seri açıkları ile çalıştıkları havadan oynadıkları görülmektedir. Ekserıya rakıp muhacimleri müdafaalarının ü- zerine çekmekte ve mukabil hücum- da bir anda şemsiye gibi sahaya da- ğılmaktadırlar ki, bu kati neticeye gidiştir. Kulüpler Fenerbahçede mühim kararlar Bir — masa etrafında toplanan yedi şahıs iki saat kadar suren hara- retli bir konuşmadan sonra bazı ka- rarlar üzerinde anlaşmaya vardılar. Hâdise, geçen hafta pazartesi akşa- mı Kadıköyünde Fenerbahçe kulü- bünde cereyan ediyordu. Toplanan yedi şahıs 5 Haziranda umumi hey'e- tin teveccühü ile idare hey'etine ge- tirilmişlerdi. Vakıa bu adet dokuzdu. Ama iki idareci - Osman Kavrakoğlu ve Raif Dinçkök - toplantıya katıl- mamışlardı. Ağır vazifeleri, çok sev- dikleri - kendi ifadelerine göre - ku- lüplerinin mukadderatını tayin ede- cek olan bir toplantıya gelmelerine mani olmuştu. İstanbul milletvekili Zeki Rıza Sporel'in başkanlığında top- lanan idare heyeti azaları ilk iş ola- rak antrenör Markoş'u vazifeden af- fettiler. Daha sonra bazı oyuncuların lakayıt hareketleri üzerinde durul- du. Buna karşı da zecri ve sert ka- rarlar dı. Markoştan boşalan antrenörlüğe eski şöhretlerden Fikret Arıcan'ın getirilmesi uygun görüldü. Alınan kararlar içersinde en fazla ga- ripsenen Markoş'un vazifeden affı de- ğildi. Bu gayet basit Ur mesele idi. Antrenör arzulanan randımanı vere- memişti. Onu değiştirmek elbette ki, vazifeye getirenlerin bir hakkı idi. Esas garipsenen şey, Fenerbahçe ku- lübünün çöküntüye gitmesine herke- sin seyirci kalması idi. Bu basit ka- rarlar bir cemiyetteki sukutu ve ba- tağa gidişi önlemeye kafi değildi. Bu- nun için daha başka çareler aramak, şahıslar üzerinde değil, prensipler ü- zerinde durmak icap ediyordu. Ama bunu anlayacak ve yapacak kimdi?.. Yeni ifşaat: İdare —heyeti hararetli toplantısını bitirmişti. Kulüp lokaline dolan ga- zeteciler havanın hakiki mahiyetini öğrenmek için çalışıyorlardı. Fakat tam bu sırada hiç beklemedıklerı bir sürprizle karşılaştılar. 1965 esin- de "Hususi organızasyon yolsuzlu- ğunu ortaya atarak senenin adamı 0- lan Muhittin Bulgurlu 1956 da bir yeni bomba patlatıyordıı Bu doğru- sunu söylemek icap ederse otekınden daha da tesirli idi. Bulgurlu : "Fe- nerbahçe idare heyeti — azalarından Rüştü Dağlaroğlu'nun, Fenerbahçeli futbolcu — Lefter Kuçukandonyadıse İtalya'ya transferinde dört sene ev- vel Liret olarak ödenen "On doku: bin" lirama Merkez Bankasına dek- lare edilmeden kulüp kasasına yatırıl- mış olduğunu" açıkladı. "Ayrıca bu ihbarın Maliyeye de e yap pılmış olduğu- nu ve Müfettişlerin işi tetkik ettikle- rini" sözlerine ilâve etti. Bu mevzu AKİS, 14 OCAK 1956 Basketbol ligleri Raydan çıktı hakkında konuşan Daglaroğlu "ken- disine tanımadığı bir adamın Türk parası vermiş oldugunu İtalya'ya git- miş olmasına rağmen oradan Liret almadığını" söylüyordu. Taraflardan hangisinin haklı olduğunu tayin et- mek, elbette, bize düşmezdi. Yalnız Fenerbahçe kulübünün mühim karar- lar aldığı bir sırada bu ifşaatın alel- acele yapılmış olmasının bir sebebi ol- malıydı. Evet, doğrusu istenirse bü- tun nazarlar Fenerbahçe idare heyeti- nin alacagı kararlarda toplanmış ol- duğu için bu ifşaat efkârıumumiye- de buyuk bir akis bulmadı. Buna se- bep ıse, Hürriyet gazetesı muharriri Adnan Akın'ın haberi daha — evvel duymuş olması ve aynı akşam ıdare heyeti toplantısında Zeki Rıza Spo- rel'e sorması idi. Bunun üzerine Bul- gurlu vaziyeti bütün gazetecilere a- çıklamak lüzumunu hissetmişti. Fenerbahçeliler Cemiyeti bu işler Fenerbahçe kulü- bünde huzur denen şeyi ortadan kaldırdığı bir sırada, — geri bıraktı- tığımız haftanın pazar akşamı bir na- kım Fenerbahçelı muteşebbısler tara- fından Fenerbahçelıler adlı bir ce- miyet kuruldu. O gün saat 17.00 su- larında Sıraselvilerdeki lokalde Ba- sın mensuplarına Cemiyet Başkanı Nasuhi Baydar Cemiyetin gayesini açıkladı. Böylece bir müddettenberi ortalıkta rivayet olarak dolaşmakta olan Sözler nihayet gerçekleşiyordu. Bütün İstanbul gazetelerinin muha- birleri lokale gelmişlerdi. Hattâ bu bir basın toplantısı olmasına rağmen Beşiktaş kulübünün Umumi kaptanı Sadri Usoğlu da orada idi. Bunu ba- zı - mütecessis demek daha doğru olacak - gazeteciler muhtelif şekil- lerde manalandırdılar. Başkanın ko- nuşmasından anlaşılan şey bazı şa- hısların cemiyetin kurulmasına mua- rız oldukları idi. Acaba bunlar kimdi ? Bu hususta bir şey söylemekten ka- çınılıyordu. Yalnız cemiyet, iddia e- dildiği gibi Fenerbahçeliler arasında arzulanan bir tesanüdü temin edecek mi idi ? Geçen senelerden miras ka- lan hizipler arasındaki buzları eri- tebilecek mi idi? Keza her müraca- t eden azaya kapısını açacak ve parasız da olsa - onu hak sahibi e- decek mi idi? Hem sonra büyük ma- li külfete giren müteşebbisler cemi- yet tutunduğu takdirde bu paralarını geri alacaklar mı idi? Ve işin daha orijinal olan tarafı başka semtlerdeki Fenerbahçeliler de ayni İsim altın- da bir cemiyet kursalar bu Fenerbah- e camiasını kaynaştırır mı, yoksa büsbütün birbirinden uzaklaştırır mı idi? İşte zihinleri kurcalayan bu su- aller bütün İsrarlara rağmen maale- sef alâkalılar tarafından tatmin edi- ci şekilde cevaplandırılmadı. Şimdiki, halde cemiyet a fazla birşey söylemeden işi zamana bırak- mak herhalde ihtiyatlı bir hareket olurdu. Basketbol Lig maçları Onbeş günlük bir tehirden sonra geçen hafta cumartesi akşamı Spor ve Sergi Sarayında beş yüze ya- kın bir meraklı kütlesi önünde Bas- ketbol lig maçlarına devam edildi Tehirin alâkanın körlenmesine bep olduğu pek ala söylenebilirdi. Ikı haftalık ayrılık kulüpler arasındaki rekabeti de söndürmüştü. Halbuki ge- çen sene bu zamanlar basketbole gös terilen alaka çok fazla idi. Bu, saman- la ilerliyen bir sporda duraklamamız manasına mı geliyordu? Evet demek davayı halletmezdi. Bilinen bir şey varsa Sportif Oyunlar Federasyonun- daki ihtilaflar ve bazı şahıslatın kap- risleri, asrın sporunu girdiği raydan dışarı atmaya kâfi gelmişti. Onu tek- rar yerine koymak ve gideceği isti- kameti tayin etmek umulduğu kadar kolay bir iş değildi. Gecenin ilk ma- çını Beyoğluspor ile Teknik Üniver- site yaptı. Denk kuvvetlerin müca- delesi olan maçı neticede Beyoğlu- spor 50-41 kazandı. İkinci karşılaş- mayı Karagücü ile Vefa yaptılar. Ka- ragücünün 55-45 galibiyeti ile sona eren müsabakadan sonra gecenin çe- tin maçları başladı. Kadıköysprola Fenerbahçe arasında yapılan üçüncü karşılaşmayı Fenerbahçelıler Gökşin'- in canlı oyununa rağmen 64-48 ka- zandılar. Daha sonra, Modaspor -Da- rüşşafaka arasında yapılan karşılaş- mayı Modasporlular," 52-48 gibi pek az bir farkla, galip bitirdiler. N. S. 33