at, nel aha jek- ' ki, 'de tAas - ağlı ı ğu inde SS0- ında HALI n de dan n rz 4en - | S- .Yinu smil ser- ni « mnek ı dı!; $ta- bule İ işe red- itler, ları- gıcında, Almnuyada nasyonal sosyallamı Amcrikada da YL Roovsevelt iktli- darı ele almakla, xöx xahasını aşmıyan bu tenkitleri bu iki büyük memleke- tin iktısadi, içtimal ve siyasi hayatında salâhiyet sahibi kılmıslardır. Nasyanal sosyalist fırkasının progzramıanda, bankaların yani milli kredinin devletleştirilmesi göze alınımıştı. I at her şeyden evvel kendini siyaseten hâkim bir mevkic koymak meecburiyetinde alan fırka, hütlün 1922 yılmda programın bu noktasını ele almak fırsatını hulamamıştır. İtalyan fazşizmi- nin bövle blr karara on bir sene gibl uzun bir müddet ryarfında bile yarma- maıs olması ve bir de bunumn tatbildi toşrhbuüsünde karyılaşılacak mukavemet- ler ve tehlikeler, bu noktunun ihmal edilişinde belki de mücssir olmuşlur. Almanyada şu ana kadar p kaldımılması defğli, sınıf teyzadınım si nlan Fey, sınıf tezadını doğuran sebeplerin yaxi mücadelelerine nlhayet vermeklen ve bu fezadı olduğu gibi fırka kariroları icinde mut etmekten iharettir. safara ve «nputralisere Mevecut emareler iİse, Alman nasyonal sosyalizminin kendi progrramı için- de, daha ziyade, riic'atler yapmakta olduyunua ve bunlarda devam edeceygi- ne delâlet etmektedir. Bu rejimin sermayedarlık derken daha ziyade Ya- huftll sermayesini kustettifi bugün Ik anlaşılmaktadır. Meselâ Almanyada Istihlâk eşvasmın satış teşkilâti «büvük mafayaları sayesinde merkexcler. mekte ve ratyönelleşmekte cok ileri bir bt «büyük mağazalar» ekseriyetle Yahudi fhaya varmış hulunuvordu. Ve rmayesine dayanıyordu. Fırka, iktidare gelmezden evvel, orlaya sitlığı bir çok demeg ojik şıarlur urasına bu muğuzuloarınm basliyesini de koymuştu. Ve küçük dükkâncılar İle kücçük esnalı, pesinec, bu cde ftakabilmişti. Fakat iktidare geldikten — sonrTa, tları yüksgelteceğini racafını anlamaktfa gecikmedi. Simdi bütün cehti, bu &ihi mafazaları kaldırmak değli, bunlara yatmıs olan Yahudi sermayesini tasfiye ederek hunun yerine devlet serma- yesini ikame elmektir. Ve hakikaten, bugyünkü Alman devleti, Yahudi ma- hiniı her ne şekilde olursa olsun devletleştirmekte zerre kadar tereddüt göstermemektedir. y merkezleşme ilc rasyonelleşmeyi tasfiye etmenin * ve Alman ihracat sanayiinin tekabet kabiliyetini k Hitler Almanvası, sermaye balısında, orijinal bir irkçılığın ötesine şitmek niyetinde görükmüyor. Fakat bugünkü Alman istihsal elhazının ancak dış pazarların yeniden kauzanılmaszı ile yaşayacağımnı bildiği için, bir yandan galip devlellerden hürriyet, isiklâl ve hak beraberliği isterken diğer yan- dan hudutsuz bir emperyalizın politikası güdüyor. Kendi bünyesi içinde bir takım inkdüplar yapmakları ise kendi toprakları dışındda. pazar ve milstem - leke fütuhatı temin ederek hu gibhi inkılâpları lüzumsuz kılmayı tercih e- divor. Ve bu arzusunda, H:—_îynn fasizmi ile ayni noktada buluşmuş oluyor «Heyaz irke, <medeni Avrupa» gibi Avrupa için mükterek ve mukedderat tayin edici şıarları yenis bir propayandaya ve bir çok siyasi hareketlere mevzu hılmakla, eski «sarı tehlike» masallarına iklesdi, içtlimmi, siyasi ve aktif bir ölçü ve istikamet vermek istivor. Amerikadaki hareket, hir kere Amerikan emperyalizminin sulhçu esasları- 25