MUSİKİ Konser Sütten ağzı yanan 1953-54 konser mevsimiydi İstanbul müzikseverleri gene Lazare Levy'yi dinlemek üzere konser salonunu dol- durmuşlardı Değerli piyano virtüö- zü sabırsızlıkla bekleniyordu. Niha- yet sahnede göründü; dınleyıcılerı te- vazu İle selâmladıktan sonra piyano- nun başına oturdu.. Programın ilk parçasının icrasına geçmeden önce tuşları okşarcasına, hafifçe bir iki a- kor vermıştı ki salondakiler, Laza- re Levy'nin birdenbire sandalyesinden kalktığını ve sahneyi terkettiğini gördüler. Pek çok kimse, bu ketin manasını birden kavrayama- mıştı. Halbuki sebep basitti! Piyano akodsuzdu, o kadar! Yıllardan beri memleketimizde de çok iyi tanınan ünlü virtüoz, bu hâdi- seden sonra iki sene Türkiye'yi ziya- ret etmedi. Tekrar akordsuz bir pi- ile karşılaşmaktan kaçındığı düşünülebilirdi. Buna mukabil, geçen- lerde şehrin muhtelif yerlerindeki a- fişler, Lazare Levy'nin gene bir re- sital ve bir de konser vermek üzere gelecegını müjdelediler. Nihayet bu iki zengin musiki programını dinle- mek de mümkün oldu. Resital İlk olarak verilen resıtalde, perde- nin gerisindeki pıyanonun tuşları üzerinde hafifçe gezinen ellerin sahi- binin kim olduğunu tahmin etmek güç değildi. Sütten ağzı yanan virtüöz, programa başlamadan evvel piyano- yu dikkatle gözden geçiriyordu. e Levy'nin resitalinde, muh- telif devirlere mensup bestecileri bir arada dinlemek kabil oluyordu. Üs- tad, Mozart, Sehumann ve Chopin'- den sonra, D. de Severac ve Debussy'- den parçalar çalacak, ayrıca kendi e- serlerinden birkaçını da takdim ede- cekti. O halde dinleyiciler — Lazare Levy'nin hem tekniğine ve muhtelif ekolleri anlayışına, hem de kompozi- tör tarafına şahit olabileceklerdi. İlk olarak Mozart'ın iki eserine yer verilmişti: "Do Minör Fantaisie" e "Re Majör Sonat". İki eser arasın- da renk ve atmosfer bakımından bir hayli fark oldugunu virtüöz, gerek Fantaisie'nin ağır bağlı karakterini, gerekse Re Majör Sonatın hareketli ve canlı çehresini olgun bir sanatçı anlayışı ile belirtti. Sehumann'ın Op. 16 "Kreisleria- na" sında, romantiklere de aynı kud- retle nüfuz ettiği görülüyordu. Prog- ramın ikinci yarısında ise Severac'- dan " Coln de Cimetiere au Prin- temps", Debussy'den "La Soiree dans Grenade" ve "Masgues", Chopin'den "Do Minör Nocturne", ilci "Mazurka" ve Op 53 "La bemol majör Polonai- se" yer almaktaydı. Bunları dınleyen- ler, Lazare Levy'nin üstün bir ioracı oldugunıı teslim etmekle beraber bir noktaya daha parmaklarını koymak- AKİS, 14 OCAK 1956 tan kendilerini alamadılar: Üç sene evvelki Latan Levy ile, şimdiki La- zare Levy arasında - ufak da olsa - İnkar edilemeyecek bir fark mevcut- tu; bilhassa kromatik ve süratli pa- sajlarda ve trillerde kendini göste- ren bu fark, üstadın parmakları ara- sında bazı notların eriyip kaybolma- sı ve bazı akorların tamamen belire- memesi şeklinde ortaya çıkıyor; ese- rin ve icranın bütününe tesir etmek- ten uzak kalan bu ufak pürüzler, an- layışı ve ölçüleri mükemmele yakla- şan virtüozun hayli yaşlandığını ne de olsa hatırlatıyorlardı azare Le kendi eserlerınden dört "Prelude" ve iki "Vals" çaldı. Parçalar oldukça neşeli ve sempatik- ti. Buna rağmen, üstadın icracı cep- hesi yanında pek sönük kaldılar. Konser Cemal Reşit Rey idaresindeki İs- tanbul Şehir Orkestrasının refaka- tınde verilen konser, Lalo'nun "Le Roi d'Ys" üvertürü ile — başlıyordu. Cemal Reşit, eseri hem İstanbul Rad- osunda, hem de Pazar konserlerinde defalarca ıdare etmiş olduğu için, ar- tık layılrile hazırlanmış olduğu hatı- ra gelebilirdi de.. Zira biliniyordu ki şef, ancak defalarca çaldırdığı eser- lerin icralarında az çok başarı elde edebiliyordu. Bu bakımdan, bazı din- leyiciler iyi bir Lalo dınleyebılecek- leri ümidine kapıldılar.. Lakin işe ma— deni nefesliler karıştığı anda bütün ümitler suya düştü.. Kabahati şeften ziyade orkestra üyelerinde bulanlar - ki bizzat Cemal Reşit Rey de bu fi- kirdeydi - soliste refakat ettiği za- man şefin kudretinin anlaşılacağını düşünerek teselli bulmağa çalışıyor- lardı. Çünkü Cesar Franck'ın "Senfı nık Varyasyonlar ı1 ve Schumann ın "L inör Konsertosu". Lalo'dan da daha fazla, hemen bar vesile ile tek- rarlanmış eserlerdi. Üstelik, dünya- ca maruf piyanistlerden Alfred Cor- tot da memleketimizde verdiği bir konserden sonra "Ne mükemmel in- tibak" dememiş miydi? — Cortot'yu dahi mesteden orkestra, bir Franck veya Schumamn'la elbette basa çıka- bilirdi. Halbuki Cemal Reşit'in bu sefer- ki refakati, Cortot'yu bile iltifat et- mekten vaz geçirecek kadar başarı- dan uzaktı. Maamafih, konser niha- yetinde Lazare Levy de - tabiatiyle - şefe teşekkür edecek ve hararetle e- Tini sıkacaktı. Nitekim öyle oldu. A- ma, acaba dinleyiciler arasında bu hareketi nezaketten başka bir sebe- be yoran kimseler var mıydı T Lazare Levy, yumuşak, klâsik bir Franck dinletti. Orkestranın bir çok yerlerde piyanoyu bastırmasına rağ- men virtüozun anlayışını takdir et- memek imkânsızdı. Schumann'ın La ör konsertosu iyi bir icra olarak vasıflandırılabilirdi. Ancak bundan ö- teye gidemedi Tempo biraz süratliydi. Eserin içli romantik tarafı tamamen kaybolmamakla beraber, layiklyle de duyurulmuş değildi. Konser bittikten sonra — musiki dünyasında şohret yapmış, "Legione d'honneure" nişanını almış olan bu virtüozdan ımza almağa — gelenler, mesleğinde "saçını ağartan" bu üstadı daha yakından görmek imkanını elde ettiler. Haberler Mozart ve Beethoven filmleri Mozart'ın hayatına ait, Viyana da çevrilen film tamam lanmak üze- re. Sinema seyırcısınden ziyade mü- zikseverler için hazırlanan bu fılmde baş rolü Oskar Werner ©o Di- ğer rollerde ise Viyana Devlet Ope- rasının başlıca şöhretleri yer almak- .. Bu arada Irmgaard Seefried'i ve Gottlob Frick'i de bol bol dinlemek mümkün olabilecek.. Koro kısımları Viyana Devlet Operası Korosu, beste- kârın piyano eserleri ise, Isolde Ahl- grimm tarafından icra edilecek.. Bu- rada, Mozart'ın kendi piyanolarının hususiyetlerine göre yapılmış bir ens- trüman kullanılıyor. Diğer taraftan, Beethoven'in "Fi- delio" Operasının füme alınması da tamamlanmış bulunuyor. Fidelio ro- lünde, Comedie Française sanatkar- larından Claude Nollier var. Flores- tan rolünü söyleyen ve oynayan Ric- hard Holm. Filmin en dikkate değer tarafı da, operayı Fritz Lehmanmn'ın idare etmiş olması. Plak mükafatı Serge Koussevitzky'nin ölümünü müteakip Boston Senfoni Orkest- rasının daimi şefliğine getirilen Char- les Munch'ün sanat alemindeki te- 27