TİYATRO Ankara Üçüncü Devlet Tiyatrosu Geçen hafta içinde Ankaranın bel- libaşlı reklâm yerlerinde bır afiş- le karşılaşıldı. Bu afişlerin üzerinde Üçııncu Devlet Tiyatrosu, yakında açılıyor " ibaresi yazılı idi. Afişlerin çok aceleye getirildiği, gerek tertibindeki ve gerekse baskı- sındaki zevksizlikten anlaşılıyordu Halbuki, şimdiye kadar hiç akıl mediği şekilde, bu afişlerden bir ta- nesi hususi bir sehpa üzerine yapış- tırılıp Büyük Millet Meclisinin tam karşısına isabet eden Ankara Palas otelinin merdivenlerinin yanma yer- leştirilmişti. Meclisten çıkan her mil- letvekilinin mutlak surette Ankara Palas oteline uğradığım — bilmeyen kimse yoktu O halde, bu afişlerle, sureti mahsusada milletvekillerinin alakalarının çekilmesi gayesi güdü- lüyordu, ha kavuşturulması esas idi Ancak, bu tahsisatın da tevziatı yolsuz ve usulsüzdü. Düzeltilmeli ve bir çok sa- natkarı bir yıl boyunca huzursuzlaş- tıraıı mesuller de tecziye olunmalı Ama bu da esas mesele değildi. Nıhayet Miltf Eğitim Bakanlığı bu İişi isterse hal edebilirdi. Milli Eği- tim Bakanlığı, Devlet Tiyatrosunda- ki maddi ve manevi adaletsizlikleri tetkik edip düzeltmeye — mecburdu. Aylardan beri gene usulsüz yollarla tavsatılan bu husus ele alınmalı. Dev- let Tiyatrosunun idaresi ıslah edilme- li idi. Hiç şüphe yoktu ki bunun çı- kar yolu: dosyayı muessesede temsil lunmak üzere bır eseri bulunan, es- ki Um Müdür havale tmek değildi. Bakanlıga, tarafsız bir ısla- hat komisyonunun kurulması icabet- tiği anlatılmalı idi. Fakat asıl dava, Devlet Tiyatrosu- nun geçen sene bazı vaadlerle talep ettiği tahsisatı nasıl sarfettiği me- Üçüncü Tiyatro açılıyor Sahne ışıkları yayılıyor Gerçekten, Büyük Millet Mecli sinde bütçe müzakereleri başlamış tı. Önümüzdeki günlerde Milli Eği- tim bütçesine sıra gelecek ve bu ara da Devlet Tiyatrosu bütçesi de mü zakere edilecekti. Devlet Tiyatrosı bir yandan yeni bir bütçe talep eder ken öbür taraftan da geçen senenin hesabını vermek zorunda kalacaktı O halde, bir şeyler yapıyor görünmek mecburiyeti gelip, Devlet Tiyatrosı Umum Müdürünün kapısını tıklat mıştı. Bilindiği gibi; geçen sene hükü- met, Devlet Tiyatrosuna, memleketin içinde bulunduğu şartlara kıyasla, son derecede iltimaslı davranmış ve üç buçuk milyon lira tahsisat vermişti Bunun içinde, sanatkârların terfihini ait olan kısmın miktarı üzerinde pek münakaşa edilmezdi. Zira, sanatkâr larımızın mümkün olan nisbette refa AKİS, 14 OCAK 1956 eslesi idi. Repertuvara alınan eserler hangi esasla seçilmişti? Rejisörler ne suretle tayin olunmuştu? evzi- atı, dekor, kostüm ve aksesuvar se- çimi ve ihtiyaç listelerinin temini gi- bi işler muayyen bir usulle mi, yok- sa işiıı sahibinin şahsi durumuna gö- re mi yapılm Bölge tıyatroları hikâyesi Yoksa, bir yıl hiçbirşey yapamadık- başka, Ankara'da Türkocağı Tiyatrosunda, Devlet — Tiyatrosunun müsait kadrosundan — faydalanılarak başlatılacak olan "Dünkü Çocuk" ko- medisinin temsil edilivermesi ile her- şey hallüfasl edilecek miydi? Vaziyet anlaşılıyordu : Devlet Tiyatrosu, vaadlerinden hiç birisini yerine getirmedikten başka, sanat- kârlar arasında da, kabiliyet esası dikkate alınmaksızın yapılan tefrik- lerle, kötü idare ile ve son derece ih- mal ile kuruluş gayesini ve kalitesini kaybetmiş bir durumda idi. Dikkat başka tarafa çekmek için, Umum Müdür, basit polıtıkaya müracaat etmış, iş yapıyor görünerek, Üçün cü Devlet Tiyatrosunun açılacağın bildiren afişleri goturup mületvekil lerinin gözlerinin önüne astırmıştı Piyasaya doğru Diğer — taraftan, Devlet Tiyatrosu pe Dram ve Komedi bölüm leri ile ne yapmıştı" Bu repertuvar onun sevıyesı ve gayesi ile mütena sip mi idi? Bir kere, memleket Devlet Tiyat rosundan hızmet bekliyordu. Bu hiz met Ankarada mevcut iki tiyatroya bir üçüncüsünü eklemekten çok önce diğer şehırlerımızın tiyatro ihtiyacı erm eye çalışmakla olurdu udu n geçen sene söyledi ğine göre İzmirde, Bursada, Balıke- sirde, Edirnede, Erzurumda, — Trab zonda ve Adanada ilk hamlede tiyat- ro faaliyetine geçmek kabildi. Neden geçilmemişti? Diyelim ki bu işte mu vaffak olunam Ya o Ankaradakl tiyatroların ha 11 ne idi? Sanatkarlar neden müesse- seye küsmüşlerdi, neden bu tiyatro dan nefret ettiklerini söylüyorlardı. Seçilen repertuvarın perişanlığı nasıl izah edilebilirdi? Türk klasikleri dedikleri temsil etmekte oldukları uydurma eserle: mi idi? Bu suretle gençlıgı tiyatro dan uzaklaştırmak gayesi mi güdülü yordu? Mutlaka Türk klasiği oynanması icabediyorsa, mevcut eserler arasın dan daha eli yüzü düzgün, daha de ferli olanları seçilemez mi idi? Na mık Kemal'in en uygun eseri Akif Bey mi idi? Musahipzadenin en zayıf eserini, alıp Türk klasıgı adı ile sah- neye çıkarmakta ne mâna vardı? Ce- vat Fehmi Başkut'un "Harputta bir Amerikalı" sı seviye — bakımından Devlet Tıyatrosu sahnesine çıkmayı layık mı idi? Ha ydı, repertuvardan da vazgeçıl sin, ama sanatkârların birer birer pi- yasa aktörlüğüne kaymakta olmala- rını neyle izah edebilirlerdi? Her akşam espri (!) değiştiren sahnede birbirleriyle komiklik yarışı gıreıı, nihayet sahne dışında hu susı ticarethanelerin sesli reklâmları m yapan sanatkârlardan ve bu piya- saya inişin salgın haline geldiği ti yatrodan nasıl bir "Devlet Tiyatro su" karakteri beklenebilirdi? Ve er nıhayet bütün bu tereddinin sebeple' ri nelerdi? Devlet Tiyatrosu Umum Müdürü memleket tiyatrosuna çok emek ver- miş, ömrünü bu işe vakfetmiş bir sa- nat adamıdır. Tiyatronun uçurum ke- narında sendelediği şu sırada ondan memleke tiyatrosunun — beklediği: Ankarada bir Üçüncü Devlet Tiyatro- su göstermeliğine kalkışması değil- dir. Muhsin Ertuğrulu şimdi şerefli bir vazife beklemektedir: Devlet Ti- yatrosunun kurtarılmas Bu onun Türk Tiyatrosuna en bü- yük hizmeti olacaktır. 31