1938 den beri değişmeyen elbise Sadeliğin zaferi misti. Beş lısan biliyordu. Yunanis- tanda doğmi erikada yetişmiş ve Fransada da evlenmişti. Amerika- hlar ondan bahsederken "Made in France" diyorlardı. Unutulması gereken madde Christian Dior da, onun on madde- lik şıklık kıtabına hayran olmuştu. Yalnız satış işlerini idare edeceğine öre, kendisinden bir ricada bulundu. Kıtaptakı 1 inci maddeyi unutması- Mevzubahis madde şu idi: — Yalnız ihtiyacını duyduğunuz şeyi alınız ve hiç bir zaman satın al- mak zevki için, satın almayınız! Şans elbisesi Senelerce Amerikan Vogue mecmu- asının tahrir müdürlüğünü yapmış olan meşhur moda münekkidi Betti- na Ballard, şayanı hayret bir müşa- hadede bulunarak, şu sözleri söyle- miştir : "— Kadınlar, zannedildiği gibi, modada degışıklıge düşkün değiller- dir.. Parisli büyük terziler, her mev- sim başında modayı altüst etmekte devam ededursunlar, New-York lu bir moda mütehassısı Jn. Goodstein, 1938 denberi, aynı sükse ile, aynı el- biseyi satmakta!: Amerika — gibi, yenılık merakı olan bir memlekette, bu iş nasıl oluyor, biz de şaşırıyoruz ama iste oluyı Mevzubahıs elbıse, baştan aşağı düz pliselidir ve David Goodstein her sene elbisesinin yakasında ufak bir değişiklik yanmakla ve aksesuarlarını degıştırmekle ıktıfa etmektedir. Elbisenin adı "şans elbısesı olup kumaşına göre fiyatı 175 Türk li- rası ile 280 Türk lirası arasında de- ğişmektedir.. 955 senesinde tek bir mağazada bu modelden 3 000 tane satılmıştır. Üzerinde şu etiket AKİS, 14 OCAK 1956 vardır: Yaşlanmıyan, zamana tâbi olmayan ve kıymeti hiç kaybolma- yan şans elbisesi. Keramet elbısed taşıdığı şansta mı?.. Parisli terzileri biraz düşündürmelidir. Çünkü Amerika gi- bi bir memlekette aynı model tam 18 sene aynı sükse ile satılmıştır. Çocuk Psychanalyse Dört yaşındaki Johnny, annesi ile bayram yerinde dolaşıyordu. Atlı karıncayı görünce dayanamadı, bin- mek istedi ve cesur bir şövalye gibi, gurıırla bir atın üzerine oturdu. An- nesi, müftehir, oğlunu seyrediyordu. Çocuk 2 tur yaptı, 3 üncü tura baş- ladı, derken 4 üncü tur da tamamlan- dı. Annesi sabırsızlanıyordu. Johnny, yapılan işaretlere rağmen inmedi. 10 tur oldu, 11 tur oldu. Anne kızmıştı, derhal inmesini emretti. "Johnny'ye gene vız geldi. 20 tur tamamlanmıştı. Anne yalvarmaya başladı. Johnny sanki hiçbir şey duymııyordıı. Kendi alemine dalmıştı. Anne, çaresiz ve en- dişe içinde, gitti ve müessesenin psi- kanaliz mütehassısını getirdi. — (Al- lahtan hâdise Amerikada cereyan e- diyordu ve orada her müessesede bir ruh doktoru vardı.) Doktor, Johnny'ye yaklaştı. Ku- lağına birkaç kelime fısıldadı. Çocuk derhal atlı karıncayı terketti, uslu annesinin yanma sokuldu. Anne şaşkın, doktora teşekkür se derken "Cıdden, dedi, bu psikanaliz deni- uslu KADIN len şey bir harika! Ne söylediniz de ıkna, oldu, dogrusu çok merak ettim.' "Çok az bir sey söyledim efendim. Eğer derhal inmezsen tokadı yersin dedim!" Peri masalı ocuklar, peri masallarını severler.. Bunlar içinde manzum şekilde ya- zılanlar da vardır ve senelerden be- ri mektep temsillerinde oynanmış, hafızalara iyice yerleştirilmiştir. Bazıları neş'elidir, bazıları ise çocukları da, bııyuklerı de ağlatacak kadar hüzün l 1956 senesine veda ederken, Fran- sada, bu temsili masallara bir yenisi ılave edilmiştir: "Margaret ile Town- " in acıklı aşk hikâyesi. Marga- ret rolüne çıkan küçük kız başına küçük bir taç takmıştır ama gözleri hüzünlüdür ve yüzünde hiç bir çocuk- luk ifadesi kalmamıştır. Townsen boyluca bir oğlan çocuğudur. Bir harp kahramanı gibi giyinmiş fakat başına bir jokey şapkası geçırmıştır Sahneye beraberce girerler.. Göz. zedırler ve beraber ” aman ev— leneceğiz?" şarkısını soylerler Ablam acaba ne dert Bir sükut olur, nihayet Müargaret yalnız başına şarkıya devam e- der: "— Bilmem ablam ister mi?" Üçüncü şarkı da ümitler büsbütün kırılmıştır: — Maalesef sevgili Townsend.. — Maalesef güzel prensesim! Dördüncü şarkı veda sarkışıdır.. — Ablam istemedi.. — Tabii Philippe de öyle.. Haro oyuncakçı dükkanının vitrininde Alis harikalar diyarında 23