»ile verecek bir "kolay yol"a sapmak niyetinde bulunmadığı haftanın so- nunda meydana çıkmakta gecikme-. di. Al takke, ver küluh Gümüşpala ve arkadaşları, Başba kanla arka arkaya iki gün görüş- tüler, tek gün ile ikinci gün arasında, İnönünün tutumunda hiç bir değişik- lik olmadı. Koalisyonun lideri ortak- larına açık açık ve samimi şekilde du- rumu anlattı. Gümüşpala ile arka- daşları, ilk toplantıda Başbakanı bir tarih söylemesi için sıkıştırdılar. İnö- nü, böyle bir imkâna sahip bulunma- dığını, her şeyin şartlara bağlı oldu- -unu söyledi Gerçekten, düşünmek lâzımdır. Si- yasi af için bir tarih öylenebilirse, tarihin söylendiği an affı yapmak ka- bildir demektir. Zira. eğer af bir ta- kım çevrelerin buna tamamile hazır hale getirilmesiyle kabil olacaksa ta- rih ilân edildikten sonra hazırlık ya- pılması bahis konusu olmaz. Yok, bu imkân zaten varsa niçin affı hemen yapmamalı? İnönü, muhataplarına bunu anlattı ve Hükümete güvenme- lerini istedi. Gümüşpala ve arkadaş- ları, ertesi gün tekrar gelmek üzere Başbakandan ayrıldılar. O akşam. A. P. de hararetli gö- rüşmeler oldu. Evdeki hesap çarşıya uymuyordu; İnönü, gürültüye pabuç bırakmıyordu Başbakanın bir tarih- söylemeyeceği (o anlaşıldığında A. P. aklıevve'leri başka bir taktik düşün- düler: Peki, İsmet İnönü siyasi af- fı Meclisin tatilnden önce o çıkara- bileceğini niçin açıklamıyordu? uma günkü toplantı, işte bu ma- nevranın etrafında döndü. Gümüşpala ve arkadaşları önce gene "tarih" işini denediler. İsmet Paşa, fikrini tekrar- ladı. O zaman, hazırlanmış ikinci al- ternatif ortaya çıkarıldı. Ama Baş- bakan, bunu da reddetti Kâhin de- gildi ki, şartların nasıl gelişeceğini bilsin. Bu anı geçiştirmek için bir vaade bulunmak, vaadin vadesi gelin- ce ise bahaneler arkasına sığınmak da- Gümüşpalanın, 22 Şubat akşamı için yaptığı gibi. İsmet Paşanın poli- tika e sığmıyordu. Kon a bu vadiye dökülünce, A. P. Mile “hazırladıkları blöfe giriştiler: — O halde bizde, A. P. nin Koa- lisyonda kalıp kalmayacağını tezek- kür zorundayız!" İşte İsmet İnönü "Müzakereler bit- miştir Gidin, görüşünüzü tesbit edin" sözünü bundan sonra söyledi. Şafak atınca.. Gümüşpala ve arkadaşları, önce Mec- lise geldiler ve orada durumu A. P. ileri gelenlerine anlattılar. A. P. nin taktisyenleri, partiyi Ordu ile AKİS, 23 NİSAN 1962 Kulağa Küpe Takvim ! Bir ısrar, bir ısrar: illa, tarih söyle! Peki! Al mührü, sen tarih söyle. Ama, dünyanın başına yıkı- lacağı tarihi değil. o Dünyanın başlarına yıkılacağı o kendilerine peşin peşin İvaber verildiği hal- e, bu dünyanın altında kılmış talihsizlerin sırtından yükün kalkacağı o tarihi! Hemen, hatıra geliyor, gil mi: Tarih tekerrürden rettir. de- iba- karşı karşıya getirmemeye önem ve- riyorlardı. Bu yüzden, Adananın unu- tulmaz D. P.li valisi Turhan Ka- panlıyı Basın Odasına gönderdiler ve partilerinin 22 Şubat affına aleyhtar olmadığını resmen bildirdiler. Arka- dan A. P. Genel Merkezine gidildi ve orada, sabahın 355'ine kadar süren bir toplantı yapıldı. Toplantıda varı- lan karar şu oldu: Genel İdare Kuru- lu, A. P. nin Koalisyonda kalmasına taraftardır. Genel İdare Kurulu, 22 Şubat affı için beyaz oy verilmesini doğru bulmaktadır. Genel İdare Ku- rulu, bu iki hususun A. P. Meclis Grubuna telkini ve kararın ona bıra- kılmasını istemektedir. Ama toplantı YURTTA OLUP BİTENLER bir başka gerçeği daha ortaya koydu: Cevdet Perin tipi, bütün ihtirası Ba- kan olmak bir takım küçük çaplı in- sanların -Cevdet Perinin Bakan olmak için kendi kendine verdiği referans: Ben İsmet Paşaya, Kâmuran Evliya- oğludan daha iyi hizmet ederim!- A. P. camiasında rol oynadığı gerçeği! Gerçekten, A.P. nin yarattığı son buh- ran, kulağına fısıldananlara bakıp koz kıran talihsiz Gümüşpala ile "Sen kalk, ben oturayım"cı Bakanlık heveslilerinin rejimi dejenere etmek- te fayda uman meşhur "ırkçı ekalli- yef'le elele vermesi neticesidir. üç grubun bilmediği üç hu- Ama, sus yasak; Gümüşpalanın kulağına fısıldayanlar, pabuçun pahalılandığını hissetmişler ve sözlerini geri almışları hatta onları hiç söylemediklerini bil- dirmişlerdir. Şimdi o çevrelerin resmi görüşü "Affın zamanının gelmediğin- den ibarettir Bakanlık heveslilerinin unuttuğu, İsmet Paşaya yumuşaklıkla her şeyin yaptırılabileceği, o şantajla hiç bir şeyin yaptırılamayacağıdır, Nihayet ırkçı ekalliyet, azgınlığın insanları nerelere götürebileceğini ko- laylıkla unutmaktadır Bitirdiğimiz haftanın içinde, bu gerçekleri açıklamış olan bir basiret- li -ve, alâkalılarla her gün temasta olduğu için onların gerçek temayülle- rini bilen- Bakan bu yüzden en yük sek çevrelerin dahi yıldırımlarını üze- rine çekti ama, haftanın sonunda ha- sımlarının değil, onun dediği olunca çok kimse gaflet uykusundan uyandı. Bu Bakan, İlhamı Sanardır.. İlhami Sancar, Koalisyon Kabine- sinin Milli Savunma Bakanıdır. Başbakan İnönü kumandanlarla birlikte Askerin dilinden asker anlar