YURTTA OLUP BİTENLER Kral Hüseyin, askerleri arasında Jki ateş ortasında bir adam sırlı liderle zaman zaman anlaşmak istememiş değildir. Fakat çoğu Za- man, Kahirede üslenen Filistin Kur. tuluş Hareketi lideri Şukeyrinin çe- virdiği dolaplar yüzünden, bu anlaş- ma denelemeleri şimdiye kadar u- zun ömürlü olamamıştır. İki ülke- nin arası her yeniden açıldıkça da, Başkan Nasır, Kral Hüseyini, Orta- doğuda emperyalizmin ve siyoniz- min ajanı olmakla suçlamıştır. Bu- na karşılık Kral Hüseyinin söylediği e, Ürdünün kendi başına İsraile karşı birşey yapamıyacağıdır. Hattâ, asırın bu suçlamalarından bıkan Ürdün Kralı, bu yılın başlarında, bir israil misilleme baskınına uğra- dıktan sonra, mısırlı liderin, Gaz- ze bölgesinde bulunan Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin varlığına gü- venerek bol keseden konuştuğunu söyleyecek kadar ileri gitmiştir. E- ger bu suçlamasının sonunda, ken- disini İsrail ile savaşa sürükleyecek durumlar yaratacağını bilseydi, Kral Hüseyin, herhalde, Nasırı bu kadar rahatça korkaklıkla suçlayamazdı. Gerçekten, araplarla İsrail ara- sındaki son savaşa giden gerginlik. patlak verdiği zaman Kral Hüse- yinin, bu suçlamasını karşılamak is- teyen Başkan Nasır, Birleşmiş Mil- letler Genel Sekreteri U Thant'tan Gazze bölgesindeki mavi berelilerin derhal geri çekilmesini istemiş ve bundan sonra da olaylar hızla bir- birini kovalamağa başlamıştır. Arap ülkeleriyle İsrail arasında çatışmanın çıkması kaçınılmaz gö- 8 ründüğü bir sırada, Mayıs ayının en son gününde, bütün dünyanın şaşkınlığı alasında Kahireye uçan Ürdün Kralı Hüseyin, orada Başkan Nasırla bir ortak savunma andlaş- ması imzalamıştır. Aslında, bu olar ya hiç de fazla şaşmamak gere- kirdi. Çünkü Kral Hüseyin, bir ke- re korkaklıkla suçladığı Mısır li- derini İsrail karşısında şimdi yal- ınız bırakacak olursa, arap kamuo- yu karşısında pek güç durumlara düşecek ve hele, çıkacak savaş Mı- sırın zaferiyle sonuçlanırsa tahtında oturması bile imkânsız hale gele- cekti. İşte bütün bu düşüncelerle- dir ki Kral Hüseyin, sadece, 31 Ma- yısta Nasırla ortak savunma andlaş- ması imzalamakla kalmamış, aynı zamanda, savaş patlak verir vermez, üç cephede Savaşmak istemeyen İs- railin yaptığı bütün tarafsızlık ove karışmazlık (o çağrılarına (orağmen, Mısır ve Suriyenin yanında savaşa da katılmıştır. Fakat savaştan önce bütün arapların yaptığı (o hesaplar gibi Kral Hüseyinin hesapları da sa- vaş alanlarında yanlış çıkmış o ve Ürdün, Arap Lejyonunun bütün di- renmeleri boşa gidince, Mısırla bir- likte bu savaştan en ziyanlı ayrılan devlet oluvermiştir. Ürdünün,son Arap-İsrail sava- şında uğradığı en büyük kayıp, hiç şüphesiz, Ürdün ırmağının batı kı- yılarıdır. Bu kıyıları İsraile kaptır- dıktan sonra Ürdün, şimdi, 1948 sa- vaşından önceki şuurlara dönmüş bul ki. Şurasını özellikle zellikle AKİS belirtmek gerekir ki, 1948 savaşın- da arapların büyük kızgınlığına rağ- men kendi sınırlan içine kattığı bu topraklar, Ürdünün ekonomik ba- lâmdan en gelişmiş bölgesiydi. Ür- dündeki tarıma elverişli 12 kilomet- rekare toprağın yarısı bu bölgede bulunuyor ve sebze üretiminin yüz- de 65'i, meyva üretiminin yüzde 80'i, zeytin üretiminin yüzde 85'i, tahıl üretiminin de yüzde 30'u buradan almıyordu. Aynı biçimde, bölge, en- düstri bakımından da gelişmiş olup, 3 bin 700 endüstriyel, 6 bin de tica- ri teşebbüsü barındırıyordu. Öte- yandan, gene bu bölgede bulunan Kudüsün ikinci yarısından sağlanan turizm gelirleri de hiç de küçümse- necek gibi değildi. Arap - İsrail savaşı ve Ürdün Son Arap-İsrail savaşının Ürdü- nün başına getirdiği birinci fe- lâket, bu verimli toprakların kimbi- lir ne kadar bir süre için elden çık- ması ise, ikinci felâket de, göçmen- ler sorununun şimdi bir kere daha ve daha ağır bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Bilindiği gibi, üzerinde İsrail devletinin kurulduğu Filistin topraklarında yaşayan arapların bü- yük çoğunluğu, bu devletin kurul- masından sonra İsrailin komşusu o- lan arap devletlerine, bu arada ö- Mısır ve Ürdüne sığınmış- lardır. Mısır, bu göçmenleri, şimdi İsrailin eline geçmiş bulunan Gaz- ze bölgesine yerleştirmiş; Ürdün de, başta Ürdün ırmağının batı kıyısı olmak üzere, çeşitli yerlere serpiş- tirmiştir. Ürdün ırmağının batı kı- yısı savaş, sırasında İsrail tarafın- dan işgal edildikten sonra, burada- ki Filistin göçmenleri büyük bir pa- niğe kapılarak yeniden O yerlerini yurtlarını bırakmışlar ve bu sefer de ırmağın batı. yakasına geçmeğe başlamışlardır. Savaş sonunda bü- tün ekonomik ve askeri gücünü yi- tiren Ürdünün, yerlerinde kalmala- rı için yaptığı bütün çağrılara rağ- men, ırmağın batı yakasına geçen göçmenlerin sayısı 170 bin dolayla- rında olarak kestirilmektedir. İsrailin, işgal ettiği bölgede bu- lunan Filistin göçmenleri karşısında İzlediği politika, bugün hâlâ hara- retli bir tartışma konusudur. Bazı- larına göre, İsrail, bu topraklara yerleşmek niyetinde olduğu için, göçmenlerin Ürdün ırmağının batı kıyısına kaçmalarını istemiş, hattâ arapları zorla yerinden yurdundan etmeğe kalkışmıştır. Bazılarına gö- 9 Eylül 1967