1927 Nüfus istatistiklerinde, nüfusun yaşlar arasındaki inkisa- mı tablolarına istinat edilerek varılan bükümlere gelince, bunları sadece ve teknik manada, yani nüfusun dinamik ha- reketleaini ifade etmeyen birer malzeme olarak almak daha isabetlidir zannediyoruz . Broşürün uyandırdığı münakaşalar arasında gazetelere akse- den ve bilhassa Türkiyedeki çocuk vefiyatı üzerinde toplananı rakamların, ancak perakende materyeller şeklinde bulundu- ğunu nazarı dikkate alarak, bunları da, ferdi veya mahalli müşahedeler mahsulü, binaenaleyh mahdut bir hakikati ifade eden şeyler gibi almak icap eder. Bize kalırsa, ister doğru, isler yanlış olsun, Türkiyede rakam- dan ve “kelimeden korkan rejim daha 1908- de yıkılmıştır (1).,, Binaenaleyh, Türkiyede içtimai hayatın inkişafı tarihinde faaliyetleri temiz bir yer tutan bir Cemiyetin broşürü üzerin- de, “ bize verdiği rakamlar korkunçtur ,, diye, çekinmekten ve peşin hükümlere sapmaktansa, onu hüsnü telâkki etmek, fakat üstünde şüphelendiğimiz ve tereddüt ettiğimiz rakam- ların, şeeniyetin hâkim temayülünü ne dereceye kadar ifade edip etmediğini, yeni ve bu broşürdeki kadar heyecanlı ve canlı bir alâka ile taharriye çalışmak yapılacak işlerin en dürüstüdür. Memleketimizdeki içtimaft münasebetlere ve meselâ nüfus ha- reketlerine müteallik bir rakam üzerinde kim hakkını iddia ve kim kimi haksızlıkla itham edebilir? Bu davada haklı veya haksız taraf yoktur. Bu davada yalnız haksız taraf vardır ve haksız olan da hepimiz, yani bu memleketin münevver geçinen neslidir. Eğer biz, Türkiyede bizi besleyen canın sayısı üstünde muta- bık kalamıyorsak, eğer doğanımız nedir, ölenimiz nedir? Artar mı, eksilir miyiz? bunu bilmiyorsak, ilk adımda itham edeceğimiz, evvelâ kendimiziz: Aşikâr bir şey ki, Anadolu Türkü mütereddi bir 1rk değildir ve Türk kadmı çok doğuran ve doğurmayı seven bir kuv- vettir. Fakat gene aşikâr bir şey ki, dağlarımız, ovalarımız nüfus kalabalığından taşmıyor. Ne köylerde, ne kasabalarda (1) 1030 1932 muderciri Falıh Rıfki, 34