YURTTA OLUP BİTENLER I. Hakkı Tekinel Bir çuval incir bomba gibi patlıyan Ergin Toyerin anlattıkları, Süleyman Demirelin İs- tanbulda nasıl bir kıskaç içinde ol- duğunu izah edecek niteliktedir. i istifasından bir hafta aşkan Yardımcısı Mustafa Gülcigil | başkanlığında üç kişilik bir soruşturma (o kurulunun İstanbula gelişinden ve soruşturma- ların dan pek az kimsenin haberi ol- du. Gizlice gelen ve sinsice çalışan Soruşturma Kurulunun bu haftanın ilk günü verdiği raporun ne oldu- gunu ise bilen yok gibidir. Kendisine (oOgelen heyetleri hiç kaale Sİ Ergin Toyer, "— Sizin bunca zamandır AP de kalmanıza "hayret etmemek müm- n değil. Bunu nasıl açıklarsınız?" SOTUSUNA, başta da değinildiği gibi, şu karşılığı verdi: , "— Ben, 1961 Anayasasının işle- meşinden yanayım. Bu Anayasanın işlemesi için, ortada olumlu, akıl- lı bir AP'nin mevcut olması lâzım; bezirganların, aracı sınıfın sözcüsü durumundaki AP'nin değil! Neo - liberalist bir AP'nin varlığının şart olduğuna inanıyorum, bunu kabul ediyorum. Buna inanan samimi bir kişi daha var: Ferruh Bozbeyli! Şa- yet Bozbeyli de idealinden ve tutu- 12 mundan tâviz vermezse, çok yakın- da AP içinde bir kaynaşma olacak ve Bozbeyli Meclis Başkanlığından alınarak, yerine Hasan Dinçer ata- nacaktır. AP'den kopmamın nedenleri ol- dukça köklüdür. AP, programına aldığı hiçbir meseleyi halletmiş de- ğildir. Onlarca toprak meselesi -bence toprak reformu, olan dâva, hâlâ ortada durmaktadır. Ya vergi mevzuatı? Bu meselenin de üzeri- ne eğilinmiş değildir. Hüdayinabit bir şekilde kalmıştır." Yıllarca AP'nin içinde yaşamış ve şimdi hiçbir partiye girmiyece- ğini, tek başına da olsa mücadeleyi sürdüreceğini ke yn li Demirelle de zama atış- mıştır. AP intiba! teşkilâtı “hak kında ilginç fikirleri vardır. Hattâ bunları bir kitapta toplamağa çalış- maktadır. Hükümet "Arz-ı hizmet eylerim.." Bir telâşlı adam, haftanın başın- daki Pazar günü Ankaradan, te- lefonla, Zonguldak ta yayımlanmak- ta olan mahalli gazeteleri aradı. Te- lefona çıkan gazetecilere kendini tanıttı ve Zonguldakta bir sendika tarafından yayımlanmakta olan ga- zetenin son sayısındaki, kendisiyle ilgili haberin asılsız olduğunu, iti- AKİS bar edilmemesini ve gazetelerde yer verilmemesini rica etti. Karşısında- kileri inandırıp işi sağlama bağlıya- bilmek için, doğru söylediğine dair yeminler sıraladı. Sesi tedirgin ve ağlamaklıydı. Ne var ki bu telâşlı adam, eksik tedbir almış olduğunu ve çok geç kaldığım anlamakta gecikmedi. Ay- rıca, yağmurdan kaçarken de dolu- ya tutulmuştu. Zira, mahalli gazete- lerde yayımlanmasını önlemeğe ça- lıştığı haber, hemen ertesi gün, bü- yük tirajı (Milliyet gazetesinde manşetten beş sütün üzerine veril- di. Türkiye Kömür işletmeleri -TKİ- Genel Müdürü Behzat Firuzdan başkası olmayan bu telâşlı adamın duyulmasını önlemeye çalıştığı ha- ber, kendisi otarafından- Başbakan Süleyman Demirele "çok gizli ve zata mahsus" kaydıyla verildiği ile- ri sürülen bir gizli raporla ilgiliydi. Firuzun telâşı bununla da bitmedi. Skandalin patlak vermesinden bir gün sonra, Pazartesi günü, olay hak- kında bilgi almak için Genel Müdü- rü arayanlar, kendisini yerinde bu- lamadılar. Özel Kaleminden, Genel Müdür Firuzun, toplantıya katılmak üzere, İstanbula gittiği bildirildi. Aynı gün gelen haberden, Firuzun, İstanbulda da, gazeteciler tarafın- dan sıkıştırılınca, olayı yalanlama- ga çalıştığı öğrenildi. Fakat aynı Fi- niz, bu yalanlama çabalarından İşçi liderleri: Suçlu aranıyor Demirsoy ve Tunç 9 Eylül 1967