birbirimizden eleman almamak için beş senelik bir mukavele vardır. Ay- din Tunalıyı kandırmlan mevcut mu- kaveleye aykırıdır. Kendilerini no- ter vasıtasiyle protesto ettıgımız gi- bi şu sırada paranın tahsili için mah- kemeye de müracaat ettik. İşin e tehlıkelı tarafı amatör olan atletızmı Fenerbahçelilerin profesyonelliğe sü- rüklemeleridir. Durumu ayrıca Umum Müdürlü- ğe de bildirecek ve tahkikat açılması- nı ısteyecegız Bu sözler Fenerbahçe camiam üzerinde nasıl bir tesir bı- raktı, bilinmez. Çünkü bu hususta alâkalılar en ufak bir açıklama yap- mış değillerdi. Atletizmi profesyonel- liğe sürüklemek iddiası — karşısında elbetteki bir şey soylemelerı ve ken- dilerini savunmaları icap ederdi. İt- ham ağırdı. Susmak hatayı kabul etmek olurdu Teşkilât Sakin geçen bir hafta S ıyası olayların tamamen aksine olarak spor dunyamızda geride bı- raktığımız hafta için tek kelime ile sakindi diyebiliriz. Evet; ne bir it- am ne bir iddia, ne de şu veya bu şahsı hedef tutan bir beyanatla kar- şılaşılmadı. Doğrusunu söylemek icap ederse bu sessizlik yadırgandı. Son haftalarda gelişen hadiseler, mühim olmaktan çıkmış adi bir va- ka haline gelmişti. Okuyucular gaze- te sütunlarında bu nevi bir haberle karşılaşmayınca adeta garipsiyorlar- dı... Elbette ki bu sessizliğin bir se- bebi vardı. u sebep muhtelif şahıslara göre degışıyordu Kimi mev- cut teşkilâtın - Umum e da- hil - kabinenin alacağı şekille alakalı olduğunu söylüyordu. Bunlar için si- yasi görüşleri derin şahıslar demek yersiz olmazdı. Diğer bir kısım ise teşkilâtın fena çalışmadığı kanaatin- deydi. Bunlara göre herkes kendisine düşen vazifeyi yapıyordu. Beğenmi- yenler muhalifleri idi. Esasen denili- yordu, bu şahısların hiç bır şeyi be- ğenmelerine imkân yoktu: Çün yaptıkları tenkıdler maksatlıdır Ya kendileri veyahut ' empoze ettirme- ye çalıştıkları adamlar iş başına gel- medikçe yaygaraya devam edecek- lerdir. Böyle düşünenler içinde muva- fıklar - iyiniyet sahipleri de olabilir - demek pek de yersiz olmaz. Görülü- yor ki her iki tezi müdafaa edenler rin arasında derin bir uçurum vardır. Bu şartlarda boşluğun dolmasını ve aradaki buzların erimesini beklemek sadece bir hayaldir. Her iki grupta toplanan şahıslar netice itibariyle ka- rarın daima efkârı um umiyede oldu- ğunu soylemektedırler Fakat isin ha- kikati evvelce de yazdıgımız gibi ef- karı umumiyenin vermiş olduğu ka- rarın iki aksi tezi kullananların aley- hinde olduğudur. Uzun seneler her- ken yaldızlı söz, parlak nutuklar din- lemekten bıkmıştır. Şimdi her za- mankinden fazla olarak bir icraat görmek arzusu millette belirmiştir. Bunu tahakkuk ettirebilecek şahısla- rın ortaya çıkması en büyük arzu- dur. AKİS, 10 ARALIK, 1955 ATÇILIK Yarışlar Murakabe yok Y arışlar, büyük şehirlerin belli baş- l1 eğlencelerinden biri olduğu ka- dar at neslinin ıslahında — damızlık vasıflarının ortaya çıkmasını temin eden bir seleksiyon tarzıdır. Bu ba- kımdan at yarışlarının, at neslinin ıslahı ile ilgili olan Tarım Bakanlığı tarafından murakabe edilmesine lü- zum vardır. Tarım Bakanlığı 1953 yı- lında çıkan bir kanunun kendisine verdiği yetki ile Türkiye'de yarış ter- tip ve idare etmek selâhiyetini bir mukavele ile Türkiye Jokey klübüne devretmiştir. Fakat, bu klübe devre- dilen iş bir amme hizmeti olduğu ci- hetle, yarışlara müteallik bütün hu- slarda murakabe vazifesinin gö- rulmesı 'Tarım Bakanlığında kalmış- tır. Jokey Klübü mevcut imkânları- nın müsaadesi nisbetinde devraldığı bu işi yürütmeğe — çalışırken kâh kadrosunun — kifayetsizliğinden, kâh idare heyetinde vazife alan bazı şahıs ların tazyiki ile birçok hatâlara düş- muştur Bu hatâlar, Tarım Bakanlı- ğının ihtiyaca uygun bir murakabe cihazı teşkil etmemesi yüzünden tas- hih edilemeden sürüp gitmiştir. Ta- kip edilen yolun sakat olduğunu ilk farkeden Jokey Klüp mensupların- dan bazıları - meselâ Sait Akson, Öz- demir Atman - mesai arkadaşlarım i- kaz etmeğe çalışmışlar fakat bunda bir türlü muvaffak olamayınca isti- fa etmek zorunda kalmışlardır. Bu istifalara fikirlerini kabul — ettirme- mekten doğan küskünlüklerden çok hatalı hareketlerin mes'uliyetini pay- laşmamak endişesi hakim olmuştur. Nitekim hadiselerin inkişafı, eski yol- da devam etmekte bir ısrar gösteren Fikret Yüzatlı'nın da çekil- mek mecburiyetinde — kalmasına yol açmıştır. Jokej Klübünü bu derece zaafa uğratan bu meseleler, göste- rilmek istediğinin tam aksine ola- rak bir iç bünye anlaşmazlığı değil- dir. Mevcut nizamın icaplarının ye- rine getirilememesi, daha fenası ge- tirilmemesi yüzünden, ortaya çıkan pürüzlerin, bu işlerin murakabesi ile vazifeli olan Tarım Bakanlığı tara- fından ele alınmaması bu huzursuz havanın başlıca amilidir. Bakanlık niçin müdahale edemiyor? T arım Bakanlığının murakabe va- zifesini lâyikıyla ifa edememesi- nin sebebi, murakabe vazifesini gö- recek elemanlarının yarış hizmetle- rinde de vazife almalarına müsaade etmesidir. Meselâ, Bakanlık murakıp- larından Yarış Organizatörü Necati Unsal Handikapörlük, muvasalat ha- kemliği, hattâ bazan olduğu gibi star- terlik vazifesini de görmektedir. Ta- riım Bakanlığı Veteriner Umum Mü- dür Muavini de Muvasalat hakemidir. Bütün bu vazifeler mukabilinde üc- ret alan ve mesuliyet deruhte eden kimselerin bir taraftan bu hizmetleri ifa etmeleri diğer taraftan, da ayni hizmetleri murakabe etmelerini bek- lemek doğru olur mu idi? Program hazırlıkları er sene yarışların bitmek üzere olduğu şu günlerde bir dert orta- ya çıkar : Gelecek yılın yarış progra- mı.. Bu sene de bu dert kolay kolay halledileceğe de benzememektedir. Zi- ra program komitesinin en çalışkan üyesi Sait Akson, bu sene bu işle meşgul olmaya vakit ayıramıyacağı- nı bildirmiştir. Sait Akson'un progra- mın hazırlanması ile uğraşmıyaca- ğını bildirmesi, Jokey Klübünü olduk- ça zor bir durumda bırakmıştır. Ni- tekim, Jokey Klübü üyelerinden Feh- mi Simsaroğlu - aynı zamanda en bü- yük yarış ahırlarımızdan birinin sa- hibidir - olağanüstü kongre münase- betiyle yapılan toplantıda, progra- mın Tarım Bakanlığı tarafından ha- zırlanması fikrını ileri surmuştu Sim- saroğlu'na göre, program Bakanlığın tasdiki ile nihai şeklını aldığı için, bu mevzudaki bütün çalışmaların Ba- kanlık tarafından yapılması bir çok pürüzlerin ortaya çıkmasını önleye cek ve Klüp altından hiç te kolaylık- la kalkamadığı bu ağır yükten kur- tulmuş olacaktı. Aynı toplantıda bu- lunan Joke ünün kurucuların- an maruf atçı Prens Halim Sait ise programların her sene ayrı ayrı ha- ;rırlanmasının ıstıkrarsızlıga yol açtı- ğım, bunu önleme! n beş senelik programın hazırlanması lazım geldi- Sini ileri sürdü. Prens, bu istikrarsız- hk yüzünden dış memleketlerdeki at- larını Türkiyeye getirmeye cesaret edemediğini, beş yıllık bir program tasdikten çıkarsa kendisinin de gene yarışlara katılacağını ilâve etti. Bu toplantıda arap atçılarının program hakkındaki düşünceleri ifade edilme- di. Fakat Tarım Bakanlığının arap atlarına tahsıs edilen ıkramıyelerın nmumi n 9o 50 sine yükseltil- mesinde ısrar edecegı bu husus ye- rine getirilmediği takdirde programı tasdikte güçlükler çıkaracağı bilini- yordu. Nispet ne olmalı ? Halbuki, 96 50 nisbeti bile arap atı sahipleri bakımından âdil olmak- tan çok. uzak bir nisbettir. Zira ik- ramiyeler yarı yarıya olarak tahsis edilse bile aynı nispet yarış adedi bakımından tatbik edilmiyordu. Prog- ramlardaiİki safkan ıngılızlere mah- sus yarışa mukabil en aşağı üç saf- kan arap yarışı konuluyordu. Bu ba- kımdan, 2/3 nispetinde arap atı sahıplerının aleyhinde bir durum ortaya çıkıyordu. At adedi bakımın- dan da ingiliz atı sahipleri büyük bir avantaja sahip bulunuyordu. Zira sa- hada 25 ingiliz atma mukabil, en as yüz arap atı yarışlara iştirak için idman edilmektedir. Bu bakımdan da arap atçıları kazanma şansı bakı- 9 75 nis betınde bir handi- kap taşıyorlardı 33