İKTİSADİ VE MALİ SAHADA devam edegelen hummalı bir iktisadi kalkınma faaliyetinin normal nefes alma devresi isinde" bulunduğumuz hususunda. Ekonomi ve Ticaret Ba- kanıyla bir mutabakata varmak ko- lay değildir İhracat Ekonomi ve Ticaret Bakanı, dış ti- caret mevzuuna "ihracat" tan gir- meyi tercin etti. Bu şekilde hareket etmekte cidden haklıydı. Zira bütün sıkıntılarımızın giderilmesi için tek ümit ve döviz kaynağı ihracattır, İh- racatı artırmak, devamlı bir politika ve gayret mevzuu olmaya lâyıktır. İh- racatımızı zorlaştıran manileri orta- dan kaldırmak da elbette en acele iş- lerimizden biri olmalıdır. İhracatımızı zorlaştıran sebepler- den biri ambalaj maddesi noksanlı- ğıdır. Bakanın bu meseleye el koy- muş, olması ancak memnuniyet uyan- dırır. Fakat şimdiki halde bakanın bu mevzudaki beyanatı tatmin edici 28 olmaktan uzaktır. Bu ihtiyaçların karşılanması için "gereken dövizi verecegım" demek dururken baka- nın, "tahsis ve transfer muameleleri süratlendirilmiştir" formülünü — ter- cih etmesi, bu maddelerin sıkıntısı- nı çekenlere ferahlık verecek mani yette bir beyan' sayılamaz. Bakanın bu şekilde konuşması vaad hususun- da ölçülü davranma arzusundan ileri geliyorsa, kendisinden takdırle TİMİZİ esirgemememiz icap e Çuval, çeli ember, çıvı ve saire gibi ambala_ı maddelerinin ihracatı- mız için taşıdığı ehemmiyeti bilme- yen yoktur. Bunlar altın yumurtla- yan tavuğun ihtiyaçlarıdır. Bunlar olmadan, ihracat da olmaz. Binaena- leyh er veya geç bu maddelere döviz ödemek zorundayız. Ambalaj madde- leri için de parayı zamanında öde- mek - akaryakıtta olduğu gibi - ih- racatımızı güçleştiren manialardan birisi bertaraf etmek imkânını yara- tacaktır. Fiat muvazenesi meselesi Ekonomi — ve Ticaret Bakanı yeni fiat muvazenesi ihtiyacından bah- sederken ekonomik bir izah çerçeve- si içinde lirik bir üslübu tercih etti: "Üzerinde yaşadığımız memleketin mal sahibi olarak umranında bizlere düsen manevi mesuliyet, evlat ve a- yalimize daha mamur bir şekilde in- tikalini temin hususundaki vazifeleri- mizi, nefislerimizin ufak tefek fera- gatı pahasına da olsa, jenerasyonu- n şerefle deruhte etmesi İlâzım geldıgınde hiç bir memleket çocuğu- nun şuphesı olduğunu zannetmiyo- rum" derken bakanın herkesle ittifak halinde oldugu şüphe götürmez. Ha- kikaten "Türk c emıyetı inkişaf ha- lindedir. Her geçen gün, bu cemiyeti yeni icaplarla karşı karşıya bırak- maktadır " Ancak bakanın sıkıntıla- rımızı aşagı seviyede bir istikrarın bozulması" seklindeki izahı diğer sözleriyle aynı kıymeti taşımamak- tadır. 30 senelik hayatımızın, son beş senesine de bir inkişaf payı isabet et- tiği muhakkaktır.- Ge muhakkak 0- lan bir başka hus da bu son beş seneye bazı ıktısadı polıtıka hataları- nın da sığmış olmasıdır. afih konomi ve Ticaret Bakam alınan tasarruf tedbirlerinden bahsederken "eskisi kadar geniş çapta envestis- manlara girmemek" çıklayarak realitelerden ayrılmak ni- yetinde olmadığını ifade etmiştir. Dış - ticaret Beyanatta ithalât sıkıntıları için il bir devadan bahis yoktur. E- sasen bugünkü durumda, bir Ekono- mi ve Ticaret Bakanından mucize beklemeye de kımsenın hakkı olma- sa gerektir. Ancak bugünkü durum- dan hangi "tedbirler manzumesi" ile e kaç yıl sürecek bir gayretle çıka- bileceğimizi öğrenmek ihtiyacı haklı olarak tatmin beklemektedir. Toplantıda — açıklandığına göre maden cevheri ihracatçılarının tesis ve yedek ıhtıyaçlarını karşılamak i- çin ihracat bedellerinin yüzde miktarının bu ihtiyaçlarda kullanıl- mak üzere ihracatçı emrine terkedil- mesi kararlaştırılmıştır. Aynı za- manda ihracatçı olmak imtiyazı ma- dencileri bir nisbet dairesinde kur- tarmış bulunuyor. Bütün bunların palyatıflerden ıbaret olduğunu anla- mak zor edek parça ve ham madde kıtlığı çeken sanayiimi- zin daha az alâka görmesi için ihra- çcatçı olmadığı mı ileri sürülecektir ? İhracatçı ile ithalatı azaltan arasın- da döviz tasarrufu temin bakımından fark var mıdır? Bu ay içinde yeni dış ticaret reji- minin ilân edileceği Bakann bıldır dikleri arasındadır. Bu rejimin yen olarak ne getireceği belli degıldır. Bütün mesele döviz getirip getirmiye- ceğindedir. Hiç olmazsa herkese müsavi su- rette tatbik edilecek usullerin kon- ması, bu usullere titizlikle riayet e- dilmesi bile büyük faydalar sağlıya- caktır. AKİS, 16 HAZİRAN 1956