi kısmayı hedef tutu- yordu. Amerika Birleşik Devletlerinde i- yimser bir hava vardı. İktisadi duru- mun'sş'ğlaml1.ğınjagüvenîliy9r<3u, O- ni gösteren buhran bu güveni sars- amamıştı. Meşhur çelik grevi de, enf- lasyoncu baskıyı artıracak neticeler vermiş olmasına rağmen, umumiyet- le kötümser olmayı gerektirecek bir şeyolarak kabul edilmiş değildi. Grev neticesinde işçi ücretleri ile bir- elik fiatları da yükselmişti. Çe- lik fiatlarının yükselmesi, içinde çe- likbulunan istihlâk maddelerinde kendini gösterecekti. Nitekim otomo- Cemal Abdülnâsır İkinci bir. Musaddık mı? bil fiatları artıyordu. Böyle bir du- rumda alâkalılarca alınan önleyici tedbır kredileri kısmaktan ibaret kal- mıştı, Gerçi' istihsal bilhassa çelik grevinden sonra, yavaşlamıştı. Fakat önümüzdeki aylarda durumun düze- leceği tahmin ediliyordu. Çünkü bir- çok sanayiciler teşebbüslerini geniş- letmek için yatırım programları ha- zırlamaktaydıla inci Dunya Harbinin mağlüp devleti Almanya uğradığı kayıpları sür'atle telâfi etmek yolunu bulmuş- - 48 yıllarında tam bir pe- rişanlık içinde olan Batı Almanya ekonomisi süratle kalkınmıştı.. Geçen yıl Batıda başgösteren enflâsyon teh- 2 p didini Batı Almanya da hissediyordu. ark'ın satın alma gücünde me vardı. Fakat istihsalin eski, ile artmağa devam etmesi karşısın— da felâketin yakın ve muhakkak ol- duğunu iddia etmek güçtü İngiltere epey endişeli günler ge- çirmişti. İngiliz devlet adamlarını Kıbrıs gailesinden daha çok meşgul eden enflâsyon tehlikesi artık gittik- çe uzak taşıyordu. Kredilerin kısılma- sı bazı istihlâk maddelerinin satışı- nın azalması neticesini vermişti. İh- racat artıyordu. Dolar mevcutlarında hafif bir artış vardı. En büyük sıkın- tı işgücünün azlığından, — ücretlerin arttırılması isteğinden doğmaktaydı. Amerika Birleşik Devletleri, Batı Almanya ve İngilteredekinin tersine Fransada durum biraz daha ciddiydi. Bunun başlıca sebeblerinden biri: Ku- zey Afrika harekâtı idi. Savaş hem devlet masraflarını artırıyor,, hem de istihsal faaliyetine katılabilecek bir miktar işgücünü bu faaliyetten alıko- yuyordu. Amerika Birleşik Devletle- rinde olduğu gibi sadece kredileri kısmak tesirli bir çare olamazdı. Fi- at yükselişini önlemek için hükümet mali muafiyetler, sübvansiyonlar, fi- atların — dondurulması gibi çarelere başvurmuştu Şükredilecek taraf şu i ki, Fransada da istihsal artmak- ta idi. Elde mevcut döviz stokları da ihtiyaç hissedilen gıda maddelerinin ithaline imkân veriyordu. Hükümetin sıkı tutumu, doğrudan doğruya ikti- sadi mahıyettekı tedbirler yanında aha çok psikolojik tesirleri bekle- nilen sert tedbirlere başvurması, enf- lâsyon korkusundan kurtulma yolun- da ümit verici bir işaretti. İtalyada da fiatlar yükselme tema- yülünde idi. Dünya pazarlarında ge- cen yıl başı ham madde fiatlarının yükselmesi ve navlunlardaki artış İtalyan liretine tesir etmişti. Üste- lik geçen kış şiddetti dondan müte- essir olan bazı mahsüllerin fıatların— da büyük bir yükselme görülmüştü. Meyve ve sebze gibi bazı yiyecek maddelerinde bu artış B 50 yi geçi- yordu. Zeytın mahsülünün iyi olma- ması yağ istihsalini düşürmüştü. İ- talyan hükümeti bu güçlükleri yen- mek, başlanılan kalkınma hareketi- ni devam ettirecek tedbirler almak zorundaydı. Kısacası Batı dünyasında azçok bir istikrar vardı. Refah, bazı istis- nalarla, her yerde kendini gösteriyor- du. Süveyş hâdiseleri bu muvazeneyi bozacak mıydı? Bu noktada endişeli olmak için bazı sebebler vardı. Nav- lun hatlarındaki bir artış ve seyrü- seferin aksaması zaten tehdit edici Unsurlar olarak görülüyorlardı. Ka- nal idaresinin Nasırın keyfine tâbi olması Batı dunyasının içinde bulun- duğu istikrarlı mu / sarsabilir, dünya ticaretini altust edebilirdi. Ö- nümüzdeki aylar, getirecekleri hâdi- seler bakımından, merak ve korku i- le beklenmeliydi. AKİS, 22 EYLÜL 1956