HİTABET mayan bir yazı veya haber veya ve, sıka sahibinin Savcı tarafından bilin- mesinde ne fayda olacağını düşün- mek, hükümetin pek sevdiği bir ta- bırılie, maksadı mahsusu anlamak için di Boylece anonimlik hakkı denen ve matbuat ve haber alma hürriyeti- nin temel taşlarından biri olan bir müessese ortadan kaldırılmaktadır. Dikkate şayan olan cihet şudur ki, 1981 senesinde, bundan yirmi beş sene evvel, hükümet böyle bir selahı- yeti istediği zaman Encümen bu hi mü kabul etmemişti. O zamanki en- cümen hükümetin teklifini reddeder- ken diyordu ki: 'Teşkilatı Esasıye Kanuniyle müeyyet olan bu hürriyet tahrir esrarının kabulünü bir netıceı mantıkıye olarak iktiza ettirir." âtı Esasıye Kanununa Tria- yette 1931 senesine nazaran hangi durumda bulunduğumuzun ve mazi- den hüsnü misal bulmağa mecbur kalmamızdaki acılığın takdirini siz- lere ve Türk Milletine bırakıyoruz. sveç mevzuatını tetkik ettiği an- laşılan hükümetin bu memleketteki anonimlil akkına dair hükümleri mesküt geçmesi pek manalıdır. Çün- kü İsveç anonimlik hakkım en ge- niş şekilde kabul etmiş bir memle- nimlik hakkına dair batı memleketlerınden misaller vermeğe devam edelim İsviçre za Kanununun 27 nci maddesinde anonimlik hakkı aynı e- saslar dahilimle zikredilmektedir. Fransız Basın Kanunu ise imza- sız veya remizle yazılmış yazılarda suc bulunması halinde dahi neşriyat müdürünü, mesleki sır telâkki ettiği hususu yani yazanların ismini, açık- lamaktan men etmiştir. Bu gibi yazı- lardan dolayı maznun olarak mahke- meye sevki halinde dahi kendisini kurtarmak için neşriyat müdürünün yapabileceği hareket; müdafaa sa- dedinde ifşa etmek üzere müddeiu- mumiden müsaade istemek, ancak bu (müsaade verildiği takdırde suc mev- zuu olan imzasız yazı muharririnin adım mahkemeye bildirmektir. Cevap ve tekzip hakkı Bütün Türk matbuatı sadece bü- yük Ikınma hamleleri ve va- tan şantiyesi edebiyatı dışında, A- nadolu Ajansı bültenleriyle ıktıfaya mecbur edilmek isteniyor. Lâyihada- ki bu hükümler yanında hukukçula— rı hayretlere düşüren daha bir çok hükümler de vardır. Bunları mad- delerde tafsilâtiyle gosterecegız ir misal olmak üzere cevap hak- kı üzerinde kısaca durmamıza mü- saade ediniz. Cevap ve tekziplerden bahseden, tasarının 19 uncu maddesiyle cevap ve tekziplerin neşrinden evvel müd- jumumi kontrolünden geçınlerek gazetelere o vasıta ile gönderilmesi usulü ihdas edilmiştir. Müddeiumumiler, bu cevap ve tekziplerin suc mahiyetinde olun ol- madığım, kanunda yaralı şekil ve şartlara uygun bulunup bulunmadı- 18 ğını da tetkik ederek bir karara va- racak ve bu karar geregınce cevap veya tekziplerde münasip göreceği değişiklikleri yaparak — gazetelere gonderecektı u hal, hükümete bağlı bir me- mur olmak vasfı - hele böyle bir rol- de büsbütün galip olan müddeiu- mumiler yoliyle yalnız iktidar lehine nerelere kadar gidilebileceğini açık- ça gost bu madde ile müddeiumu- miler cevap ve tekzibin suç mahiye- tinin tayininde kat'i ve lâzimülinfaz bir karar mercii haline getirilmiştir. Buna rağmen maddenin son fıkrası cevap ve tekzipte suç teşkil eden bir mahiyet bulunduğu takdirde alaka- hlar için bir masuniyet tesis etmek mantıkiliğine dahi yer vermemiştir. ve tekziplerin kazat bir merci olmayan ve sadece adil bir sı- Turan Güneş çalışıyor İlim adamı fatı bulunan müddeiumumiler tara- an, neşirden evvel tetkik ve kont- role tabi tutulmasının Anayasamızın matbuatın neşirden evvel teftiş ve muayeneye tabi tutulmasını, yanı sansürü, katıyetle meneden 77 n maddesine mugayir olabileceği dahı tasarıda nazara alınmamıştır. Bu lâyihanın 30 uncu maddesın- deki gazete kapatma hü sayılı kanunun, yeni tadıllerıyle büs- bütün yaygın, büsbütün gayrivazıh, büsbütün tahrip edici durum cek elan suç ve suçluluk halleriyle beraber mütalâa — edilince, bilhassa muhalefet gafında gazetecilik yap- manın, fikri ve şahsi hürriyetler için de, servetler için de korkunç bir macera haline getirilmek istendiği anlaşılacaktır. İlâveten şunu arz ede- li , « Mmuhalefete meyyal basım maddi ımkansızlıklar cephesinden yıldırmak kasdiyle iktidar, politika- sını e şekilde tertip ve tanzim etmiş- tir ki, kağıt ve matbaa levamızı tah- sisleri ve resmi ilân tevziatında bü- yük payları kendini tutan gazetele- rin almakta bulunduğunu ve diğer ga- zetelerın neşre imkânlarım ir emnıyetsızlık içinde tutmak gayretini güttüğünü bu memlekette bilmeyen yoktur. Gazete kapatma mevzuunda ba- tı âleminden misaller vermek gere- kirse derhal söyliyelim ki; meselâ ne İşviçrede, ne de İngilterede boyle ceza mevcut degıldır Fransaya. gelince ancak çok ağır suçlar neti- cesi bir gazete kapatılabilir ve bu suçların da hudutları bellidir. Bun- lar (cinayet ve cürümlere teşvik, as- kerleri itaatsizliğe tahrik, milletin harp gücünü kösteklemek ve ordula- rın kuvvet maneviyelerini veya disip- linlerini bozucu veya amme huzuru- nu bozacak mahiyette haberleri sui- niyetle neşretmek) gibi devletin ta- mamiyetini alâkadar eden mevzulara münhasırdır. Derhal ilâve edelım ki 1944 yılında kabul olunan ka- nun hükümleri tatbik edılerek hıçbır gazete kapatılmamıştır Kanunumuza yemden — sokulmak istenen tahsıl şartına gelince, bu hü- küm, matbuatta fikirlerin ve kabili- yetlerin serbest münakaşa ve reka- betle kıymetlendirilmesi esasını bir tarafa bırakarak idari mekanizmama şartlarım aynı hiyerarşi zihniyetiyle gazeteciliğe de sokmaktan daha baş- ka bir manaya gelemez. Halbuki mo- dern idare ilminde dahi bu kabil şek- li kriterler bugün terkedilmeğe baş- lanmıştır..' hürriyetlerinin ayrılmaz bir parçası olan fikirlerim neşir hak- kım tahsil şartına bağlamağa çalış- mak hükümetin ricate ve geriliğe te- mayülünün, fikir hürriyeti hakkında bilgi sahibi olmadığının delillerinden birini teşkil etmektedir. Matbuat hürriyetinim düşmanları Daha 1822 senesinde" bir Fransız u, (Dupont de 1'Eure), mec lıste şoyle diyı "Mat! t hurrıyetının başlıca duşmanları, kabiliyetsiz nazırlar, se- lâhiyetlerini kötüye — kullanan me- , iktidarın millet hazinesinden besledıgı sayısız ajanlar, eski ve ye- ni sulistimallerin taraftarlarıdır. Hep et efkârı umumiyenin mürakebesin- den kaçmak mecburiyetinde oldukla- rı için matbuatı susturmak isterler." e bir mütefekkirin dediği gi- bi ehliyetsin hükümetler, büyük i timai meseleler karşısında onları an- lamak ve çözmek kudretim göstere- medikleri için matbuatı mahküm et- meli suretiyle kendilerim haklı gös- termeğe calışmışlardır. Bugünkü hukumetın durumu bun- dan zerreee farklı değildir. Tarihin gosterdıgı sonsuz misal- lere ve beşeriyetin bütün tecrübele- rine ragmen her devirde bazı insan- ların veya zümrelerin kendilerinde beşerde bulunması mümkün olmayan bara hususiyetler ve kabiliyetler veh- mettikleri görülmemiş bir şey değil- AKİS, 16 HAZİRAN 1956