Çine ait olanları insan ve memleket biribirinin yerinc koyabilirsiniz haberlerden Türkiyeye veya isimlerini değiştirmek sure ve bu taktirde vak'anın tek noktası tahrif edilmiş olmaz. Yani her iki memleket sanayileşmektedir. Her iki memleketin sanayişleş- me hareketinin esbabı mucibesi yakın zamana kadar büyük sa. nayi memleketlerine açık pazar ve harı madde istihsal eden pasif birer yarı müstemleke olan bu memleketlerin bundan sonra muh dahilde yani «İktısadi ve siyasi birer cüz'itam» haline gelmeleridir. taç oldukları sanayi mamulatını işleyen birer memleket, Bundan başka her iki memleketin sınai ihtiyaçları hemen ayni dir. Harcı âlem istihlâk eşyası yapacak olan bu fabrikaların isim- leri her iki memlekete ait haberlerde de ayni tertip ve numara ile sırlanmıstır. Her iki memleket te muhtaç olduğu yüksek telkmniği büyük sanayi memleketlerinden alıyor. Çünkü liberal kupitaliz- min yüksek tekniği yeni müstakil milletler rejimine geçerken milli kurutuluş hareketine girişmiş memletlerin meşru mirası oluyor ve bu mirasın behemehal taksim edilmesi ve herkesin payını elması lâzımgeliyor. Zaten her medeniyet kendinden sonraki medeniyetc içtimai bünyesini ve kanuniyetlerini değil, fakat tekniğini devre der. Bu bir ezeli ve ebedi kanundur. Bizi bir buçuk asırdanberi soyan bir istismar nizamından bu kadarcık hakkımızı almak çok mıdır?, Bunun içindir ki Çinden Sanayi Nezareti müsteşarı Mösyö Ha- vang-Han-Jo Çin toprağına gelecek muhüciır makinalara yal aç- mak için Çinde bir takım kredi mektupları ile Avrupa yollarını boylarken Türkiyeden de ş$u bankanın, bu müessesenin veya üte ki vekâletin gönderdizi muhtelif mümessiller de yine ceblerinde bir takım kredi mektupları, yince ayni makinalara yeni muhaceret yollarınmı göstermek için yine ayni yollara zaten çıkmış bulunu- yorlar. Şimdi kimisi Şanghay veya Kantondan, kimisi İstanbul veya İzmirden vapura binen bu yeni makina davetçileri belki bir birini görmeden, belki birbirinin dilini anlamadan Londrada, Haraburg veya Havr rıhtımlarında birbirlerinin yanından geçe cekler ve cihan tarihindeki ayni tarihi dönüm noktasınm ayni ta- rihi misyonerleri olarak, hangar hangar gezecekler ve buralarda sessiz sadasız yeni müşteriler bekleyen makinacıklari «O senin, bu benim!» diye paylaşıp sandık sandık vapurlara yükleyecek- ler. Bugüne kadar bu rıhtımlardan şark limanlarına ancak ma ü j