İs Haftalık Aktüalite Mecmuası Yıl : 8, Cilt : XXIV, Sayı : 408 Yazı | İşleri: Rüzgârlı Sokak No. 15 Tel: 11 89 92 K. 582 Ankara * İdare: Rüzgârlı Sokak No.: 15 Rüzgârlı Matbaa Tel: 1061 96 * Başyazar Metin Toker AKİS Neşriyat Lid. Şirketi adına imtiyaz sahibi ve Müessese Müdürü Mübin TOKER * z Kurtul ALTUG * Yazı İslerini fiilen idare eden Mesul Yazı İşleri Müdürü Karikatür: TURHAN * Fotoğraf: Hüseyin EZER Associated Press Türk Haberler Ajansı * Klişe : Doğan Klişe .Bu mecmua Basın Ahlâk Yasa- sına uymayı taahhüt etmiştir. Abone şartları: 3 aylık (12 nüsha) : 10.00 lira 6 aylık o (25 nüsha) : 20.00 lira 1 senelik (52 nüsha) : 40.00 lira İlân o şartları: Santimi: 20 lira 3 renkli arka kapak: 1.500 TL. lân işleri : Telefon : 10 61 96 Dizildiği o yer: Rüzgârlı Matbaa Basıldığı yer : Milli Eğitim Basımevi FİYATI: 1 LİRA Basıldığı tarih : 22-4-1962 Kapak Resmimiz İlhami Sancar Paratoner Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları, Gürültülü ve karışık bir haftanın sonunda AKİS, bir defa daha berrak lık getiriyor. Bütün bu hafta boyunca heyecan uyandıran başlıkların bibirini takip ettiği, bilhassa Koalisyon konusunda çeşitli haberlerin ve- rildiği gerçektir. Ama şu anda her şey, varması gereken noktaya var-, mış, hâdiseleri tabii seyirlerinin dışına çıkarabileceklerini sananlar ya- nıldıklarını anlayıp heveslerinden vaz geçmişlerdir. İç sayfalarda, hafta- nın hikâyesini bulacaksınız. Geride kalan hafta, Basının memleket hayatındaki rolünü belli etme- si bakımından da alâka uyandırıcı olmuştur. Basın bu hafta zarfında, çok açık şekilde iki büyük kısma ayrılmıştır. Bir kısım gazetelerin man- şetleri ve sütunları, havadis verme veya fikir söyleme için değil de bas- kı yapmak için kullanılmıştır. Tamamiyle uydurma, masa başında ha- yalhaneler işletilerek kaleme alınmış, "siyasi çevreler şöyle diyor", "siya- si çevreler şunu beğendi", siyasi çevreler bunu beğenmedi" diye talkin gayretinde yazılar alabildiğine yazılmış, ortalık karıştırılmış, olmayan şeyler var gibi gösterilmiş, bir yıldırım harbinin bütün unsurlarından faydalanılmıştır. Fakat, yıldırım harplerinin bir hususiyeti vardır. Bunlarda kati ne- tice çabuk alınmazsa ve iş siper savaşma dönerse başlayan kaybeder. Zi- ra bütün barutunu sarfetmiştir ve gücünü yitirmiştir. Niteldin, sütunlarındaki çarpışma da ayni sonucu vermiş bulunuyor. Yayın or- ganlarım bir hedefe varmak için vasıta diye kullananlar, bir ara yarat- mak istedikleri havaya Basının tamamını btirür gibi olmuşlar, ama hâdi- seler onların arzuladıkları şeklide gelişmeyince haftanın sonunda peri- şan, yere serilmişlerdir. Doğrusu istenilirse, sansasyonel başlıklarda siyasi olduğu kadar tica- ri gayenin de rolü bulunmuştur. Zira şu sırada, umumi bir tiraj düşüklüğü kendini hissettirmekte ve Basında müşkül durum yaratmaktadır. Bu dur- gunluğun, heyecanlı manşetlerle giderilebileceği hususunda bazı büyük gazetelerde de bir zehap uyanmamış değildir. Ama gerçek şudur ki heye- canlı manşetler, verimsiz bir yatırımdır, O an geçtikten sonra, sansasv- yon merakı geri tepmekte ve okuyucu alâkasını daha da kaybetmektedir. İşin esası şudur: Umumi efkâr, kısır politikanın kendisinden de, tar- tışmalarından da bıkmıştır. Dikkati ve alâkası, etrafında düğümleneceği konuyu aramaktadır. Bu konu, henüz bulunmuş değildir. Ama durum. Hükümet için bir büyük avantajdır. Eğer, nihayet harekete geçer ve elle tutulur, gözle görülür bir faaliyet devresine girerse bütün umumi efkâ- rın sadece dikkat ve alâkasını değil, sempatisini de kazanacaktır. Halkın yok şunu istediği, yok bunu istediği tamamiyle hayaldir. Halk, iş imkâ- nının açılmasını, gündelik hayatında iyimserliği, piyasada canlılığı (o ve hareketi beklemekte, onu bulamadığı içindir ki bir takım dedikodulara, çekişmelere, tartışmalara kulağını uzatmak, vaktini geçirmek zorunda kalmaktadır. Şüphe yok ki Basın, umumi efkâra tesir eder. Ama umumi efkarın Basın üzerindeki tesiri bundan kuvvetsiz değildir. Politikacılar (okendi dünyalarından biraz sıyrılır ve başka alemlere göz atabilirlerae içinde bulundukları fasit daireden kolaylıkla kurtulabilirler. Bunun kolay olmadığı muhakkaktır. Herkes, nihayet bir belirli çev- reyle temas eder. Politikacının çevresinde herkes politika konuştuğu için sandır ki memleketin meselesi budur. Ama gazetelerin durumu gösterir- yor ki, memleketin meselesi bu değildir. Ne var ki, Hükümet henüz asıl ihtiyacın malzemesini Basma veremiyor. Basın nihayet, olmayanı yaza- cak değildir. Bir şey olmayınca da, dedikodu ve sansasyon ön plânı işgal ediyor, okuyucu bulma yarışı o sahada gelişiyor. O sahanın hiç verimli bulunmadığı bugün mükemmelen anlaşıldığına göre, haber verip fikir söylemeyi görev bilen asıl Basın, inan olsun, Hükümet kadar dertlidir. Saygılarımızla (AKİS