YURTTA OLUP BİTENLER daki müzakereler sırasında emekli lik haddinin 30 yıla, yaş haddinin de 65 e çıkarılması kâbul edilmişti. akat kanun halen yürürlükte bu- lunduğuna göre, tatbiki, elbette hu- kuken caiz haldeydi. i Usül bazı adayların gösterilmesiydi. Müteakiben milletvekilleri — reylerini kullanacaklardı. İlk kadın aza Emekliliklerine — lüzum görülenler a- rasında dünyada ilk kadın temyiz azası olarak bundan sadece birkaç sene evvel iktidar organları tarafın- dan methedilen, röportajları yayınla- nan Melâhat Ruacan da bulunuyordu. Melâhat Ruacan o mevkie, tabir ca- izse, bilgisinin ve karakterinin hak- kıyla- gelmişti. Türk kadınlığı, hem- cinslerinden birinin Adalet mekaniz- masının en yüksek organına dahil olması karşısında topyekün iftihar duymuş ve bunu inkilâpların bir ne- ticesi olarak alkışlamıştı. Fakat Me- Ruacanın Temyizden ayrılış kendisi için oraya gelişinden daha az şerefli değildi ve bundan da İftihar duymak pekâlâ kabildi. Bir. tahkikat talebi daha İşte, çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin ilk maddesini teşkil eden ve Menderes ITII. kabinesinin iki sabık bakanı hak- kında Çelik Silolar meselesinden do- layı Meclis Tahkikatı isteyen tak- rir ele alındığı zaman da müstakbel Temyiz Başkanının kim olacağı su- ali bu yüzden zihinlerdeydi. Takrir C.H.P. milletvekillerinden Hasan Er- doğan tarafından verilmişti. Mesele D.P. grubunda da münakaşa mevzuu olmuş, bakanların izahatı orada tat- minkâr bulunmamıştı. O tarihlerde gazeteler Muammer Obuz veya Rüş- tü Özal gibi D.P. li milletvekilleri- nin de ortaya deliller, koyduklarını yazmışlardı. Bu de llillerden sonra rubu, kararı Meclis mumi Heyetıne bırakmış ve .kendi azaları konuşmakta serbest bırakılmıştı. Diğer taraftan Muhalefet bu tak- riri gündeme aldırabilmek için yoru- cu gayretler sarfetmişti. Hasan Er- doğan bir çok vesikaya malik bulun- duğunu bildiriyor ve davasından e- min görünüyordu Ama koprulerın altından çok su geçmişti. Meclis müzakereleri sıra- sında D.P. grubunda vesikalar orta- ya attıkları gazetelerde yazılmış 0- lan milletvekillerinden hiç biri kür- süde - hattâ salonda - görünmedi. Bütün eller Hasan Erdoğan'ın takri- rinin aleyhinde kalktı - Başbakanın- ki dahil - ve Meclis tahkikatının açıl- maması, D.P. milletvekillerinin itti- fakiyle kararlaştırıldı Muhalefet Konuşanlar ve konuşmıyanlar Hadise geçen haftanın sonunda, Ça- nakkalenin şirin bir kazasında cereyan etti. Kaza Biga kazasıydı. C. Kasım Gülek "New-Look” H P. nin ateşlı Genel Sekreteri Ka- m Güleğ, d kaza — merkezine yaklaşılırken D.P. lilerin bir gösteri- -ine hazır bulunması ihtar olunmuş— tu. Bu, iktidar partisi için bir "mu- -kabelei bilmisil" olacaktı. Takaları- na D.P. ' rozetlerini takacaklar ve muhalefet liderini öÖyle karşılıyacak- lardı. C.H.P. liler de, Cumhurbaşka- nının şehri Zziyareti sırasında ayni şeyi yapmamışlar mıydı? — Aradaki fark şuydu: Muhalefetın hareketi sürpriz olduğu n kaza merkezinin D.P, teşkilâtı gafıl avlanmıştı. Hal- buki Kasım Güleğin ziyareti vesile- siyle yapılan hazırlık evvelden du- Osman Bölükbaşı Diktafonlu hatip yulmustu. Bu bakımdan tesiri C.H.P. Genel Sekreteri üzerinde büyük ol- madı. Zaten doğrusu istenilirse Kasım Gülek bu gibi manevraları boşa çı- karacak kadar pişkindi. Şehrin girip yerinde yakalarında D.E. rozeti taşı- yan vatandaşlar görünce, memnuni- yetini izhar etti. Demek karşı parti- liler de kendisini dinlemiye gelmış— lerdi. Tenevvür edecekler, C.H.P. nin görüşlerim . öğreneceklerdi.. uhal fet ıçın bundan iyi şey bulunurmuy- du? H kikaten miting büyük bir ol- gunluk içinde geçti. Kasım Gülek yı ni kanunların çerçevesi dahilinde ko- nuşuyordu. Demokrat Bigalıların i- se, parti mücadelesini bir sportmen görüşle anladıkları ortaya çıktı; zira rakiplerini sükünetle dinlediler. Hiç bir esef verici hadise cereyan etme- Muhalefetin kaydetmış olduğu büyük terakkiydi. Kasım Güleğin seyahati- nin sonunda, sadece . Bigada değil, aynı şekilde vaktiyle yuzde yüz de- mokrat olan bölgelerde halkın bu İ .P. gösterilen sıcak ve yakın alâkadan anlaşılıyor- du. Zafer'e gelen haberler Bunu anlamak için D.P. organı Za- fer'i okumak kâfiydi. Zafer, Bi- galıların Güleğe iltifat etmediğini, mitingin fiyaskoyla neticelendiğini yazıyordu. Fakat sadece o yazı bile, hakikatlerin pek de belırtıldıgı gibi olmadığım gösteriyordu. Haberin ba- şında, Gülegin konuşacağı meydanda bin kişinin toplandığı, ancak bu- nun 500 kadarının Halk Partili oldu- ğu, mütebakisinin göğüsleri rozetli demokratlardan — müteşekkil — bulun. duğu, bunların da, C.H.P. Genel Sek- reteri konuşmay a başlayınca meyda- nı terkettikleri bildiriliyordu. Halk Partilileri taşıyan otobüslerin adedi e 4 v Si Fakat gazete, bu haberin altında Biga'nın D.P. ilçe başkanının bir tel- rafım koymuştu. Telgrafta şunlar belırtılıyordu Gul 15 otobüs ve taksiyle karşılanmıştı, miting mey- danında göğüslerinde D.P. rozeti ta- şıyan 3 bin kişi vardı, meydanda 5 bin kişi bulunuyordu, bunun ise an- cak 800 ü C.H.P. liydi, Gulegı 30-40 kişi alkışlamıştı! Birbirini tutmayan iki- yazıdan anlaşılan, mitingin çok alaka topla- dığından ibaretti. Bigada bunlar ce- reyan ederken. Nazilli ve Aydın hal- kı da C. . Genel Başkam Osman Bolukbaşının etrafım sarmış, ona sevgi tezahüratı yapıyordu. Osman Bölükbaşı yeni bir usul bulmuştu: Mecliste yaptığı konuşmaları, vatan- daşlarına telden dinletiyordu. Kendi tabiriyle bu, 'Diktafonlu demokrasi Devri" idi. Halk Bölükbaşıya büyük alaka gösteriyor, onun, yeni kanun- AKİS, 16 HAZİRAN 1956