y — Bu'çocuk büyük bir adam, büyük bir kalem sahibi olacaktır.. dedi. (1| Hüâmidin birinci eseri “Macerayı aşk? ise de: kudreti icat itibarile addolunmak lâzım gelir. Sabra garp şe- kline girmiş ilk Türk manzumesidir ve: Bir zamanlar karargâhım idi Bedetiler gibi heyabanlar; Ona mucip le iştibahım idi Nasıl imrarı takteder onlar? diye başlar. Hâmidi parlatan ve bütün gözlerde yükselten “Tarık, olmuşt İlâmid “Garam, vEimede Selimiye. de yirmi, dört gün daya kapana rak (2k “ Ma beri de Çarılımda L kardeşinin ailemande köşkünde (3) yazmıştır, (Tarık) tan: Bir Matemzede kız ağzından Her yer karanlık pü nur o mevki, Mağrıp mı yoksa makber mi Yarap? Ya habıgâli dilber mi Yarap? Rüya değil bu, aynile vaki: Bir gülşen ini bak şu harabe, Ebri seher mi düşmüş türabe? Mezarın başında Yarim mi medfun? Ay mı tutulmuş? Dönmüş o türbe bir hacleyühü | (1) Doktor Ali Çalımlının rivayetidir. (BI Kendi ağzından... (8I Süleyman Naziften.. Hâmidin “büstü. Bir haclegâha döndüyse türben, Aç koyunu aç, maşükanım ben! Tubi yer etmiş bu şürezarı., Yok bir açılmış hu Allah ocağı; PLC İsmet yalağı, Cennet sediri, Ya bir velidir, gelmiş te vecde Etmiş müebbet Mutlâk bu yerde olsun zevalim, canan mezar nf sürelle secde! Maşrık kararmış, yanmakla m Matem libasım aksile gülşen. Bir eyl isem de.. bir leyli rüşen! Hep başka başka ezhar açılmış; Nahli emel mi cismi nizarın? Benzer şahaba senki mezarın, Düşmüş zemine, nuru saçılmış! Gök mü yarılmış.. Yarap nedir bu? Ezharı pürnur.. eniarı a Hümid Se cliğinie yazdığı bir şiirin- de de: İnsan ki. bu alemde DE çektiği gamdır; Bir neşvei uhraya sezavar olamaz mı? Olmuş ne çıkar çünkü serancarı ademdir. Ti demişti si Hâmid, her fâniye mukadder olan ükibete kavuştu, Öldü, Gikat onun bü- yük hatırası, onun fikir, sânat, kültür tarihimizde bıraktığı iş hiçbir zaman unutulmıyacak, Türk milletile beraber ebediyete gidecektir. Hâmit, milletlerin edebiyatlarında birkaç neslin yaptığı işi Türk edebiyatında tek başına başarmış olan adamdır. O, şark kültürü gibi garb edebi kültürünü de hazmetmişti. Bu edebi kültürün Büyüllüğei Şumulü, di- (VI) Hazinesi evrak anatkir y we şiir tarihimizde kaç asırdanberi sürüklenip gelen vear tık son zamanlarını yaşamakta olan bir ye “ni bir şekil kurmaya muvw ıftak ole İni. Ha da bu kadar büyül yapmış olan adam, öleceği zaman Mi rahatça kapayabilir. Önün sanatın muhtelif Şi belerinde yaptı £ devrini kapattı. Sanatta Bı işi anlatmak için s4. tırlar değil, büyük cildler lâzımdır. Mehmet Fuat Köprülü Bir ay kadar oluyor; büyük Şairi, Maçkadaki evinde ziyarete gitmiştim, Demek bu son görüşüm ve son görüs memiz imiş, Ban gular gibi acı bir söyleyişle halinden şikâyet etmişti, Büyük Ölü, ölüm döşeğinde. — Ayaklarım yürümüyor, gözlerim görmüyor, birşey okuyamıyorum, Elle rim titriyor, yazamıyorum. (Gözlerime uyku girmiyor, uyuyamıyorum, uyuklu. yorum. & sonra ayni buruşuk ve üzüntülü sesle ilâve etti: 1 yele gecesinde, gündüzünde; Ben neyleyeyim bu Yeryüzünde? Ölümü ile, ei ndan başka hemen herşeyini kaybetm sükün ve huzura ermiş bulunuyor. Be. yaz sakalının çerçevelediği nur yüzü ile, şimdi gözlerimin önüde canlanan Al- ülhak Hâmid'in koyu ve deha ışıkları olan şair, sonsu parlıyan gözleri, artık sönmüş demek. O gözlerde bir asra yakın bir mazi, yok- luk denen akşamın alaca alg içine, dönmemek üzere gömül. Karlar altında nevbaharım ben... Diyen şair, karlar altında bir ilkba* bar gibi yatsa da, ne yazık ki bir daha dönmiyecek bir mevsimin havasını ve ge il A a emele İİ ei