bilmemize Sanayi Bakanlığının mu- saadesi halinde, iktisadi konjonktü- muna rağmen miktarda a ceğini beyandan haz duyuy İktisadi Devlet Teşekküllerinin hasretini en çok çektiği ve eksikliği- ni en fazla duyduğu husus da, "mer'i kanunlarla hudutlandırılmış, bilgi ve tecrübenin serbestçe cereyanına mü- sait idari muhtariyet, mes'uliyetle müterafik selâhiyet, her nev'i poli- tik mülahazadan uzak, piyasanın re- alitelerine uygun bir fiat ve satış po- litikası" idi. Anlaşılan, İktisadi Devlet Teşek- külleri yıllardan beri siyaset adam- larının yerli yersiz ve hiç durma- dan müdahalelerinden bıkmış usan- mışlardı ve artık "basiretli tüccar" gibi çalışmak istiyorlar ve bakanlık- onlardan "başka ihsan" iste- miyorlardı. Bakan ne istiyor Sümerbank Gnl Müdürü Selâhat- tin Akyolun bunlar ve benzerleri gibi ham iktisadi hayatımızın, hem sanayi hayatımızın süratle ( ıslâhına ve rasyonel bir çalışmaya girişilme- si için gösterdiği çabalar, Çelikbaşta bazı müessese ve fabrika müdürle- rinin yerlerinin değiştirilmesini ısrar- la talep etmek şeklinde akis buldu Zaten büyük bir eleman sıkıntım i- çinde bulunan Sümerbankın, üstelik ehliyetli, bilgili ve verimli pek az teknik elemanlarım harcama imkanı yoktu. Sonu gelmeyen ve aslı astarı da olmayan yığınla ihbara iti- bar edip eleman harcanamazdı. Ak- yol, Milli Birlik İdaresi zamanından beri bu konuda direniyor, arkadaşlarının huzurunu çalışıyor, üst makamlara dert anlat- mağa gayret ediyordu. Bütün bu gay- retlerine rağmen işte daha geçenler- de Nazilli Basma Sanayii (oOMüessese Müdürü Şekip Nural, tek teminatı şimdilik iş başında tutulan Selâhat- tin Akyolun direnmesinden ibaret o- lan bir teşkilatta çalışamayacağı ge- rekçesiyle istifa etmişti. Çelikbaş, tutumunu Mart ayının başında Bakanlık Müfettişi Rahmi Tuncagili Selâhattin Akyol aleyhine tahkikat yaptırmak üzere görevlen- dirmek suretiyle daha da ileriye gö- türdü. Tahkikatın konuları ise, ger- çekten ibret vericiydi. Bunlardan biri Akyolun, Çimento Şirketi Ge- nel Müdürlüğü zamanında Sanayi Bakan Sebati Ataman emrine araba tahsisi meselesiydi! Bu mesele İhti- lâlden sonra mahkemeye intikal etmiş ve mahkeme Akyolun beraatine ka- rar vermişti. Hüküm kaziyei muh- keme haline gelmişti. Şimdi Bakan AKİS, 19 MART 1962 Çelikbaş, iki yıla yakın bir süre son- ra ve mahkeme kararma rağmen, mü- fettişine tahkikat konusu olarak bu- nu veriyordu. İkinci konu, Sümer- bankta üç hasta memurun dış mem- leketlerde tedaviye gönderilmesi işiy- di! Bu konu da, ilki kadar ibret ve- rici bir mahiyetteydi. Bu üç memur, devlet hastahane- lerinin sağlık kurullarından yurt i- çinde tedavi edilemiyeceklerine dair rapor almaşlardı. İkisinin o hastalığı kanserdi. Sümerbank memurlarının aralarında kurdukları sağlık san- dığı, bu hasta memur arkadaşlarını ellerindeki raporlara dayanarak yurt dışında tedavi ettirmek istiyordu. An- cak ortada yetecek para yoktu. Ge- nel Müdürlüğe başvurarak her yı sandığa yapılmakta olan yardımın hemen yapılmasını istediler ve ge- YURTTA OLUP BİTENLER leketin iktisadi hayatıyla ilgiliydi. Sümerbank İstanbul ve Bozüyükte kurulmak üzere iki üyük seramik fabrikasını daha 1958 de Çekoslovak- a Technoexport firmasına sipariş etmişti. Mukavele o zam Genel Müdür Muavini olan "Selâhattin Akyol tarafından Çekoslovakyada ya- pılmıştı. 1958 yılından 1966 yılına ka- dar sürecek, bedeli kliring hesabından taksitle ödenecek olan bu iki tesisin bedeli, Alman firmalarının peşin pa- rayla teklif ettikleri bedelden yüzde 6,l oranında daha ucuzdu. Tesisler ise mükemmeldi. Bu sipariş Banka- nın Teknik İstişare Heyetinden, İda- re Meclisinden, Sanayi Bakanlığın- dan, Yatırımlar Tâli Komisyonundan, Yatırımlar Teknik Heyetinden geç- miş, Maliye Bakanlığınca uygun gö- rülmüş, İktisadi Koordinasyon Heye- Sümerbank Umum Müdürlüğü binası "Bu o kafayla, rekçesini de gösterdiler. Yardım öde- nekleri bakanlığın emrinde tutulu- yordu. Genel Müdürlük Sanayi Ba- kanlığına yazı vurdu, dım yapılması için izin yi Bakanlığı bu dileği yerinde bula- rak 50 bin liralık bir yardım yapıl- ması hususunda Genel Müdürlüğe e- mir verdi. Bakanlığın bu emri yeri- ne getirilerek, sağlık sandığına 50 bin liralık yardım yapıldı. Bunda Ge- nel Müdürlüğün, Selâhattin Akyolun ne gibi bir rolü olabilirdi veya bu işlem nasıl suç sayılabilirdi ? Ama Çelikbaş. Akyolun başını yemeğe ka rar vermişti "Özel teşebbüscülük"ün bu kadarı! "Tahkikat konularından bir başkası büsbütün ilgi çekiciydi ve mem- beyler!” tince -altı Bakandan müteşekkildi tasdik edilmiş, Fiat Tescil ve Kont- rol Heyetince fiatlar rayiçlere uygun Bulunmuştu. İhtilâlden sonra bu sipa- rişler "tehir" listesine alınmış, sonra- dan Sanayi ve Maliye Bakanlıkların- ca yeniden incelenmiş, Devlet Plân- lama Teşkilâtının tetkikinden geç- miş ve siparişlerin tamamen iktisa- di, rantabl olduğu ve memleketin ih- tiyacına cevap verdiği görülerek, "teş- hir" listesinden çıkarılmasına karar verilmişti. Şimdi, bu kadar kademe- en ve süzgeçten geçmiş siparişler, Çelikbaşın emrinde Selâhattin Akyol aleyhinde bir tahkikata konu oluyor- du. İşin ilgi çekici yanı şuydu: Özel teşebbüs bu iki seramik fabrikasının kurulmasını istemiyordu. Akyol özel teşebbüsü baltalamakla suçlandı 17