YURTTA OLUP BİTENLER Sırrı Atalay Sesi tok idi nuşmasına bir partinin hayatı ile baş- ladı, rejimin mukaddes tanıdığı mu- rakabe unsuru ile devam etti ve an- cak "delilsiz olarak isnat edilen ha- diselerin sadece Uç bakana ait olma- ması lazım geldıgını alman ar- ların hükü umumi polıtıkasına taalluk ettığını" açıkladı Hasan Po- latkan ise, bir "bacanak" sebebı ile her sene milyarları elinden geçiren bir bakanı itham etmenin yersizliğine işaret etti. En heyecanlıları, konuş- masına bir şekil veremiyeni Fatih Rüştü Zorlu idi. Yazılı bir konuşma hazırlamayı bile düşünmemişti. Bu yüzden zaman zamman “"sürç-ü li- san" ların kurbanı oldu. Millet, ken- disini idare edenlerin menfaatlerin- re salonu gürültülerle dolmuştu. Mu- halefetten bu sözü alkışlıyanlar bile vardı. Zorlu yumruğunu kürsüye bir kaç defa vurdu. Bu sert hareketleri iyi karşılanmadı. Her üç eski bakan tahkikatın açılmasını, — hakikatlerin ortaya dökülmesini istediler. Bu söz- ler alkışlanıyordu Burhanettin Onat, önergesinin müdafaasını yaptı halk arasındaki dedikoduların salim bir şekilde yok edılebılmesı için tah- ikatın lüzumlu lduğ söyle- di. D.P. gurubuna hadıseyı getiren ğunu, mesuliye- ından tahki- geldıgını söyledi. Mesela dedi, mese- lâ döviz komitesinde bulunan ve ha- len bu hükümette de aza olan Samet Ağaoğlu da aynı kararları imzalamış- tır... Samet Ağaoğlu başını Önüne eğ- di. Selahattin Toker, mesuliyetin ge- 10 nışllgını o türlü izah etti ki. - herke- n kabul edeceği gibi - alınan karar- ların isabetsiz, yanlış ve memleketi zarara sokmasından sadece bu üç ba- kan mesul olamazdı. Hükümet, hem de başkam ile birlikte mesıılıyetı pay- laşmalı idi. Muhalefetin konuşmağa başlama- sı ile müzakereler renk — değiştirdi. Bölükbaşı D.P. gurubunun hem alkış- lamak, hem de haklarında tahkikat açmak kararı ile eski bakanlar ö- nünde düştüğü tezada işaret etti. A- hnan kararlardan eğer varsa yolsuz- luklardan sadece bu üç bakanın değil, hükümetin tümünün mesulıyetıne işaret etti. Tahkikat açmak için it- m edenin de, kendisini müdafaa edenin de delil göstermesi icap etti- ğini söyledi. Hürriyet Partisi adına konuşan Fethi Çelikbaş, gayet ince bir bulıışla tahkikatın gelmiş geç- miş bütün bakanlara teşmilini istedi, mesulıyetın üç kişiye irca edilemi- yeceğini anlattı. C.H.P. adına Nüvit Yetkin de deliller üzerinde durdu, Bankaların usulsüz kredi verdiklerin- den, bazı şilepçilik işlerine döviz te- min edildiğinden bahsedildığını an- lattı. Bütün bunlar üç kişinin değil, hükümetin mesulıyetlerı İiçine giri- yordu. AKİS Bu hafta 34.565 adet basılmıştır. Üç muhalefet partisi de tahkikatın genişletilmesini, geçen kabinenin top- tan bu tahkikatın çerçevesi içine so- kulmasını birer önerge ile istediler. Bu önergeler D.P. Gurup ekseriyeti ile red edildi ve üç Bakan hakkında Anayasa ve Adalet komisyonlarından kurulacak bir komisyon tarafından Meclis tahkikatının açılmasına karar verildi. Hiç şüphesizki salı ve çar- şamba günleri Menderes için sayılı günlerdendi. Salı günü Gurupta 6/7 Eylül hadiseleri etrafında Başbakana tahkikat açılması ıstıyen muhale- fet önergesini prensıp olarak reddet- tirmiş, ertesi günü de yolsuzluk id- dialarından tahkikatsız — sıyrılmıştı. D.P. Tek teminat: istifa Bu haftanın başında, pazartesi gü- nü Meclisten çıkıp da Ankara Pa- lasın rahat koltuklarına kendilerini atmaya gelen Demokrat Milletvekil- lerinden biri, yanındaki arkadaşları- na: “— İyi, hoş ama, dedi, şu Kalafata Başbakan Ankara Radyosundan par- ti propagandasını hem de bizzat yap- masını söylese Kalafat reddeder mi, reddetmez mi? Yani, ısrar olunursa istifasını basar mı, basmaz mı?" Milletvekilinin gurubundan öyle bir kahkaha yükseldi ki, salonda 0- turanlar dönüp baktılar. Biraz evvel Meclıste Sun Atalay ile Emin Kalafat arasında bir söz düellosu olmuştu. İki taraf da sert lâflar teati etmişler, bu arada fazla ileri gittiğini anlayan Devlet Bakanı kendi gurubunun "silahendaz" larının yaşa, varol sedaları ve alkışlatma rağmen muhalefete karşı serdettiği vatanı sevmemek ithamını geri almış, buna mukabil Sırrı Atalay da çok muvaffak bir mücadele yapmıştı. Sır- rı Atalayın muvaffakiyet sebebi or- tadaydı ve pek basitti: bir çok C. P. milletvekilinin aksine o uzun uz! un hazırlanmış, reddi imkansız deliller toplamış, bundan da fazlasını yapa- rak üzerine bulaşmış olan antipatik havayı sert, fakat usturuplu konuş- masiyle silmesini bilmişti. Bahis mev- zuu olan radyoydu. Sırrı Atalay pren- sibi tenkid ediyor, radyonun tarafsız- liğının bir teminata bağlanmamış ol- masını belirtiyor, Emin Kalafat İse kendi zamanında bu aksaklığın pra- tikte düzeldiğini söylüyordu. İşte, bu bakımdandır ki Ankara Palastaki milletvekili en mühim me- seleye parmağım basmıştı. Yarın, ö- bür gün Başbakan Adnan Menderes Mecliste mesela İnönü ıle arasında geçecek bir mücadelenin "eski usul" de - yani sadece kendi laflan nakle- dilerek - verılmesını ısterse Kalafat istifayı "basar a İhtimal ki yükselen kahkaha "e- vet" demeye gönül ferahlığıyla im- kan olmadığı içindi ve radyonun asıl teminatsızlığı işte buydu. Radyonun ve bilcümle demokrasi prensiplerinin Bakanlarımız istifa müessesesinden haberdar olmadıkça teminatın belki yazılısını bulabilir- dik ama, fiilisini bulamazdık. Emin Kalafat Affedersiniz ! AKİS, 14 OCAK 1956