ilâyetteki bü. larının fiya, işte iki yüz an vermenizi anoviç; fakat : yaparsın? İmaz haşmet, oldüğu halde rektörün yâ: n fabrikanın muz? Elemen itodan büyük ve kirli suları ediyorum. mek cür etini uz, yoksa sizi ittırırım. ini çıkararak: etmeabın fer. li suları bana kelime daha uz. arak sarardı, bir havuzun rüşünüz. Ben erim. şamaz mıyız? ettiğinizden e yüz rubleye ciz yüz ruh öylüleri nlay dine gittiler, ırın kendile r, Çar: ESlIZE geldi, ın koydu. “ kıyamet kopuyor. , © tin ikiside esrarengizliklerini kaybet © mişlerdir. Bu hâdise ile beraber, reklâm Esrarengiz Yıldız, Greta Garbo: i | Greta Garbo ve Cat- epburn isimleri etrafında Çünkü bu iki artis” herine Fİ “acentalarının bu isimler etrafında vücu: “de getirdikleri efsane de yıkılmış olu- yor. Bu hâdisenin ehemmiyetini. Helly» wood nazarında nekadar mühim, nekas dar hayati bir mahiyeti haiz olduğunu anlamak için, gerek (Greta Garbo'nun, gerek Catherine Hepburn'un esraren- gizliklerinin ne mana ifade ettiğini bil- mek lâzımdır. Greta Garbo, bundan on iki sene kadar önce, İsveç sinemalarında bir iki ufak rolde epeyce muvaffakıyet kazan: mış; ve Eellywood sinsmacılarının Da- zarı dikkatini celbetmişti. Hollywood irektörlerinden biri kendisile hemen bir kontrat yaptı ve Greta, günün bis rinde Amerikaya geldi. Greta'nın geleceği gün, kumpanya» nın direktörü, şeflerden birini onu kar" Şılamak üzere vapura göndermişti. A- #damcağız, bu yeni artistin, o zamana “kadar binlercesini gördüğü, tanıdığı tip” lerden birine benziyeceğini tahmin edip ururken, karşısında, iri ayaklı, iri elli, İgun yüzlü, uzun boylu, sıska bir kız rünce hayretinden gğzı açık kalmıştı. ma kızın başında eski, soluk, biçimsiz bir şapka vardı: şapkanın altından renk» , Arkasında kül» Şef, kumpanyanın ta İsveç gibi yer- n böyle bir ucube bulup getirmesine ok. Şek, bu cevabı pek garib bulmakla aber, bu çirkin kızla fazla meşgul İmiyacağı için de sevinmişti. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, kumparya direktörü, ayni şefi çağırta- rak dedi ki: — Mis Garbo hakkında hâlâ birşey yapmadınız. Gazetelerde ona ait tek bir yazı görmedim. Şu aralık onun bir filim çevirdiğini biliyorsunuz. Bu filim bir aya kadar piyasaya çıkacaktır. Mis Gar- bo'nun © zamana kadar meşhur olması lâzım. ef ne yapacağını şaşırmıştı. Greta Garbe'yu halka tanıtmaktan güç birşey olamazdı. Bu kız, ne sokağa çıkıyor, ne kimse ile konuşuyor, ne insanların ara“ sına sokuluyordu. Fakat, direktörün 1s» rarı ve tehdidi, üstelik Greta Garbo'yu çok istidatlı bulduğunu ii Şefi çok müşkül bir mevkie sokmı mcağız iki gün Mr nl e ele zihninden geçirdi.. veni- bayet Greta'yı herşeyden yanına çıkabilecek bir kıyafete sokmağa karar verdi! terzilere, modistrelere, ber berlere, makiyajcılara haberler gönderdi; ve kendisi de Greta ile görüşüp onu kandırmak üzere otele gitti. Lâkin Greta ile konuşurlarken, şef, bu fikrinden caymışlı. Greta Garbo'yu, o zamana kas dar görülmemiş, akla bile gelmemiş bir tip olarak yaratmak daha doğru olacaktı. ta'nın, saçları darmadağın, daima muşamba giyen, ökçesiz kunduralı ve olması lâzımdı. önce insan pamuk çoraplı bir tip Sokağa çıkmıyacak, silik, kendi halinde zibenin hissiz bir heykeli halinde yaşı- yacaktı. Bu adam, bu fikrini derhal tatbik etti; ve bu fikri sayesinde milyonlar ka zandı. Çünkü Greta Garbo ismi etra- fında bir ağ gibi örülen muazzam efsane bu adamın eseri, onun buluşunun ne ticesidir. Greta Garbo'nun kendisile, esrar dolu efsanesi öyle yekvücud bir bu şöhrete yükseltmiştir? burası malüm değildir Greta Garbo, sinema perdesindeki parlak hayalinin haricinde, hakiki haya» tında, Amerikaya ilk geldiği günkü kı- yafetile dolaşan silik, muammalı kadın olarak kalmış, bütün arzularını, bütün emellerini gizli tutmuştur. Greta'nın, sinema hayatına ilk adımını attığı za- manki bu kalıbı; kendi isteğile mi taşıdığı, yoksa, onunda herkes gibi gi- inmek, süslenmek, gezmek, yaşamak arzuları mı beslediği belli de- öildir. Greta, bütün dünyanın nazarın- da, ilk günlerdeki muammalı ka- ndir. gülmek; dan on sene geçtikten sonra, siz nema kodamanları, Greta'nın artık m dası geçeceğinden korkmağa başlamış» lardı. Greta ya, ekran haricindeki hakiki hayatında yükletilen rol, herkesin taham» mül edemiyeceği kadar ağırdı. Günün birinde, bundan usanması ihtimali de vardı. 5 öpen aradılar, taradılar onun yerini tutacak bir artist ke Bu artist Catherine Hebburn idi. Hepburn, bi elim, çıkık elmacık kemikleri, büyük ağzı ile hayli çirkin bir kızdı. Pasaklı idi; makinistlerle, kö- şebaşı meyhanelerine gidip kadeh kır mak biricik zevki idi. ünün birinde, tesadüfen Jobn Bar- rymore'la birlikte rol aldığı filmin sas yesinde, yükseldi ve yıldız yesine erive Buna piri kiyas etindeki pak ve meyhanelerde rl merakı sari İşte bu a onun Gi nun yerine geçirilmesi fikrini verdi. istida da sahibdi. Hulüsa işler yolunda gidiyo: Fakat, günün birinde, Hollywood'da bir haber çalkandı. Catherine Hepburn evvelce evli idi, şimdi gizlice boşanmış” tı, ve Howard Fug zırlanıyordu. Bu hab gibi patladı. Gazeteciler, e pes şine E üşküler, fakat öğrene. mediler. Catherine H n ve 4 bii si ii tasavvurları ha Yili bir tek kelime söylemek istemiyorlardı. Hatta geçenlerde, Hep ndan almak maksadile otomobile sığınan bir gazeteciyi vi eki tenis raketile bir hayli hırpaladı. t#herine Hepburn, gönlünün sevs Gi bir erkekle evlenerek sinema haya: ından belki çekilmek suretile, bütün ümidlerini ona bağlamış olan sinema ko Si larını yüzüstü Bali Bu kayıb ni bir tek teselli noktası lak gene sadık Greta kalı» yordu. Faka inle ve Kili boşa çıkmıştır. Zira, bir müddettenberi Greta Garbo da akşamları pürtuvalet halk ara* sına çıkmağa, gülmeğe, eğlenmeğe, dans etmeğe başlamıştır. Daha fenası, yanın” da daima bir erkek bulunmasıdır. Bu erkek, meşhur artistlerden Rokert Tay. lori'dur. Garbo'yu, şimdiye ve e çok defa aşk uçurumundan rini ri elden adla rina kati la kana Gekizmielemdir. Bu süretl e Greta, esrarengiz ka- dın iL pe 1r,