KA D Ankara "Çocuk Sevenler" Çocuk Sevenler Derneği, senelik ça- yını, geride bıraktığımız hafta- nın sonunda, İngiltere (o Büyükelçili- ğinde Burrows'ın himayesinde verdi. Çocuk Sevenler Derneği oancak bir genedir resmi bir hüviyet almış- tır. Bundan evvel üyeler, Türk-Ame- rikan Kadınları Kültür Derneğinin bir kolu olarak yalnızca Keçiören Çocuk Yuvasına devam edip oradaki çocuklarla meşgul oluyorlardı. — Fa- kat üye adedi 80'i geçince, gönülleri- ni çocuklara kaptıran hanımlar, Ke- çiören yuvasına sığmaz olmuşlar ve nihayet Ankaradaki bütün yuvalara, yetiştirme yurtlarına el atarak müs- IN rek çocuklarla beraber çay içilip soh- bet edilmektedir. Dernekten başka bir grup, köy enstitüsü mezunların- dan Mevlüt Baytavın idaresindeki ör- nek bir yetiştirme yurdu olan Zilka- yı Yurdunu, diğer bir grup, munta- zaman, Atatürk Çifliğindeki Kus Ye- tiştirme Yurdunu ziyaret ederek ek- sikleri tamamlamaya çalışmaktadır- lar. Çocuklar önce bu arkadaşlığı ya- dırgar gibi olmuşlar, fakat çok geç- meden üyelerle rahat rahat konuşup dertleşmeye başlamışlardır. Dernek bir yurda buz dolabı, birine yedi tane soba, bir diğerine kıyma makinesi hediye etmiştir. Gittikleri okullarda Jimnastik derslerinden istifade oede- bilmeleri için de bütün çocuklara jimnastik pabucu dağıtılmıştır. Üye- Çocuk Sevenler, Keçiören Çocuk Yurdunda Boş durmaktansa, bedava çalışmak... takil olmak lüzumunu duymuşlardır. Gaye, çocuk konusunda devlet eliyle yapılan yardımlara bir kadın şefka- ti, bir kadın görüşü katmaktır. Yar- dım daha çok mânevidir, fakat der- neğin Türk ve Amerikalı üyeleri bi- rer işçi gibi çalışarak mânevi yardı- mı madde ile desteklemeyi de ihmal, Yuvasını ziyaret etmektedirler. yandan, yuvadaki "küçük ablalar"a çocuk bakımı konusunda her şekil- de yardımcı olurken bir yandan da çocuk bakıcısı olarak yetişen bu "kü- çük ablalar"la ilgilenmekte, onlara, teşvik mahiyetinde vazife mükâfat- lan dağıtmaktadırlar. Ayda bir defa Aktaş Yetiştirme Yurduna gidilmekte, film gösterile- 26 ler, bu eksikleri tamamlıyabilmek i- çin çaylar tertiplemekte, dikiş dikip, satışlar yapmakta ve böylece derne- ge gelir sağlamaktadırlar. Moda Seçme hakkı 1962 Paris İlkbahar ve kış modası, Şubat ayı başında belli oldu. Bü- yük terzilerin, basına, nihayet ver- dikleri resimlerle bu modanın özellik- leri de açıklanmış bulunmaktadır. Bu yeni moda için söylenecek en doğ- ru Söz, kadınlara "seçme hakkı" ta- nımış olmasıdır. e Parisin moda dik- tatörleri de, sonunda, zamana uymak ihtiyacını duymuş olacaklar. Bu yıl, hatları, değişmez tek bir kaidenin içine sokmamış, bu bakımdan tezat- ları, değişik şekilleri, kadının kişili- gine, tipine göre değişecek olan bu- luş ve yenilikleri hoş görmüş, bun- lara büyük defilelerinde, herkesi şa- şırtacak şekilde, yer vermişlerdir. Moda için, bugün söylenebilecek tek şaşmaz kaide, eteklerin gündüz vak- ti için bazen diz kapakları hissettire- cek kadar kısa ve gece içinse, aksi- ne, ayak bileklerini kapatacak kadar uzun olusudur. Bunun yanında gode- li, kloş biçilmiş zengin etekler oda 19 MART 1962 AKİS,