ka bile geçmeden bir polisin tekrar arabalarına yaklaştığını görünce i- şin ciddiyetini kavrar gibi olmuşlar- dı. Polis, Amerikalılardan, arabanın kontak anahtarını istiyordu. u Amerikalılardan ikisi Ame- rikan kongre üyesi, biri de onlara refakat eden subaydı. McOueen - bu subayın ismi idi - anahtarları şoför- den alıncaya kadar Alman polis ta- bancasını çıkarıp tehdide başlamış- tı. Polisin bağırıp, çağırarak anlat- mak istediğine göre, Doğu Almanya- da, arabaların içinde telsiz telefon bulundurmak yasaktı. Bir Sovyet s bayı gelinceye kadar Amerikalılar bir yere kımıldıyamazlardı. Sovyet subayının gelmesi için kırk dakika beklemek gerekmişti. Üstelik gelen subay İngilizcenin "i" sini bile anlamaktan acizdi. Bir tercüman bul- mak için iki saat daha bekledikten sonra Amerikalı ziyaretçiler Karls- horst'taki Rus karargahına götürül- düler. Anlaşılan Ruslar hâlâ başları- na gelenden bir şey anlamıyan Ame- rikalıları serbest bırakmak niyetinde değillerdi. Sovyet subayları da Doğu Almanya halk polisi ile söz birliği et- mişlerdi. Otomobillerinde telsiz tele- fon bulundurmakla Amerikalıların Doğu Almanya Halk Cumhuriyeti kanunlarına aykırı harekette bulun- duklarını ileri sürüyorlardı. Bu ziya- retçilerin Amerika kongre üyelerin- den olmasının hiç bir önemi yoktu. Onlar da her yabancı gibi bulunduk- ları memleketin kanunlarına itaat etmek Zzorundaydılar. Amerikan ve Doğu Almanya makamları arasında bir anlaşmaya vardana kadar Ame- rikalılar Sovyet karargâhında tutu- lacaklardı Rus - oyunu ovyetlerin oyunu gayet sarihti: Amerikalıları bu vesile ile Doğu Almanya makamları ile temasa ge- çirerek, onları şimdiye kadar huku- ken tanımadıkları bu devleti fiilen ta- nımaya zorlamak! Ancak Amerika- lılar bu oyuna gelmek istememişler ve Kongre üyelerinin serbest bırakıl- masını temin etmek için doğrudan doğruya Ruslarla temasa geçmişler- di. Nitekim kongre üyelerinin serbest bırakılması Albay Hammon bay Kotsiuba arasında yapılan zakereler sonunda tır. mü- kararlaştırılmış- Bu olay ile dünyanın dikkat na- zarları birden Berlin'e çevriliyordu. Bilindiği gibi Berlin Sovyet ışgalı al- tınla bulunan Doğu Almanya'nın or- tasındadır. Ancak, Almanyanın statü- sü tesbit edilirken Berlin'in önemi göz önünde bulundurulmuş ve şehir sadece Rus işgaline terkedilmemişti. Berlin dört işgal bölgesine ayrılmış ve bu bölgenin her biri bir galip dev- letin işgali altına bırakılmıştı. Ancak Sovyet Rusya Doğu Almanya'nın hü- kümranlık haklarını tanıdıktan son- ra Berlin'in statüsünün ne olacağı gerçekten merak ediliyordu. Geçen Eylül ayında Moskova'da Sovyet Rus- ya ile Doğu Almanya arasında imza- lanan "Dostluk Andlaşması" nda, AKİS, 10 ARALIK, 1955 Berlin üzerindeki hükümranlık hak- larının Dört Büyükler arasında esa- sen mevcut anlaşmaya uygun olarak icra edileceği kaydı konulunca, Rus- ların bu konuda Batılılara bir zor- luk çıkarmıyacağı kanaati yerleşmiş- Fakat olaylar bu kanaati doğrula- mamıştır Yukarıda anlattığımız hadisenin ertesinde, Rus işgal bölgesindeki Sov- yet kumandanı General Dibrowa, A- merikan kumandanı General Dasher- le yaptığı bir mülakatta Alman Halk Cumhuriyetinin bağımsız bir Devlet, Doğu Berlin'in ise bu devletin baş— şehri olduğunu, artık şehrin bu bölge- sine işgal altında bulunan bir mınta- ka nazariyle bakılamıyacağını bildir- miş bulunuyordu. Bunun üzerine Ge- neral Dasher Doğu Almanyada ken- disinden başka hiç bir otorite tanıya- mıyacağını söylemiş ve Dibrowa'dan da şu cevabı sılmıştır "Ben sizle Do- DÜNYADA OLUP BİTENLER gerekecektir. Çünkü, eğer Doğu Ber- indeki Rus otoritelerinin yerini Do- ğu Almanya otoriteleri alırsa, Batılı işgal kuvvetlerinin tanımadıkları bir devletin makamları ile işbirliği yap- maları diye bir şey beklenemeyecegı— ne göre, çıkar tek yol Berlin'e yen bir statü vermektir. Bu statünün na- sıl verileceği ise ayrı ve hepsinden güç bir meseledir. Muhakkak olan, Sovyetlerin Batı- lıları Doğu Almanya'nın tanınmama- sı konusunda nazik bir noktadan ya- kaladıklarıdır. Almanyanın kalbi ve beyni mesabesinde bulunan bir şeh- rin Sovyet emellerine oyuncak olma- sı mutlaka Batılıları yeni hal tarzla- rı bulmak imkânlarını aramaya sev- kedecektir. Bu imkânların gerçekleş- me şansı ise, Sovyet siyasetinin artık bir kere daha düşen maskesinden son- ra, sıfır değilse bile daha fazla da de- ği ildir. İhtilâf mevzuu Keşmir Keşmekeş ğu Almanya arasında bir vasıtadan başka bir şey değilim." General Dasher, Dibrowa ile bir gün önce iki Amerika Senato üyesi- nin dört saate yakın Doğu Berlin'deki bir Rus karargâhında tutuk bulundu- rulmalarını protesto maksadiyle bu- luşmuştu. Amerikan generali, ziya- retçilere karşı tabanca tehdidinde bu- lunan Do gu lmaı'ıyalı polisin bu ha- reketini "vahşiyane" olarak vasıflan- dırmıştır. Bu konuda söylenenler ve yapılan hareketler ne olursa olsun, Sovyetle- rin Doğu Berlin'i Alman Halk Cum huriyetinin başşehri olarak gelıştır— mek istedikleri anlaşılıyor. Bunun i- çin de her şeyden önce Berlin'in sta- tüsünde yeni değişiklikler yapmak Keşmir Hortlayan ihtilâf Geçen hafta içinde bütün dünyanın dikkat nazarları bir kere daha Keşmir'e çevrildi. Hindistan'la Pa- kistan'ın arasında, bu iki devletin ba- ğımsızlarını kazandıkları günden beri bir ihtilaf konusu teşkil eden ve iki kardeş milletin hâlâ normal münase- betler kurmalarına imkân bırakma- yan bu ihtilâf, geçen hafta Pakıstan— da ortaya atılan "Keşmir için cihad" teranelerinden sonra yeniden alevlen- miş bulunuyor. Keşmir meselesi nedir? Usun yüz yıllar boyunca devam eden İngiliz hakimiyetinden kurtulurken, Hindis- 17