KADIN Çarşı - Pazar Pazarlık A lışveriş yapan kadın, birden, elin- ki kumaşı bıraktı ve paketleri- ni toplar gibi bir poz vererek: — İmkânı yok, dedi, istediğiniz parayı veremem, bir a rka adaş aynı kumaşı çok daha ucuza aldı." a Satıcı telâşla, başka toplara atıl- t "— Buyurun işte aynı desen, çok daha ucuz, fakat kaliteye dikkat et- tiniz mi?" "— Hayır hayır, arkadaşın aldığı benım beğendiğimin eşi idi. Metresi- 0 lira veriyorum. Eğer işinize gelirse tabii.." Kadın bu sefer, paketlerini topla- dı, hakikaten çıkıp gidiyor gibiydi, satıcı peşinden koştu. — Siftahımı bozmayın hanıme- Size iki buçuk lira Iskonto ya- pıyorum otuz iki buçuğa bu kumaş bedavadır. Zaten satmasam daha i- yi, Vallahı sattığımızın yerine koya- mıyoru "— Sız bilirsiniz, Allahaısmarla- dık." Kadın büsbütün — kuvvet kazan- mıştı. Alışveriş planının ikinci mad- desini tatbik mevkiine koydu, kapı- dan dışarıya bir adım attı, kalbi he- yacanla atıyordu. Bu sırada başka bir ,satıcı işe müdahale etti: uyurun hanımefendi, bir patrona danışalım. - Patronla uzun bir çekişme daha ve kadın nihayet kumaşı aldı, mu- zaffer bir eda ile karlı bir iş yaptığı- na emin, dükkândan çıktı. Satıcılar da, aynı derecede memnundular. On- lar da kârlı bir iş yapmışlardı Va- kıa bu kadın, iyi bir "pazarlıkcı" idi ama bu işte, tam mütahassıs değil- di. Kumaşı beğendiğini fazla belli et- mişti. Bazıları daha çok ustalıkla hareket ederlerdi. FFiyatın üzerinde fazla durmaz da, kumaşın her an, yeni bir kusurunu görür, türlü tered- dütler geçirirlerdi. Onları idare et- mek güçtü ve fiyatı asgari kâr had- dine kadar indirmeye muvaffak olur- lardı. Bazıları ise doğrusu "cennet- lik'ti. Bunlar kumaşı beğenir, kesti- rir, parayı çıkarırken usulen: Hiçbir tenzilâât — yapmıyacak mısınız?", diye sorarlardı. Bazı satıcılar böylelerine — karşı ufak bir vicdan azabı duyarlardı:' "— Adetimiz değildir hanımefen- di ama, gayemiz sizi dükanımıza a- lıştırmaktır. Küsuratını vermeyi- w kibar müşteri kibar satıcıya teşekkur eder giderdi. Ecnebilere yapılan tavsiye İ stanbul ve Ankarada, çok mah- dut birkaç büyük mağaza istisna edilecek olursa, bu pazarlık usulü bü- tün Türkiyede caridir. Pazarlık u- sulü ile aldatmak merakı bize o ka- dar mal edilmiştir ki, memleketimi- ze gelen ecnebiler — daha hudutları- mızın dahiline girmeden ikaz edilir, pazarlığa alıştırılırlar. Onlarda — de- vamlı bir aldatılma korkusu mevcut* tur. Bu aldatılma korkusu, Akdeniz sahillerinde İtalyada başlar ve şarka doğru gittikçe kuvvetlenir. Kapalı çarşıda, ecnebilere antika diye yut- turulan birkaç parça eşya, muhak- kak ki hakkımızda yanlış hükümler verilmesine sebe muştur. Bütün kabahat iptidai oldugu kadar çirkin ve yorucu bir usulde, pazarlık usu- lündedir. Fena bir usul ünkü pazarlık, daima müşterinin Caleyhınedır Böylece iyi pazarlık edemiyen veyahut hiç pazarlık etmi- yen medenı kafalı muşterı — devamlı Modern dükkân vitrini Lütfen biraz zevk ! 24 Alış - veriş Tuzu : Pazarlık surette pazarlık edebilen müşterile- rin namı hesabına dükkâncılara faz- la para öder. Madem ki dükkâncı pa- zarlığı daima göz önünde tutup ona göre, geniş bir fiyat istemektedir. ân ve mağaza —sahiplerine sorarsanız kabahat — müşterilerdedir, pazarlık etmeden rahat etmez ve pa- zarlık eden ticarethanelere rağbet e- derler. Satıcı veya alıcı, bizde — pazarlık etme, yani aldatmak merakı ve alda- tılmak korkusu o derece yerleşmiş, o derece içimize — sinmiş ki bundan vazgeçmeyi insanların hüsnüniyetin- den beklemek artık imkânsızdır. Bu- nu kökünden halletmek ve pazarlığı sıkı bir. yasağa tâbi tutmaktan baş- ka çare yoktur. Vakıa — bizde böyle bir yasak mevcuttur veya mevcut idi, fakat hiçbir zaman tatbik edil- memiştir. Halbuki ekseri alışverişi yapan kadınlar, bu yasağa ne büyük bir hasret duyarlar Pazarlık etse yorulurlar, küçülürler, ezilirler; et- meseler daha da çok aldatılırlar Ma- navda pazar yerlerinde, n küçük dükkânda, en büyük magazada hep bu sıkıntı ile karşı karşıyadırlar. r ne olursa olsun artık bu pazarlık usulünden, bazı filmlerde Şark'ı ifade etmek için komik bir şe- kilde tasvir edilen bu pazarlık usu- lünden kurtulmak istiyoruz. Belki zaman muhtelif mağazalar- daki fiyat farkları ortadan kalkacak ve üzüntüsüz, korkusuz bir alışveriş yapacağız, yüzümüz gülecek. Vitrinlerimiz ve göz zevki Y ılbaşı yaklaştıkça, insanların vit- rin seyretmek merakı da fazlala- şıyor. İhtimal, gerek kendimiz gerek yakınlarımız için, kaprislerimizi en AKİS, 10 ARALIK, 1955