mensucat ithalatının yerini bu sanayiin tcessüsü için icap eden istihsal vasıtaları ve ham maddeler almış olacaktır. İstihlâk emliası yerini, istihsal emtiasına terkedecektir. Yani ithalâ- tımızın torki binde bir keyfiyet tahavvülü vücut bulacaktır. Görülüyor ki, ithalât cephesinden almacak tedbirlerin milli iktisadiyatımızda bir bünye inkılâbına tahavvül edebilmesi için her şeyden önce aktif bir siyasete ihtiyaç vardır. Fakat bu aktif siyaselin taşıyıcıları kimler olacaktır? Müteşebbis fertler mi? Müteşebbis Türkiye iktisadiyalında bir bünye inkılâbı yarataclılardır? Eğer bu muazzam işin hallini müteşebbis fertlere bırakırsak o vakit ya konlenjan ve gümrük himayesi duvarlarına arkasını dayayarak gayri iktiradi çalışan, geri teknikli ve ihtisastan mahrum “küçük esnaf sanayir, nin uzun seneler zarfında ya- vaş, yavaş teessüsünü beklemeğe, yahut ta çikolata, konserve, çimento sanayiinde olduğu gibi, gayri milli unsurların dahili piyasamızı istismar etmelerine rıza göstereceğiz. Halbuki ne uzun seneler beklemeğe, ne de iatismar edilmeğe niyetimiz var. Mensucat sanayiüi, Şşeker sanayii gibi milli iktisadiyatımızın bünye tahavvülünde mühim roller oynamağa namzet olan sanayi şubeleri, küçük esnaf sanayii değildir. Bunlar, ileri teknik, yüksek ihtisas ve büyük sermaye iİs- terler. İşte Devlet, memleketin müterakim sermayelerini tespit edeceği bir “sarayi plânı, dahilinde bu sahalara kana- lize edebilir. Bu sanayiin teessüsü için icap eden istihsal vasıtalarını hariçten “mal, mukabilinde satın almanın mümkün olduğunu Sovyet Rusya ile yapılan son anlaşma ispat etti. Diğer dev- letlerle de ayni tarzda anlaşmamız kabildir. Müteşebbis ferdin kabiliyeti haricindeki büyük sanayii - tıpkı demiryolu, liman, irva ve ıska tesisatı yapar gibi - Devletin yapması kadar zaruri ve tabii bir yol yoktur. Sınat tesis teşebbüslerine Devletin ya doğrudan doğruya, ya bilvasıta el atmasile iş, yalnız iktısadi bünyemizde özle- diğimiz tahavvülün sür'atle vücut bulmasından ibaret kalmı- 15