"Kanlı Geçit” macera filmi olmak- tan çıkıp, bir komedi oluyordu. Öbür filmlerin hiçbiri uzun boylu üzerlerinde durulacak cinsten şeyler degıldı "Vahşi İntikam - The See- er's", "Yaylalar Bakiresi - Muso- duro" hep program doldurmak için yapılmış — filmlerdi. Eski — mevsimle yenisi arasında köprü teşkil edıyor— lardı. Fakat Orson Welles'in Raporu - Confidential Report", Kazan'ın "Rımtımlar Üzerinde - On the Waterfront", n — Huston'un "Deniz Ejderi - Mo ick", Fr Lang'ın "Moonfleet" adlı eserlerının gösterilmesi yakındı. Şimdiden ka- ramsarlığa kapılmamalıydı. Transfer edilmeyen borçlar eyirci gecen yıl beliren tehlikeleri hatırlayarak bol Amerikan filmi görmeme endişesine de kapılmamalıy- dı. Amerikalı filmcilerin alacakları ha lâ transfer edilmemişti ama, Türk se- yircisi Amerikan elçisinin şahsı ta- vassutu, sayesinde Hollywood şahe- serlerinden mahrum olmayacaktı. Elçi arabuluculuk yaparken, Ameri- kan filmlerinin Amerika için sağladı- ğı propagandanın yanında Hollywood stüdyolarına olan borcun devede ku- lak kalacağını hesaplamıştı. Fakat işin ticari yönünü de üçümseme- mek gerekirdi. Avrupalı filmciler A- merikalılardan açılacak yere talipti. Kredi vermeyi de kabul ediyorlardı. Seyircinin bol ve iyi Avrupa filmi seyretmesi bu sefer, mesela Fransız yahut İtalyan fılmlerı tiryakileri ya- ratacak, ticari muvazene sağlandık- tan sonra yeniden Amerikan filmi alış kanlığı aşılamak pek güç olacaktı. İyisi mi, böyle bir karışıklığa mey- dan vermemek için borçlar bir müd- det daha birikebilirdi. Robert Aldc ENn iyi rejisör! 28 ENDÜSTRİ Makineler Bir teşebbüs Ankara II. Sanat Enstitüsü Mo- del öğretmenleri Mahmut Eski ve Kemal Taşkıran 1955 yılında öğ- retmenlikten istifa ettikleri zaman memlekete dışardan makina ithal etmek adamakıllı — zorlaşmıştı. Ma- rangozlar planya, torna, şerit testere- si sıkıntısı çekiyorlardı. Demirciler ve tesviyeciler de hemen hemen aynı sıkıntı içindeydiler. Bu iki sanatkâr arkadaş çalıştıkları atelyenin imkân- sızlıklarını hiç nazarı dikkate alma- dan bazı makineleri yapmayı akılla- rına koymuşlardı. Atelye Ulus gaze- tesinin eski matbaasının karşısında bir hurdacı dükkânının içinde dar, karanlık bir odacıktan ibaretti. Ne penceresi vardı, ne kapısı.. Kar yağ- mur içeri doluyor, iki arkadaş her türlü mahrumiyetle mücadele ederek gayelerini tahakkuk ettirmek için ça- lışıyorlardı. O zamana kadar bize Avrupadan gelen marangoz şerit makinesini ilk mevzu olarak ele al- mışlardı. Nihayet muvaffak oldular. Yaptıkları ilk marangoz şerit testere- si mükemmel iş görüyordu. Eski öğ- retmenlerişi bu kadarla bırakmadı- lar. Çalışmalarına devam ettiler. Tap- tıkları makineyi daha mütekamil, Av rupa makinelerde boy ölçüşebilecek evsafta, hatta daha yüksek evsafta yapmak istiyorlardı. Günlük işleri a- rasında buldukları boş vakitlerden is- tifade ederek yeniden işe koyuldular. Önce makinenin muhtelif parçalarının bir bir tahta kalıpları yapılıyordu. Bun dan sonra döküm safhası geliyordu. Bu işi de kendilerinin nezareti altın- da yakındaki dükkânlardan birinde bir dökümcü arkadaşları yapıyordu. Dökülen parçalar temizlenip kontrol ediliyor, bundan sonra birleştiriliyor- du. İki arkadaş üç ayda 10 makine yapmışlardı. Ama bunları nasıl elden çıkaracaklardı? Yenilerin) yapmala- rı, bu işi ilerletmeleri için yaptıkları makineleri satmaları icap ediyordu. Makinelerini teşhir edecek, vitrinleri, yahut başka bir mağazada vitrin ki- ralıyacak paraları yoktu. Satış başlıyor Geçen hafta içinde bir gün "MA -makinelerin üzerine bu marka konmuştu- markalı makine- lerden ilk partisi Trans Türk' Şirketi tarafından satın alınmak iştendi. Makineleri tetkik eden mühendisle- rin raporları müspetti. Bet tane 40'"- lık marangoz şerit testeresi Trans Türk Şirketine teslim edildi. Bunlar- dan iki tanesi üç gün içinde satıldı. Bunları alan marangozlar makineden çok memnun olduklarım gelip Mah- mut Eski ile Kemal Taşkıran'a an- lattılar. Eski iki model öğretmeni bu Yerli makine ve yapıcıları Lütfen — biraz alâka.. suretle yeni bir sahaya atılmış olu- yorlardı. 25 makine siparişi daha al- dılar ve hemen çalışmaya başladılar. Sadece bu işle meşgul oldukları tak- dirde ayda on makine yapabilecekle— rini söylüyorlardı. İki arkadaşa gö- ürlü makinelerin hepsini memleketimizde yapmak mümkün- dü. Meselâ kendileri tecrübe olarak şimdiye kadar 10 şerit makinesi, 10 planya makinesi, 10 tane de freze tezgâhı yapmışlardı. Hem de akla hayale gelmedik güçlüklerle müca- dele ederek.. İki arkadaş ellerindeki siparişleri bitirdikten sonra, munta- zam bir atelye kurmak ve orada ça- lışmak istiyorlardı. Bu tasavvurları- nı tahakkuk ettırırlerse ilerde baş- ineleri üzerinde de ça- lışacaklarını soyluyorlardı AKİS'E ABONE OLUNUZ P. K. 582 — Ankara AKİS, 22 EYLÜL 1956