DÜNYADA OLUP BİTENLER. tan kıtasında bulunan bazı eyaletle- rin Pakistan ile Hindistan Devletle— rinden hangisine bağlanacağı bir m: sele teşkil etmişti. Bu eyaletlerden Keşmir'in hangı tarafın hakımıyetı altına gireceği o zamandan beri hâ- lâ kararlaştırılamamıştır. Güçlük şu- radan gelmektedir: Keşmir halkı müslüman, Raca'sı ise Hindüdur. Ra- ca Hindistana bağlanmak ıstemekte, halk ise Pakistan'ı tercih etmekte- dir. Bu iki isteği telif etmek imkânı mevcut olmadıgı İçin, Pakistanla Hın- distan'ın arasında Keşmir'in kim bağlanacağı hususunda bir fikir bir- liği kurulamamıştır. Meselenin en akla uygun gelen hal tarzı, bir samanlar Hindistan'la Pa- kıstan arasında bu konuda arabulu- apmış - olan iral — Lord Mountbatten in de teklif ettiği gibi, Keşmır de bir plebisit yapmak olabi- teklif Birleşmiş Milletler Güvenlik Kons eyinde de bahis konu- su edilmiş, Hindistan ve Pakistan'ın da rızaları alınmak şartiyle, bir ple- bisitin yapılması — kararlaştırılmıştı. Her iki Asya devleti de bu hususta ki muvaffakiyetleri açıkça bildirdik- lerine göre, şimdiye kadar bu plebisi- tin yapılması gerekirdi. Ancak madalyonun öteki yüzü böyle çıkmamış ve bu plebisit bir tür- lü gerçekleşememiştir. Halkın oyuna baş vurulduğu takdirde neticenin müslüman Pakistan lehine tecelli ede- ceğini anlayan Hindistan, bu plebisiti mümkün olduğu kadar geciktirmek için elinden gelen gayreti sarfetmiş ve zaman zaman Keşmir'de patlak veren hadiseleri bahane ederek bura- asker sevketmiştir. Bu askerler şımdıye kadar Keşmir'den çekilme- dikleri için pılması kararlaştırılan plebisite hala başvurulmuş değildir İşte İngiltere'nin Hindistan yarım adasından çekılmesıyle doğan ve bu- güne kadar bir hal tarzına bağlana- madığı için Pakıstan la- Hindistan a- rasında bir gerginlik konusu olmak- evam edegelen bu mesele geçen hafta içinde tekrar tazelenince, dün- yanın dikkat nazarları bir kere daha ve endışe ile Keşmir üzerine çevril- miştir. Gerçekten Keşmir'in — bulunduğu dünya bölgesi son günlerin- en önemli hadiselerine sahne olan bir bölgedir. Bir zamanlar Rus ve Ingılız nüfuzu- nun çarpışmakta olduğu bu yerler- , şimdi Rus ve Amerikan nüfuzları çarpışmaktadır. Bu iki cihan devle- tinin yakın ilgileri dolayısiyle, Keş- mir'de çıkacak bir ihtilâfın bütün dünyaya yayılmasına imkân yoktur. Bunu yerinde bir görüşle derhal kav- rayan Pakistan Başbakanı Mehmet i Çudhuri, geçen hafta, Karaşı'de yüz bin kişilik bir kütlenin "Hindis- tan'a karşı harp!" nidalarını duyar duvmaz, siyasi havayı büsbütün ka- rıştırmamak için, derhal Karaşi'de bir konferans toplamıştır. Konfe- ransa bütün siyasi partilerin temsil- 18 cileri ile Pakistan'ın ileri gelenleri iş- tirak etmişlerdi. ç gün süren toplantılardan son- ra yayınlanan bir beyannameye göre, Pakistan, Keşmir halkını, kendi mu- kadderatlarını kendilerinin tayin et- me haklarının kuvvetle desteklendiği- ne ve bunu gerçekleştirmek için bütün gayretlerin sarfedileceğine - inandır- mak için elinden geleni yapacaktır. Bu da göstermektedir ki, Pakistan i- darecileri, meselesini sulh yoluyla halletmek niyetindedirler. Dünyanın bu karışık durumunda î:)akip edilebilecek en doğru yol da udur. Birleşmiş Milletler Genel Kurula dönüş B undan iki ay kadar önceydi. Bir- leşmiş Milletler Genel Kurulunun gündemi tesbit ediliyordu. Arap dev- letleri, verdikleri bir takrir ile, Ku- Tika meselelerini, bu arada Ce- zayir olaylarını Birleşmiş Milletler'e getirmek istiyorlar, Fransa ise bun- ların kendi milli yetkisi içinde bu- lunduğunu ileri sürerek Genel Kurul gündemine alınmasına muhalefet e- diyordu. Fransız Dışişleri Bakanı An- toine Pinay, bu konuda oylamaya ge- çilmeden önce yaptığı bir konuşma- da, Genel Kurul üyelerine hitaben "Sizi temin ederim ki, demişti, Ceza- yir meselesinin gündeme alınması le- hinde verilecek oyların yarın ne gibi neticeler tevlıd edebılecegını en kestirem Bu sozler, şnphesız, Fransa tara- an Genel Kurula savrulmuş bir tehditten başka şey değildi. şimdi- Ancak Pinay Dönen adam bu tehdit Arap-Asya devletleri blo- kunu korkutamamış ve oylama so- nnnda, Genel Kurul, Cezayir mesele- sinin gündeme alınmasına karar ver- mişti. Bunun üzerine Antoine Pinay Genel Kuruldaki Fransız heyetim ge- ri çekmiş ve o günden itibaren Fran- sa, Genel Kurul toplantılarını boykot etmişti. Fransa'nın bu boykot kararı diğer Batılı devletleri hiç de memnun bı- rakmamıştı. Ingıltere ve Bırleşık A- meri ransa'nın, kendi iç mese- lelerine yapılan bir selahıyet tecavü- zü karşısında duyduğu infiali takdir etmiyor değillerdi. Ancak unyanın bu nazik durumun meselelerin Birleşmiş Mılletler de mü- zakere edilmekte olduğu bir sırada Genel Kurulu boykot etmek, bu Teşki- lâtın prestij ve otoritesini azaltmak- tan başka bir işe yaramıyacaktı. Di- ğer yandan, Fransa'nın bu kararı 0- yunu bu devlet aleyhıne kullanmış o- lan Hindistanı da telâşa düşürmü Hindistan Birleşmiş Milletler Teşkı- lâtının hedef ve prensiplerine candan inanmış devletlerin başında geliyor- du. Fransa'nın Gen urulu boykot etmesi, Teşkilâtı, en onemlı üyelerin- den birinden mahrum edecekti. Ceza- yir meselesinin gündeme alınması le- hinde oy verirken Hindistan bu sonu- cu istememişti. Bu durum karşısından Hindistan siyaset adamlarının en ileri gelenle- rinden biri olan Krişna Menon, geçen aylar içinde, Fransayı tekrar Genel Kurul toplantılarına iştirak ettirebil- mek için uzun ve yorucu kulis faali- yetinde bulunmuş ve nihayet bu gay- retlerinin semeresini almıştır. Geçen hafta, Genel Kurul, enon tarafın- dan takdim edilen bir teklifi oy bir- liğiyle kabul etmiştir. Bu teklife gö- re "Genel Kurul, Cezayir meselesi di- ye ısımlendırılen gündem meselesini bu günlerde müzakere etmeye lüzum olmadıgına ve bu maddenin onuncu oturum gundemınden silinmesine" karar veriyordu. Genel Kurulun bu kararı almasın- da Fransızların Kuzey Afrika mesele- lerinde nihayet takip etmeğe başla- dıkları realist politikanın da geniş payı olduğu inkâr kabul etmez bir hakikattir. Tunus meselesi Mendes- France tarafından halledildikten son- ra, Fas meselesi de son günlerde Ed- gar Faure tarafından çözülmüştür. Genel Kurul yukarda işaret ettiğimiz kararı alırken, kısa bir zamanda Ce- zayir meselesinin de bir hal tarzına bağlanması temennisinde bulunmayı unutmamıştır. Meselenın şımdılık Ge- miyeceği Fransa kendısıne verılen bu son şans- tan faydalanmalı, gelecek yıl da ay- nı güçlük karşısında kalmamak için şimdiden Cezayir politikasını gözden geçirmeye başlamalıdır. AKİS, 10 ARALIK, 1955