deleri mevcuttur. Bir demokraside e- kalliyet re ekseriyetin değiştiremiye- ceği bu kaideler kanunların da üs- tündedir. Hükümetin getirdiği bu ta- sarı. Anayasamızın insan haklarının özünü teşkil edan adalet ve insafla hareket etme prensiplerini ihlal et- inektedir. Basını yalnız hükümetin dedıgını yapan; yalnız onun hoşlana- cağı tarzda kalem kullanan, sahte ve muraı bir propaganda aletı hali- ne getirmek hür nakaşa rejimi o- lan demokratık hayat tarzına tam bir ihanettir Gunun kısa vadeli mülahazaların- nefislerimizi kurtarmış olarak mütalaa edelım Hakikatte böyle ta- sarılar hiç bir şey halletmiyecektir. Tarihi, ağır ve muttarit adımlarla i- ği istikametten geri çevirmek kabil değ;ıldır Insanlara zulmede- altına almak ısteyen dıktatorlerı hatırlıyalım Bun- lar da kendilerine yetkili organlar- dan, ekserıyet usüllerine riayet ede- rek, insan haklarına aykırı, antide- mokratik kaideler çıkarmışlardır Fa- kat neticede bu kanunları çıkarma- nın insanlığa karşı ışlenmış suçlar uğu meydana çıkmıştır Idealıstler mevcutt! Bu — vesile ile de tekrar edelim ki, memlekette şiddet yolunu haklı gösterecek ne uzak ne yakın bir teh- ike yoktur. "Hürriyetinizi kısıyorum akat size maddi refah temin edece- Sim' diyen diktatörlük rejimleri ka- dar bile, ortada atılan adımı müda- hale edecek bir sebep mevcut değildir. Mütehassıslar ve bütün müşahitler memleket iktisadının — sürüklendiği çıkmazdan kolay kolay kurtarılamı- yacağını müttefikan tekrar ediyor- lar. Devam edecek bu sıkıntılar, şid- det yoluna sapanların tahayyul et- tikleri emniyet havasım gün geçtik- çe ortadan kaldıracaktır. Kalı polis re_ıımı ile, en şiddetli baskılarla insan iz'anının kontrol edilemiyeceği tesbit edilmiş bir hakikattir. Bir bu- çuk asra yakın hürriyet mücadelesi yapan bu memlekette saati tersine götürmek bir hayaldir. Azası bulun- duğumuz batı âlemi önünde Türk ce- miyeti hakkında yanlış fikir verebi- lecek günlük iktidar hesaplarından ari olmamız lazımdır. Bu memlekette idealist bulunma- dığını sananlar daima haksız çıkmış- Bir vatan borcu Son söz olarak, tarihimizin bu mü- him anında, An asamızın ve in- san haklarının gosterdıgı yoldan, ne bahasına olursa olsun, inhiraf etme- mek hususunda azami derecede has- sasiyet göstermek —mecburiyetinde bulunduğumuzu hatırlatmagı vatani bir borç sayıyoru İkinci nutuk Muhterem arkadaşlar, Yürürlükte — bulunan Basın Kanunu- uz. Demokrat Parti ıktıdarının muhalefette iken Türk Milletine yap- olduğu vaadleri tutmak heyecan AKİS 16 HAZİRAN 1956 nı ile meydana getirilmiş hayırlı bir hizmet 0 yılının bir gece yarısı, teha- nin daimi mütalâa ve murakabesine açık tutmaktaki fayda ve zaruretin bir ifadesiydi. Basın kanununun müzakere edil- diği gece; matbuat hürriyetinin fa- zileti, umumi efkâr murakabesini te- minde hür matbuatın oynıyacağı ro- lün ehemmiyeti, üzerinde yapılan ko- nuşmaları unutabilmek kabil değil- dir. Ve gen e mazide matbuat hürriye- tinin ağır tahdıtler altına sokulma- sından mılletın neler kaybettiğinin, yürekler yanarak, o gün nasıl tak- bih edildiği, ekserıyetı bugün de Me- bus olan, arkadaşlarımız tarafından ve bütün millet tarafından unutul- muş olamaz. Bu çok yakın mazinin ardından. Onuncu Büyük Millet Meclisinin mü- zakeresine arzedilen bu tadil tasarı- sını ve bu tasarıya hâkim olan geri- leme zihniyetini ibretle ve karşılamamak mümkün değildi Hür matbuat yolunda göze alınan bu geri dönüş, hattâ süratli kaçışın doğurduğu elemlerin yanında insanı sevindiren değil, müsterih kılan tek nokta Türk Milletinin bu münase- betle de kendisine verilmiş sözlerle, rey ve imzalarla tesbit edilmiş fikir- lere kimlerin sadık kaldığını, kimle- rin de artık aşikâr olan tasmimlerle ricat haline geldiğini bir kere daha katı delıllerıyle görmek imkânım bulm. d T terazısının ışlemege başla- dıgında şüphe yoktu! Matbuat hürriyeti Matbuat hurrıyetının ve bu hi et nizamım rin mahiyet ve ehemmiyetini 1956 senesinde millet kürsüsünde tekrar- dan içtinap edeceğiz. Zira, hürriye- tin tadım bilen ve her sahada, her gün hürriyet nizamına yeni bir. par- ça ilâve edilme iştiyakım içinde ya- şattığına inandığımız Türk Milleti- nin huzurunda bulunduğumuzu müd- rikiz. Bu sebeple de, maruzatımız daha ziyade bu tadil tasarısının sevkine â- olan zihniyetin ve bu zihniyeti İ ilunan — hükümlerin ini tarumar ettiğini anlatmaktan ibaret kalacal Tasarının esbabı mucibesini dik- katle okuduk. Kifayetli bir hüküme- tin lâyihalarını dayandırması lâzım gelen sebeplerden ve araştırmalar- dan hiç birine rastlıyamadık. Bir çok maddelerin tadil sebepleri bile zikre- dilmemiştir. Bazılarının mucip sebep- erini ise Tür kıyenın totaliter rejime felsefesıyle tün açıklığı ile gir- diği 38 senesınde kabul olunan ba- elerinde ve ge- rekçesınde bulmak mümkündür. Huzurunuza getırıle layıh mesuliyet vs seza sağnağı altında sın kan HİTABET basında teminat vs cesaret 'namına bir iz dahi bırakmamaktadır. Hele bu kanunu neşir yoliyle veya radyo ile işlenecek bazı cürümler hakkındaki 34 saydı kanunda arzu edilen ta- dillerle beraber mütalâa edecek 0- lursak, Türkiyede bana hürriyetinin değil basının bile kalmıyacagına hükmetmemiz icap e! Bu lâyiha, 1950 yılında çıkardan Basın Kanununun kabul ettiği; sıra ile mesuliyet esasını bırakmakta vs müteselsil mesulıyet asasına dön- mektedir. Bir ker u yeni sistem başlı başına bir rıcatta* Filhakika mevcut Basın Kanunumuzun tmiş olduğu Belçika sistemi yani "responsabilite par cascade" adı ve- rilen sıra ile mesuliyet esası, müellif- lerce ileri bir sistem olarak kabul e- dilmekte iken tadil tasarısı bu sis- temi reddetmektedir. Mesuliyet hu- dutlarım o kadar genişletiyor ki mev- kute ile ılgı derecesı ne olursa olsun irinin herhangi Tasan gazetecılerı korkutmak için neşriyat m hüsnüniyetle aldanmasına, yanılma- sına bile cevaz vermemektedir. 16 ncı maddenin 3 üncü bendi bunun için kaldırılmıştır. Bu suretle elde edil- mek istenen hedef, neşriyat müdürü- ü ağır ceza tehditleri altında daimi tereddutlere sevketmek ve netice iİ- tibariyle resmi mercıler tarafından verilen haberler dışında kendi istihbaratiyle elde edebılecek- leri Havadisleri, şahsi anlayışının teo- rim edılebılecegı endişesiyle gazete- sinde neşrettirmemek olacaktır: Sa- hipleri ise, belki de gazeteci olmadık- ları ve yekinen gazete ile meşgul bu- lunmadıkları halde, daimi ceza teh- idi muazzam meblaglar ödemek tehlikesi karşısında, neşriyat müdür- lerine hususi kaynaklardan elde edi- len haberleri koymağı ya men ede- cekler yahut da gazete çıkarmaktan vazgeçeceklerdir. Lâyiha önüne geleni sindirmek ve çökertmek kasdinde o kadar ileri gi- dıyor ki ne gibi suçlar olacağım tas- rih etmeden herhangi bir kanuna muhalefetten dolayı gazete sahipleri- alâka derecesini aramaksızın on- ların da tayin olunacak para cezası- nın on misline mahküm olmasına im- kân hazırlamaktadır. Bütün bunlardan sonra gazetele- rin Napolyon'un — "Moniteur" üne dönmemesi ve tek elden ancak hükü- metin ıstedığını halka uyuran bir 'Takvim yı haline gelmemesi mümkün değ Zaten hükümetin de istediği bu- dur. Bunu 16 ncı maddenin 2 nci ben- dinde bütün açıklığı ve vehametiyle görmekteyiz. Bu bend, hükümete ga— zetelerin bütün haber ve fikir kay- naklarına icabında ba! yapmak imkânını — verebilecektir. Fılhakıka suç olsun veya olmasın Müddeium er, yani Adliye Vekılı yolıyle hu— kumet, her yazıma kimin tarafından yazıldığını, her haber ve vesikanın tarafından verildiğini öğrene- bilecektir, İçinde suç unsuru bulun-