yaşayan çocuklar, sokaklara sığmayacak kadar bol ve sayısız değildir. Çocuğuna karşı şefkatsiz olan ana tipi, bizim memleketimizin tanımadığı, işitmediği bir şeydir. Fakat doğuran ananın elin- den çocuğunu hastalık, bakımsızlık, fakirlik vaktinden evvel kapıyorsa, bunda mültlehim olan, o ananın kendisi değildir. Büyük şehirlerin, hattâ Türkiye haricindeki büyük merkezlerin pahalı lâboratuarlarında keşfolunan pahalı aşıları, temiz ve mikropsuz südü, güneşli bahçeyi, temiz mektebi, güzel ve sıhbi hayat şartlarını, bulundukları yerlerde arayıp, çocuğu üstüne lilreyen Türk anasına getirecek olan, o ananm kendisi değildir. Anaya çocuğunu ve çocuğa sıhbatini temin etmek işi, dün- yanın her yerinde artık bir devlet meselesi olmuştur. Ananın çocuğunun sıhhatini, artık her yerde devletten beklemesi hakkıdır. Çok nülus, tok nüfus, şen ve zengin nüfus istiyoruz. Anado- layu boş, yöksül, yaslı ve viran bızakan dünkü mazimize karşı, günden güne eşelenen ve alevlenen bir kinimiz vardır, Kalabalık, şen ve zengin bir Anadolu yaratmanın enerjisini, bu kinimizin, gittikçe tazeleşen ve taravetleşen şiddetinden alıyoruz, Dünün idaresinden teslim aldığımız bugünkü Anadolu, bütün tarihinin tarih devirlerinin, en tenha ve en bakımsız bir Anadolusudur. Bütün medeni kabiliyetleri ihmal edilmiş, ihti- yaçları azaltılmış, adeta medeniyet harici kılınmış, 14 milyonluk bu memleket halkını en kısa bir zamanda hiç değilse iki misline çıkarmazsak, yarının çok nüfuslu ve ileri teknikli milletleri karşısında bekamızı tehlikeye atmış oluruz, Hiç şüphesiz ki, Anadolu, bugünkü nüfusunun birkaç mislini, bugünkünden birkaç misli daha tok ve daha giyinik olarak barındırabilir. Bu engin yaylalar, bu derin ve haşmetli vadi- ler kadar, ruha şahsiyet ve insana toprağa bağlanmak aşkı veren erkek bir tabiat parçasının eşi dünya küresinde güç bulunabilir . Burada herşey, eski bir medeniyetin, marldi tecellileri erimiş fakat manevi temellileri, asil bir ahlâk, müstağni ve mert bir ahlâk halinde bugüne kadar erişmiş bir zenginliğin, 35