Konserler Britten Ankara'da 6aralık salı akşamı. Büyük Tiyatro- daki konserde iki değerli sanatkar dinledik. Biri kompozitör; zaman mızın meşhur lngılız bestecılerınden Benjamin Britten... Diğeri ise kıy- metli bir lngılız tenoru Peter Pears. Program, bir şan resitali olarak ter- tiplenmişti. Mamafih, dinleyicilerin büyük bir kısmının daha ziyade Brit- ten için geldikleri söylenebilirdi. Halbuki, alâka ile beklenen bes- tekâr, konserde pek mütevazi bir şe- kilde yer almakta idi. Peter Pears ile birlikte, İngiliz Kültür Heyetinin davetlisi olarak 6 aralıkta şehrimiz- e, 11 ralıkta ise İstanbulda birer konser vermek Üüzere gelmişlerdi. Britten'den, daha önemli icralar bek- leyenlere hak vermek lazımdı; zira orkestra müziği sahasında da kıymet- li bir sanatkardı; kendi eserlerinden bir kaçını - hiç degılse birini - bura- da idare etmesini gönül isterdi. Buna mukabil, bestekârın faaliyeti Peter Pears'e refakat etmesine ve resital- deki birkaç parçaya münhasır kaldı. Britten ismi, ilk nazarda, musiki âleminde "Peter Grimes Operasmı memleketimizde ise "Gençler İçin Orkestra Rehberi" ni - veya diğer ismi ile - "Pureell'in bir temi üzeri- ne Varyasyonlar ve Füg" ü hatıra ge- tirir. Bestekâr, Frederick Delius, Ed- vard Elgar, Vaughan Williams gibi büyük İngiliz kompozitörleri arasında yer almaktadır ve asrımızın sanat dünyasında büyük bir kıymet ifade eder. Müziğin her sahasında eserler verdiği gibi, çeşitli stillerde yazmış, hattâ bu şümullü anlayışın muhtelif cephelerini çok defa aynı eser içinde bir araya getirmiştir. Kompozısyon hayatının ilk devrelerinde bir a Schoenberg'in a tonal müziğinin ca— zibesine kapıldığı, fakat daha sonra- ları Mahler'in post-romantizmine de- ğer verdiği görülür. Zamanla, şahsi- yeti bütünlüğe erişmiş ve günümüzün pek sevilen bir bestecisi halıne gel- miştir. Daima başarılı bir tekniğin ışığın- | da bestelediği musikisinde, mantıki bir insicam yanında samimi bir Üslü- e mükemmel bir poetik ifade ka- bılıyetıne sahiptir. Eserlerinde mati itibarla programlı musikide üstün bir başarıya erişmiştir. Nitekim, istis- nai kabiliyeti - bilhassa şarkı ve ope- ra mevzuunda - realist* bir şekilde metnin atmosferini ve buna uygun düsen fonu muvaffakiyetle tedai et- tirebilmesinde müşahede olunur. Britten 1913 yılında lngılterede Lowestoff'da - Sufolk - dünyaya gel- mişti. İlk bestelerine beş yaşında baş- ladı. 9 yaşındayken bir yaylı sazlar kuartetine sahipti. 16 yaşına geldi- ğinde ise, eserlerı 1 senfoni, 6 kuartet g ve bir de "Simple muteşekkıldı sit - Senfoni" diyebileceğimizz bu AKİS, 10 ARALIK, 19655 unsur kuvvetle hâkimdir. Bu | Benjamin Britten Yakışıklı — bestekâr eser, 9-14 yaşları arasında, yaylı sazlar için bestelediği kuçuk parça- lardan meydana getırılm Akademik tahsiline Norfolkta Gresham okulunda başladı. Bu ara- da, Frank Bridge'den nazariyat ders- leri aldı. 1930 yılından itibaren dört sene devam e Londra Kraliyet Musiki 1 ara- sında John Ireland (kompozisyon) ile Arthur Benjamin ve Harold Samue (piyano) bulunuyorlardı. Bestekâr olarak, halkın .dikkatini 1934 yılında çekmişti: — Floransa'da, Milletlerarası Muasır Musiki Cemiye- tinin tertiplediği festivalde icra edi- len olup ve yaylı sazlar için-"Fan- Peter Pears Bizimkiler — tenezzül — etmeli tezi Kuartet" i büyük bir alâka ile karşılandı. Aynı cemiyetin 1936 yılın- daki festivalinde ise diğer bir eseri. Keman ve piyano için Süit icra edil- di. Lâkin, bestekâr beynelmilel saha- daki şohretıne 1938 yılında "Fran Bridge'in bir temi üzerine Varyas- yonlar" ının Londra'da icra olunması ile ulaştı. Peter Pears İngilterede, Giyndebourne Operası sanatkârlarından Peter Pears'in şohretı, - zamanımızın diğer tenorla- rına n ziyade memleke- ti hudutları ıçınde kalmıştır. Buna mukabil, musiki ile, bilhassa opera ile yakından meşgul olanlar tarafın- dan tanınmakta ve değeri takdir e- dilmektedir. Gerçi Pears'i de bir g için olsun, bir opera temsilinde dınle- mek veya büyük bir başarı gösterdi- ği Brıtten operalarından birkaç arya okumasını istemek hatıra gelebilirdi. Mamafih, resital, bu değerli tenoru dınleyıcılere pek yakından tanıtmış Programın ilk kısmında Purcell ve Schubert'in eserlerine yer veril- mişti, ikinci kısmında ise Britten'den "Michelangelo'nun yedi Sonesi" — ve yıne Britten tarafından aranje edil- ili mege hasret kalanları fazlası ile tat- n etti. Tizleri, peşleri, pianissimo- ları tam bir rahatlıkla, en ufak bir entonasyon olmadan okumasına hay- ran olmamak mümkün değildi. İşin garip tarafı, konserin Opera sanatkârları dul ve yetimleri menfa- atine tertiplendiğini öğrenenler, din- leyiciler arasında bu sanatkârlardan sadece birkaçını -Leylâ Gencer, Atı- fet Usmanbaş, Hilmi Girginkoç ve korodan birkaç üyeyi - görebildiler. Peter Pears'i dinlemeğe- Savni Su- başı da gelmişti ama diğer tenorlara rastlamak mümkün olmadı. Tenkid Devam eden bir konu B esançon müsabakası, müziksever- leri bir hayli meşgul etti. Hattâ Fo! un son sayısında bu konu ile ılgılı bir okuyucu mektubu neşrolun- du : Yazı sahibi Y. Müh. Yüksel At- tılasoy, meseleyı sadece bir Türk sa- natkârının - orkestra şefi Pertev A- paydının - başarısı zaviyesinden mu- talâa ediyordu, ve müsabakaya dali şimdiye kadar Forum'da neşredılen -aynı zamanda Akis'e cevap teşkil eden—yazıları , bu uvaffakiyetin değersizle sürümesi" olarak tefsir etmekteydi. Filhakika, Forum'da ve Akis'de Besançon müsabakası, Pertev Apay- dın'ın bu yazışmadaki başarısı dola- yisiyle ele alınmıştı. Ancak, esas nu şüphesiz ki bir Türk muzısyenının değerınm küçültülmesi veya büyütül- mesi değil, bir müsabakanın kolay olup olmadığı meselesi idi. Esasen bir münekkidin, bizzat bulunmadığı bir yarışmaya iştirak eden sanatkar- ları uzaktan tenkid etmesine imkân 29