YURTTA OLUP BİTENLER fa da çarşıya uymadı. Rapor, sendi- kacılar tarafından ele geçirildi. Bu konuda şimdiye okadar neden bir açıklama yapmadığı sorulan Türki- ye Maden İşçileri Sendikasının Ge- nel Başkanı Mehmet Alpdündar, şunları a "— Rapor, uzun süredir elimdey- di, fakat atila: Rapord. belirtilen toplum polisi ve askerle- rin gönderilmesi teklifinin gerçek- leşmesini bekledim İşçi kuruluşlarının tepkileri Bir "siyasi jurnal" olarak kabul e- dilen raporun açıklanması, ra- poru alanlarla verenler arasında bü- yük bir panik yaratırken, özellikle işçi çevrelerinde nefret uyandırdı. Başbakan Süleyman Demire!, ken- disiyle konuşan bir gazeteciye, ga- yet öfkeli bir şekilde, "Benim habe- rim yok!" derken, çeşitli kuruluş- lar, yayınladıkları bildirilerle, TKİ Genel Müdürü ile Hükümeti ağır şekilde suçladılar. Türk-İş Genel Sekreteri Halil Tunç, bu konuda verdiği bir demeçte, — Gizli raporlar, jurnallerle gö- te girip, yerlerini sağlamlaştırmaya çalışan ikiyüzlü kişilerin işbaşında tutulması, hükümetlerin de bu çeşit davranışları benimsediklerini gös- terir" de , Türkiye Maden-İş Federasyonu ise, Yayımladığı bildiride, TKİ Ge- nel Müdürü Behzat Firuzun bu ha- reketini "jurnalcilik" olarak nite- lendirdi. Bildiride, dikkati çeken şu paragraf da yer alıyordu: "TKİ Genel Müdürü, basiretsiz ve beceriksiz otutumu ile Zonguldak kömür havzasında işçiler arasında huzursuzluk çıkmasına ve dolayısı ile 1965'te Zonguldakta iki işçinin şehit olması ile sonuçlanan olayla- rın doğmasına sebep olmuştur. Aynı basiretsiz tutumu ile Genel Müdür, Zonguldak havzasını bir huzursuz- luk diyarı haline getirmiş, işyerleri- ne partizanlığı sokmaya çalışmış, işçileri kamplara ayırmış, sendika- ları bölmek amacı ile yeni sendika- lar kurulmasının teşvikçisi olmuş- tur. Şuanda, Genel Müdürün tutu- mu yüzünden Zonguldak, kaynayan bir kazan halini almıştır. Her an ye- ni olayların doğabileceğini çok iyi bilen Genel Müdür, kendi hatalı tu- tumunu değiştireceği oyerde, suçu başkalarının üstüne atmakta ve iş- çiyle askeri karşıkarşıya getirmek için Zonguldak yakınlarında aske- ri birlik bulundurulmasını istemek- tedir." 14 Olayın çeşitli çevrelerdeki yankı- ları bu şekilde devam ederken, CHP Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Sakarya milletvekili Hayrettin Uy- sal, meseleyi, bir soru Önergesiyle Meclise getirdi. Uysal, önergesinde, Genel Müdür Firuzu, "iktidar par- tisinin düpedüz bir militanı", "fa- şist yönetimlerdeki demokrasi ta- nımayan bir parti e gibi hareket etmekle suçla Olay, hangi yönünden bakılırsa bakılsın, demokratik düzenin teme- line konulan bir dinamit niteliği ta- şımaktadır. Jurnallerle ayakta tu- tulmağa çalışılan bir iktidarın hal- ka ne sağladığını, azıcık tarih bilgi- si olanlar pekâlâ bilirler. AP İktida- rı, memleketi, bir dar boğaza sok- ma gayreti içinde görünmektedir. İdare Biraderler saltanatı Türkiyenin, "ağababalar"la "para babalan" dışında kalan halkının yararına olan her davranışa ve ku- ruluşa karşı "cihad" açtığı çeşitli olaylarla belirgin hale gelen iktidarı, şu günlerde de türk halı- cılığının defterini dürecek tedbir- ler peşindedir. İktidarın Isparta şubesindeki "biraderlerde birtakım zevatı ziyadesiyle memnun edecek bu tedbirler, halı dokuyarak ekme- ğini kazanan binlerce insanı oda perişan edecektir lay, Sümerbank Genel Müdür- lüğü bünyesinde "Halıcılık Mü- Zehra Özgür İlâhlar kızarsa.. AKİS essesesi"nin kurulup halk yararına başarılı çalışmalar yapmaya başla- masıyla patlak vermiştir. e Halkın içine girdiklerinde "bir köylü ço- cuğu", iktidarlarını sağlayan ayakta tutan "kudretli çevreler"de "Johnson'un özel dostu" oldukları- nı kasılarak söyleyenlerin, bizzat kendi hemşehrilerine ve yüzbinlerce türk köylüsüne reva gördükleri bu oyunun hikâyesi şöyledir: Türk halıcılığını kalite, desen ve renk yönünden geliştirerek, ona Av- rupa pazarlarındaki eski itibarını kazandırmak ve köylerde, halıcılık yapmağa elverişli olduğu halde im- kânsızlık (o sebebiyle âtıl durumda yatan, binlerce insana ait "uyur enerji"yi harekete getirip organize edebilmek amacıyla, 1966 yılında, Sümerbank Genel Müdürlüğü bün- yesinde bir "Halıcılık Müessesesi" kurulmuştur. Plânlama Kurulunun da onayından geçen bu yeni kuru- luşun başına, o güne kadar Sümer- bankta Yünlü Sanayi Müdürü ola- rak görev yapmakta olan Zehra Özgür adında bir yüksek mühendis getirilmiştir. Zehra Özgür, aynı za- manda, bir halıcılık omüessesesini savunan ve bunun projelerini ha- zırlayan tecrübeli bir teknisyendir. essese faaliyete (geçtikten sonra ilk işi, halıcılık konusunda geniş bir araştırma yapmak olmuş, bu arada, uluslararası fuarlara katı- larak, hah dış piyasasını hazırlama- ya başlamıştır. Ayrıca, üretici ile de sıkı temaslar kurulmuş, pilot bölge olarak seçilen Isparta ve çev- resindeki halıcılık kooperatiflerine yün desen, tezgâh ve krediler ve- rilmiştir. Organize çalışmanın fay- dalarını anlayan köylüler, kısa za- manda ya eski kooperatiflere gi- rerek veya yenilerini kurarak, ralarda toplanmaya ve her türlü ilişkilerini bu kooperatifler okana- ıyla yürütmeye başlamışlardır. Üreticinin kooperatife ilgisi Isparta çevresinde, bu dönemde, 37 köyü içine alan 10 kooperatif ku- rulmuş, Halıcılık Müessesesi de bunlara 442 tezgâh, bol iplik ve iş- çilik kredileri sağlamıştır. Isparta ve çevresinde halıcılıkla (uğraşan 96 köyden önemli bir kısmının kısa zamanda derlenip kooperatiflerde birleşmesi, bu işi yürütenleri sevin- dirmiş, kooperatif sayısını genişlet- mek İçin yapılan çalışmalar yoğun- laşmıştır. Üreticinin kooperatiflere ilgisi her geçen gün anmaya baş- lamıştır. Çünkü, kooperatifler, or- 9 Eylül 1967