10 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

10 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADI VE MALİ SAHADA Bir ihtimal de şu olabilir: Yeni kurulacak hükümet, tasarıyı kısa bir samanda yeni baştan ele alacak ve Başbakanın zaten devam edebilmesi artık çok şuphelı olan zorlamalarına aldırmadan - bu amaları yapıl- mayacağı kendısıne daha vvel şart ak da kabul ettiri lebılıı' - gayri samimi tahmınlerı realitelere irca, imkâns! vvurlardan vaz geçme yoluna gidecektir. Tabii bu arada bir İ eclisin meseleye el koy- ması olabilir. Yalnız burada bir nok- ta önemle işaret edilmelidir: Parti menfaatleri gerçek menfaatlere üs- tün tutularak işten anlar birçok mil- letvekilinin ihtisas komısyonlaı'ı de- ğiştirilmiştir. Bu hiç de iyi bir hare- ket olmamıştır. Meclısın yükünü a- gırlaştırmışt r şeyin — üstünde hayat pahalılıgının hal yollarım ara- maya ve bulmaya çalışması lâzım ge- len Büyük Millet Meclisine bütçe do- layısıyla önemli işler terettüp ettiği- ne şüphe yoktur. Ekonomi Hayat pahası ve sonrası B üyük halk kitlelerini kasıp ka- vurmakta olan hayat pahalılığının mevcudiyet ve mahiyeti üzerinde ar- m , Y tışma yapmak lüzumunu duymuyor. Hatta, şimdiye kadarki her türlü po- litikalara alkış tutagelmekte olan pek çok iktidar partisi mensubu bun- lar arasında yer almaktadır. Dahası var. Hükümetin devrilmesine varan son hadiseler ve tartışmalar sırasın- da, beş yıllık in kasdi in- k”rlarmı, gelişm kte olan buhranı geçici ve ufak sıkıntılar şeklinde gös- termek gayretlerini unutarak, yahut kasten bır tarafa bırakarak bakan lar ve bizzat Başbakan hayat paha- lılıgınııı mevcudıyetını kabul etmiş- ler ve üzerinde konuşmalar yapmış- lardır. Fakat ne yazıktır ki Başbaka- nın,- düşmüş, fakat yeniden hükümeti kurmaya memur edilmiştir ve eski sözleri üzerinde durmak bu bakım- dan manâlıdır - durum vehamet ve ciddiyetim anlayıp ona göre ha- reket etmek nimetinde olduğuna dair ağzıııdan bir şey duyulamamıştır. Şu var: Başbakan o anda tam ve nok- sansız mânasiyle bir nefis mücadele- si ve müdafaası halinde idi. Otur. cak, bir de bunu kabul — edip belkı dunımunu daha da mi zorlaştıracak- ? Hem bunu önlemenin yollarım ve tedbırlerını nereden — bilsindi? Onun bildiği bir şey vardı: Atatürkten son- ra memleketi bir defa daha fethet- mek: İktisadi fetih! Ve bu da ancak sağına, soluna, önüne ve ardına bak- madan, cezbe haline gırerek kafası- nın bildiğine gıtm ekle niye olmasın- dı?. Türk milletinin - bizzat sevgılı mılletımızın boyle bir iddia ve kuru olduğu! biz hiç annetmıyo- - ıktısadı dehasının onda teces- ası İçin ne sebep süm etmiş olmam bulunabilirdi? En emin ve guvenılır ideal dostları da bunu kendisine te- p min ettikten sonra vet hayat pahalılıgı, bunca yıl- hk günahların adeta kefareti halın- de iktidar mensupları tarafından teslim olunuyor. Guneşın balçıkla sı- vanamıyacağı hakikati bir defa ha, bütün gayretlere ragmeıı, kendı- ni kabul ve teslim ettirmiştir. Memleketimizde — şu son günler zarfında çok geniş tesirli ve önemli hadiseler cereyan ettı Bizim üzerın— de durduğumuz hus ki bizce çok önemli bir noktadır, hayat pahalılı- ğının mevcut olduğunu inkârdan vaz geçilmiş oluşudur. Şimdiye kadar se- lâhiyet ve mes ulıyet mevkilerinde bulunanlar bunu devamlı ve sistem- li bir şekilde red ve ınkar etmişler- di. Fakat şurasına ehemmiyetle işa- Sıtkı Yırcalı Eskisi ret edelim: bir şahsın veya bir guru- bun hatâsını anlayıp ondan dönmesi veya dönmeye çalışması takdir edile- cek bir şeydir. Bizde ise hayat paha- hlığının varlığım kabul etmek ikti- darın en başında bulunan mlu şahıs bakımından maalesef boyle ol- mamıştır. Ona müthiş bir sıkıntının ve pahalılığın halkın yaşama gücü- ünbe gün sür'atle yok etmekte oldugu bagıra bagıra kabul ettiril- miş ve sonunda, yukarıda işaret etti- ğimiz gıbı, kasten yahut bir taktik o- larak, ehemmiyetsiz olduğu ve gırı- şılmış olan işlerin neticeleri ile yeni- leceği iddiaları da bir defa daha din- lenilerek ikrar ettirilmiştir. u gün genış vatandaş kütleleri- nin tek ve yegâne münakaşa mevzuu şudur: hayat pahası! Vatandaş, rea- lizmi elden bırakmadan ifade etmek istersek, diğer her türlü — meseleyi bundan sonra alıyor, üzerinde duru- yor, münakaşa ediyor. Şimdi herke- sin kendi zihni seviye, mizaç ve ha- rekterine göre ilgilendiği çeşitli mem- leket meselelerinin yanında müş- tereken içine yuvarlandığı — bir âfet var: Hayat pahalılıgı' Herkes şimdi bunu soruyor. "Bunun sonu nereye varacak" diyor. Evet, hakikaten bu- nun sonu nereye varacak?. Milli gelirimiz düşme — seyri gös- termekte. Nüfusumuz çeşitli sebep lerle artmakta. Konjonktürün seyri meydanda. Dış borçlarımız önümüz- deki yıl ancak pek cüz'i ithalâtta bu- lunabilmemize sebep olacak vüs'atta kabarık. İçinde -bulunduğumuz şart- lar muvacehesinde bir dış yardım ve- ya kredi temin edebilmemiz — adeta m bütün bunların üstünde güçlüklerin hakikaten esasından gö- rülüp tedbirlerinin düşünülmekte ve alınmakta, olduğuna dair bir tek işa- ret mevcut değil. , Evet, hakikaten bunun sonu ne- reye Varacak" Çalışma Yüksek Hakem Kurulu emleketimizde henüz grev ve lokavt hakkı tanınmamıştır. Bu hakların tanınmış bulunduğu yerlerde kollektıf iş uyuşmazlıklarının halli i- in müracaat edilen usul ve vasıtalar ekseriya ihtiyari uzlaşma ve tahkim müesseseleridir. İhtiyari- uzlaşma ve tahkim usulü bir bakıma göre grev ve lokavt haklarının mevcut oluşu- nun tabit neticesi olmaktadır. Buna mukabil ihtiyari uzlaşma ve tahkim müesseseleri grev ve lokavt hakları- nın tanınmamış olduğu yerlerde hiç işe yaramaz demlemezse de çok şe- yarayamıyacakları kolaylıkla id- dıa edilebilir. Bunun içindir ki bu gibi memleketlerde kollektif iş uyuşmaz- lıklarının hallinde mecburi uzlaşma tahkim usulü cari olmaktadır. U- zerınde durduğumuz hakların kanu- nen verilmemiş bulunması halinde uzlaşma ve tahkimin mecburi ka- rakterli oluşu bir zarurettir. Çünkü aksi halle anlaşmazlıkları — ortadan kaldırmak için müracaat edilebilecek daha başka makül ve müessir Ur va- sıta mevcut değildir. Grev ve lokavt haklarını tanımamış ve bu yüzden de uzlaşma ve tahkimi mecburi kıl- mış bazı memleketlerde bu usul bel- ki grev ve lokavt hakkını aratmıya- cak kadar mükemmel işleyebilmek- tedir. Fakat şurası derhal ve ehem- miyetle belirtilmelidir ki o diyarlar- a bu mükemmellik ancak bilgi ve iyi niyete dayanarak vücut bulabil- mektedir. Bir kollektif iş uyuşmazlığında ilk bakışta sadece iki taraf var gibi gözükür; İşçiler ve İşverenler. Fakat bu iki alâkalı gurubun yanma ve üs- tüne, bu günkü sosyal düzenimiz i- çınde hemen devleti koymak doğru ve realitelere uygun bir iş olur. Dev- letin alâka ve menfaatleri, hele bi- zim gibi iktisaden az gelişmiş mem- AKİS, 10 ARALIK, 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: