'met te ediyor, | i çok canini #k hlil ediyordu. fdilâne bir sw hukuktan ve | esinde telâkki zi umumi kak .sasen kendisi üzünden bağ iyi yerleşmiş "nefret duyar »si icap eden dan ayrılarak! n, hem de ayl kalâde adamlı xanç olduğun” i bile, kızmaği “ve üzülmeğe vesile bulabilmek için, İ- “zam eder ve değişlirirdi. Bizzat kendi- “ sini muazzep etmekte mahir olduğu gibi, 7 endişe ve üzüntü yaratmasını da bilirdi. © Sonra, kendisini bu kadar korkunç ya- pan hiddeti arasında, birdenbire yumu- vE i bei © şayarak affedilmesini rica eder, ve bu- “nu ısrarla isterdi. O zaman sitemler e- © riyerek birer teessür, acı sözler de birer ” okşayış olur, gözlerindeki korkunç a- “lev sönerek onun yerine ilâhi aşkın ışığı ““parlardı; ve bu sırada İioy birdenbire “Sofia'nın dizlerine kapanarak en tatlı ve en muti bir âşık olurdu. © Ne kadar delicesine âşık olursa ol “sun, bu hassas genç kızın sevinç ufuk- “larından geçen bu fırtınaların, onu al 'tüst etmemesine imkân olabilir mi ? © Sâkinve içli bir kız olan Sofia her- “şeyi isteyordu. Şiddetten nefret ediyor “ve lâkaytlığa tahammül edemiyordu. Aşkla dolu olan bütün kalbile sevgili- “sinin hayatında vazgeçilmez bir varlık “olmak istiyordu. Fakat korku ile karı" ne kani olarak da, aşkı tün hayatını kaplıyan bu adamı, ebedi Surette kendisine bağlıyamıyacağından korkuyordu. İpekli gelinlik elbisesi bir kanape Bin üzerinde duruyordu, Duvağının ucu Yerdeki halılara doğru uzanmığtı. © Sofia, dalgın birtavırla saçlarını bir daha düzeltti ve aynadaki hayaline tit- Tek bir tebessümle baktı, Etrafında du: ran kızkardeşleri gevezelik ederek gü- üyorlardı. Lise dedi ki — A.. başını ne kadar da yavaş dü- tiyorsun!.,. Ben, seni bu muhteşem Valetinle görmek için o kadar sabır- #zlanıyorum kil. © Lise sözlerile ve tavırlarile mültefit z rünmeğe çalışıyordu. Fakat sesinde üç sezilen bir ihtizaz, bakışlarında da ir teessür vardı, Acaba ablası bir parça teessir değil mi idi ? Kapı vuruldu. X Dışarıdan bir sts, bir hizmetçinin YizP.. diye soruyor Sofia acele ile omuzlarına bir atkı © — Artık sandıkları kapatabilir mi- çamaşırlar, itina ile katlanmış el- eler, kurdeleler ve ipek parçaları ta- ordu. Sandıklardan birinin üstünde v Nicolaievich'in tercih ettiği soluk deleli bir rop duruyordu. Bu, biribir- e ilk itirafta bulundukları gün giy- elbise idi. Küçük nişanlı kız buna u eğildi, elbiseyi elile düzeltti, ve sonrâ sandığın ağır İcapağını birdenbire indirdi. Sanki bu suretle gençliğinin nâşını taşıyan tabutun kapağını kapa- tiyor gibi idi. Merasim esnasında hizmetçiler san: dıkları üç çift beygirle çekilen, ve So- fia ile kocasını götürecek olan büyük yol arabasına yerleştireceklerdi. *# Genç kız birdenbire şayanı hayret bir yorgunluk duyarak orada duran bir sandalyeye oturuverdi. CASI... Bu sirada kapıdan görünen Tatiana; — Geç kalacaksın Sofia, simdi me- rasim çocuklarından biri gelerek kont Tolstoi'un kilisede beklediğini haber verecek... Sen o zaman daha hazırlan- mamış olacaksın... dedi. i oda hizmetçisi gelin elbisesini tutarken Sofia da başını eğip kollarını uzatarak kıymetli saten ve dantelâların dalgalarına daldı. Sonra kollarını geçi- rebilmek için gene elleri yukarda ol- olan düğmelerini iliklemeğe başladılar, Annesi ile ablası Lise geniş ve uzun duvağı altın iğnelerle, nişanlıya hediye gelen incili tacın altına iliştiriyorlardi. Sofia Andreevna şimdi aynadaki göz kamaştıracak kadar şairane hayalini seyrediyordu, Fakat kadifeli göz bebek- lerinde bir teessür parlıyordu, Kendi- sini öpen babası doktor Andre Evsta- fievich Bers'e alnını uzattığı zaman çeh- resi hüzünlü idi. Kızının enfes endamı- nı sessizce seyreden baba, içinden ge- len galeyanı hissedince, cebinden kıy metli bir çalarsaat çıkartarak: — Vayl.. saat yediyi çeyrek geçi- yor!... diyince herkes bir çığlık kopar- dı. Sofia'nın annesi ve Lise ile Tatiana oda hizmetçilerini de alarak tuvaletle- rini ikmal etmek üzere uzaklaştılar. Andre Evstafievich kizini endişeli bir bakışla süzdü: es'ut musun Sofia ? — Evet baba! Genç kız bu cevabı çok yavaş bir sesle vermişti. Bir müddet ikisi de sessiz durduk- tan sonra, doktor tekrar söze başladı: — Liov Tolstoi fena bir adam de- gil, lâkin ona yardım etmek lâzımdır kızım. O, büyük bir muharrirdir, fakat aynı zamanda da bütün diğer insanlar gibi okşanmağa ve bakılmağa muhta olan bir adamdır. Onu şefkatinle cesa- retlendirmeli ve himaye etmelisin... Sofia'nın zeki bakışları babasının gözlerinden ayrılmıyordu Hayrete düş- müş gibi görünüyordu. Liov bütün in- sanlar gibi mi idi? Kendisine mi gü- Doktor tekrar saatini çıkardı: — Ne o?.. yedi buçuk mu?.. Nasıl oldu da hâlâ gelip seni çağırmadılar ? Acaba ne oluyor ? Sesinde endişeli bir titreyiş vardı. Gidip işi anlamak üzere odadan çıktı. Filvaki bu gecikiş gayri tabii bir şekil alıyordu. Bu da Liov'un garip hallerin- den biri değil mi idi ? Birdenbire So- fia'nın içine bir endişe girdi, ve duya- ğın altından yanaklarının solduğu gö- ründü. Onu bu sabahtanberi görme- mişti: Yoksa fikrini mi değiştirmişti ? Ona sabah akşam kederli bir tavırla; — Sen beni sevmiyorsun! Sen bu kadar genç ve bu kadar güzel olduğun halde, benim gibi yaşlı ve solgun bir adamı sevemezsin /,. diyen, bu birden- bire ortaya çıkan nişanlıdan herşey beklenebilirdi. i Sofia onun bu sözlerine şiddetle iti- vaz ediyor, ve onu hâl ve istikbâl hak- kında bütün imanile temine çalışıyor- du. Fakat o, bunlara inanmamakta genç kızı hıçkırıklarla ağlatıncaya kadar 1s- rar ediyordu. O zaman o da ağlamağa başlıyarak Sofia'nın dizlerine kapanı- yor, ve her ikisinin dünyanın en mes'ut insanları olduğunu yeminlerle tekrar ediyordu. Fakat ondan sonra?., Acaba gene hangi saçma düşüncelere kapılmıştı ? engi sapsarı kesilen küçük gelin azap ve endişe işinde titriyordu. *w Koridorda bir gürültü oldu... Oda kapısı şiddetle açıldı ve içeriye doktor Bers, onun arkasından da Tols- toi'in uşaklarından biri olan Michel gir: di. Doktor k : — Olur şey değil, diye bağırdı, se- nin nişanlın ne biçim adammış böyle yavrucuğum?... Düşün bir kere: adam- cağız sadece düğünlük gömleğini kay- betmiş!.. Evinin her tarafını altüst et- tiği halde bulamamış. Şimdi bu göm- leğin yanlışlıkla buraya gelen eşyaları arasına konmuş olacağını zannediyor. Bittabi daha hiç hazırlanmamış | gülüşle Sofia'nın omuzları sarsılıyordü. Demek ki mesele bundan ibaretti. Allaha çok şükür, Gürültüyü işiden Madam Bers ile kızları koşup gelmişler, sualler soru- yorlar ve istihfafkâr bir surette gülerek alay ediyorlardı. Lise ile Tatiana deli: cesine gülüyorlardı. Hizmetçi kadınlar da, terbiyesizce alay etmiş olmamak için, başlarını çeviriyorlardı. Buna rağ- men onlar da gülmekten kendilerini ala- mıyorlardı. Vakit geçiyordu, Michel de safdilâne bir tavırla efendisinin giyinmesi için en es bir a olan gö i isti . a e A